California'nın bayıcı sıcak bi gündüzünün yorgunluğuyla gecenin derinliklerinde köşesine çekilmiş birileri vardı, birbirlerinden uzakta.. Çok isterdim isim vermek verdim de aslında. Delikanlımıza David diyoruz ve güzeller güzeli prensesimize Mia. Baksana noktayı koydu kalbine David'in çoktan, garibim ilerde başına gelecek güzelliklerden habersizce yorgunluğun baygınlığını yaşıyordu yatağında. Ama nerden bilecekti ki sevdasını tek nefes kalbinin derinliklerinde besleyip büyüteceğini.
Günler geçiyordu birbirlerinin farkında olmadan ta ki o rastlaşmaya kadar. 16.cadde üzerinde adımlarını hızlandırmış koşturur bi tempoyla işe yetişmeye çalışan David kafasının tepesinde beynini uyuşturacak bir sancıyla duraksadı bir anda oowww... California'nın kavurucu güneşi ve sıcağı tepesine geçmiş olacak ki sersem sersem adımlar atmaya zorladı kendini. Boynunda nabızlarının doluluğunu hissediyor, nefes alıp verirken göğüs kafesi sancılıyordu derken pata küte pata küte minik bir kafenin merdivenleri üzerine düşüverdi. Ahh Mia gönlü güzel prensesim.. Mia'nın bir iki arkadaşıyla ve kuzeniyle takıldığı küçük bir caffeydi burası HerKöşe. Yine oturmuş iki lafın belini kırıyorlardı İsabel'le derken hop düşüvermişti David. Onca oturan insan şaşkınlıkla bakarken gönlü güzel prensesim Mia kalktı ayağa dayanamadı ki zaten içinde onu gidip bakması için oraya iten bişeyler yaşıyordu. David yarı baygın bi halde açtı ela gözlerini Mia'nın ela gözlerine.. Kendini rüyada sanıyordu David bu gerçek olabilir miydi? Bu gözler bu naif eller... Başının altında kaz tüyü yastık vardı sanki öylesine rahat dizleri öylesine güzel gözleri. Bayım bayım diye sesleniyordu tepesinde prenses.. İyi misiniz? O nasılda bi soruydu öyle acaba David zaten baygınlığın değil asalet kokan güzelliklerin içinde bulmuştu kendini gözlerini dizlerinde açtığı vakitten beri. Ne bir acı ne bir sızı hissediyordu sarışın teninde sadece adını bile bilmediği güzeller güzeline bakıyordu. Yerinden kalkmaya gücü bile olsa kalkmak istemiyordu dizlerinden David. Eee ama bayada olmuştu artık kalkıp bu güzelliğe bir teşekkür borçluydu hatta belki de bi kahve. Kalktı ayağa bi elini yere koyarak, tozlanan elleriyle üstünü başını güzelce silkti hafif bi gülümseme ve sonunda eller merhabalaşmak için yaklaşıyordu birbirine.. Aynı anda nasıl çıkıyor kelimeler dudaklardan nasıl bir etkileşimdir bu nasıl bir hissiyat. David yapıştırdı merhabanın peşine teşekkürleri, iş güç aklından çıkmış sanki düşmeden önce koştur koştur yetişmeye çalışan o değilmiş gibicesine Mia'dan soluklanma teklifi bekliyordu kulaklarını açmış. Ve güzeller güzelimiz Mia buyrun biraz oturun kendinize gelin dedi bile bizim oğlana.
Masaya doğru atacağı dört beş adım içerisinde kafasında neler geçiriyordu David neler geçiriyordu Mia ? Isabel David'in baş döndürücü kokusuna odaklanmış avel avel bakıyordu olan bitene. Küçük bi tanışma faslı yaşanıyor tabi bu arada David Mia Isabel misalinde. David'in dili damağı kurumuş ağzından çıkanları sanki bir tek kendi duyacak seste konuşuyordu derken Mia heyy bir su alabilir miyiz diye seslendi içeriye. Oturanlar arada bir dönüp bakıyorlar masaya tanışıyorlar mıydı acaba diye. David Mia'da kitlenmiş gözlerin içine hapsolmuştu sanki. İyi misiniz diye sordu Mia ve pata küte pata küte düşen birinden beklenmeyecek bir cevap geldi...
DEVAMI HAFTAYA BUGÜN...
---}Read more next week.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
015'e 15 Aralık'
General FictionYıl 015 ve 15 Aralık sonrası hani herkesin hayatında en güzel filizlenme kök salma olur ya aynen onu yaşıyordu birileri ... Bol ekşınlı bi hayat öyküsü. Güler misin ağlar mısın okudukça anlarsın. Devamı içerde come on! ---}