Merhabalar, geldim çok uzun zamanımı almasına rağmen geldim. Tek Kalp Beş Kardeşlik Serisine kaldığımız yerden devam etmeye geldim. Serinin karakterler ve olaylar ile bazı bağlantıları olacak. O sebepden 1. seride görmüş olduğunuz karakterleri tekrardan görme şansınız yüksek. Çok yakında güzel bir haberle tekrardan dönüş yapacağım. Bölümle baş başa bırakmadan önce size bir şeyi belirtmek istiyorum. Final bölümleri hariçinde asla uzun bölüm yazma gibi bir alışkanlığım yoktur. Çok konuştum.
Keyifli okumalar...
*****Yağan yağmurun altında dahi aklıma gelen o ışıldayan gözler benim tökezlemeden yolda devamlı ilerlememe sebep oluyordu. Bana kendimi özel hissettiren o bakışlar. Babamın bana sorduğu soru ile kendimi halamın yanında Almanya'da buldum. Yanıltmaca bir soru ile tüm hayatım değişmişti. Yağmurun bir an önce dinmesini ve yıldızlar diyarında ki 'ZühreYıldızıma' kavuşmak için can atan kalbim acı ve hasret ile çırpınmaya başladı.
Onunla vedalaşamamak kaçıp gitmek en acısıydı. Ama mecburdum. Babam için, annem için ondan vazgeçtim. Sevdiğimden vazgeçtim. Aşkımdan vazgeçtim.
O gece onun kollarında ruhlarımızı, bedenlerimizi bir bütün olmuştu. Ertesi sabah beni yanında bulamadığında ki öfkesini hisseder gibiyim. O ışıltılı gözlerinin öfkeden karardığını hayal eder gibiyim. O anlayışlı adam onu terk edip gitmem ile ortalığı ayağa kaldırmıştır. Biriciğin habersiz oluşuna bile inanmayacaktır. Öfkesi normalde saman alevi kadardır ama o an ki ne şiddetteydi tahmin dahi edemiyordum. Atakan'ı nefesi kadar iyi tanıyordum, çünkü o benim nefesim di. Ben onun hayat ışığıydım. Karanlığa hapsolmasını sağlayan bir ışık. Ondan uzaklaşarak karanlığa terk etmiş bir ışık.
Elimde ki kitabı kapatarak camın önünde ki sandalyeden kalktım. Şimdilik kitap okumak dışında başka bir uğraşım yoktu. Belirli saatlerde yürüyüş ve yemek yeme fırsatım oluyordu. Yastığımın iç kısmına saklamış olduğum telefonu elime alarak numarasını çevirdim. Uzun zamandır yaptığım gibi Biriciği gizli numaradan arayarak konuşmaya çalıştım. Kolay değildi benim için. Onları bırakıp gitmiştim. Tüm hayatımı bir gecede silip gitmiştim, tek bir açıklama dahi yapmadan.
"Alo" diyen arkadaşımın sesini duyduğumda heyecanla ismini dile getirdim; "Biricik".
Sonra bir sessizlik oluştu aramızda...
Yüz yüze olmadığımız için tepkisini ölçemiyor dum. Ne diyecektim şimdi, ne anlata bilirdim. Babamın yanıltmaca sorusu ile kendimi Almanya'da halamın yanında bulduğumu mu? Olmazdı, yapamazdım ona olanları anlatamazdım. Nefesim tıkanmaya başlarken arkamdan bir ses işittim.
"Schon wieder ein Telefon? Woher haben Sie das her? Sie wissens das Telefon für sie verboten ist!" diye söylenen hemşireye baka kaldım. (Yine mi telefon? Telefonu nereden buldunuz? Bildiğiniz üzre size telefon yasaktır!)
Hemşirenin yanıma gelip telefonu elimden alması ile harekete geçtim; "nein!"diye atıldım. "Nein, nein bitte." (Hayır. - Hayır, hayır lütfen.)
Telefonun kapatılıp yeleğinin iç cebine girmesini öfkeli gözlerle izledim. Elim kolum bağlı hiç bir şey yapamıyordum. Kaçmak istiyor ama pasaportum ve param olmadığı için hareket edemiyordum. Altı aydır bu deliğe kapatılıp kalmıştım ve babamın insafa gelerek beni buradan çıkartmasını bekliyordum. Ailemde ki herkes babamın bu yaptığını çok saçma bulsalar da kimsenin elinden bir şey gelmiyordu. Hemşirenin oda dan çıkması ile yatağa uzanarak dışarıda yağan yağmurun cama çarpmasını izledim. Damlalar cama vurdukça çıkan ses bana melodi gibi gelmeye başlamıştı.
Onunla ilk karşılaşma mı hatırlayınca yüzümde bir gülümseme belirdi...
"Dokuzay önce – 10. haziran. 2015"
Her çarşamba olduğu gibi Biriciği okul kapısında bekliyordum. Sıradan yaşantımızın içine yeni heyecan katmak için sabırsızlanıyordum. Aklımda ki tilkilerle bir şeyler düşünürken karşı caddede ki siyah arac dikkati mi çekti. Aracın camları filmle kaplı olduğu için içini göremiyordum. Genelde bu tip arabaları Biriciğin etrafında görürdüm. Arkadaşım ortalıkta olmadığına göre büyük bir ilgiyle arabayı incelemeye devam edebilir dim. Camın indirilmesi ile bütün dikkatim arabanın içinden bana gülümseyen adama takılmıştı. Aramızda belirli bir mesafe olmasına rağmen kumral bir erkek olduğunu seçebilmiştim. Yakalanmanın verdiği panikle bakışlarımı kaçırdım ve okula doğru hareket etmeye başladım. Her hareketimde arkaya bakma isteği büyüyordu ama kendime hakim olup gözümün ucuyla dahi bakmamaya gayret göstererek kendime başka bir hedef ayarlamaya çalıştım. Çalıştım çünkü başarısız oluyordum. Gözlerim hep oraya bakmak için bana isyan ediyorlardı. Hızlı adımlarla yönümü değiştirip okulun arka mahallesinde bulunan kırtasiyeye doğru harekete geçtim. Kırtasiyenin içinde bile aklımda o arac ve gülümseyen kumral adam vardı. Zihnimi şimdiden işgal etmesi sadece benim merakımdan kaynaklanıyordu. Yeterince zaman tükettiğimi düşünerek okula dönmeye karar verdim. Okulun kapısına yaklaştığımda Biriciğin arabadan indiğini gördüm. Koşarak; "Biricik" diye bağırdım ve boynuna sarıldım. Biricik 'ten ayrıldığımda Bora' nın yine beni parçalamaya hazır bir şekilde bana baktığını görmem ile gülümsedim. Biricik her zaman ki gibi söylenmeye başladığında omuz silkerek umursamadığımı gösterdim. Aklıma gelen ayrıntı ile aracın bulunduğu caddeye baktığımda arabanın hareket halinde uzaklaştığını gördüm. Merakım yine yarım kalmıştı. O arabanın Biricik ile alakalı olduğunu hissediyordum ama arkadaşıma bunu sormaya çekinir bir vaziyetteydim. Şimdilik içimi kemiren meraka aldırış etmeden sorumu rafa kaldırmalıydım. Derslerin iptali ile Biricik erkenden ayrılıp babasının yanına şirkete gitmişti. Vedalaşır iken alışverişe gitmemiz gerektiğini söyledim. Aslında daha çok emirli tonda konuşmuştum. Maalesef babası çok mühim bir insan olduğu için düşmanları da çoktu, bu da bizim sık sık bir şeyler yapmamızı engelliyordu. Timur abisiz ve Bora yanında olmadan evden dışarı adım atması yasaktı. Gün içerisinde Biricik'e ulaşmaya çalışmıştım ama bana geri dönmeyerek sinirlenmeme sebep olmuştu. Akşam boş boş AVM'leri gezerek vakit geçirmeye çalıştım. Eve dönüş yolunda oturduğum mahallenin girişinde hareket halinde iki siyah arac dikkati mi çekti. Okulun önünde ki arac ve içinde ki kumral adam aklımı kurcalamaya devam ettiği için etrafımda ki bütün arabaları siyah görür olmuştum. Akşama doğru Timur abiyi arayarak Biriciğ'i sordum. Bana yorgun olduğunu ve konuşacak durumda olmadığını söylediğinden beri içim içimi yemeye başlamıştı. Onun içine kapanık bir insan olması beni bazen yorsada arkadaşımı çok seviyorum. Ve onun için endişe duyuyorum. Babam akşam eve geldiğinde çok şaşırtıcı bir haber alarak şaşırmıştım. Biriciğin varislerden biri ile evleneceği haberi beklediğim bir haber değildi. İşin beni şaşırtan kısmı ise arkadaşımın bana bunu anlatmamış olmasıydı. Yine de sevindiğim tarafı artık varisler ile bir araya gelmesiydi. Onlarla tanışması tek anlama geliyordu, Biricik artık varis olarak kabul edilmişti. Artık arkadaşımı daha az görecektim ama onlardan biriyle evlenmesi buna işte inanmak istemiyordum. Onun onlarla tanışmış olması inanılmaz heyecan vericiydi benim için.
Bilgisayarımın başına oturarak onları araştırmaya başladım. Biricik' ten bildiğim soy isimler ile hareket edebileceğimi biliyordum. Arslanlı ilk isimdi, Toralı ikinci isim, Kılıç üçüncü isim ve Çakır dördüncü isimdi bu isimleri verdiğimde hissedar oldukları şirketler ve gece hayatlarından alıntılar ortaya çıkıyordu. Pek işime yarayan bilgiler olmasada en azından ne olduklarını biliyordum. Ama asıl can alıcı soru ise...
Biriciğin koca adayı hangisiydi peki?
***Facebook grubu: Zehra'nın Dünyası
Instagram hesabım: asksensin42
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zühre Yıldızı ||Tek Kalp Beş Kardeşlik Serisi -2||
Tiểu Thuyết ChungZühre Yıldızı ~ Tek Kalp Beş Kardeşlik Serisi -2 (GÜNCEL) Tanıtım Elektrik ozaman çarpmıştı onları,gözlerden dağılan bir kıvılcımdı. Birbirlerine bakarak anlamışlardı yüreğe nasıl işlediğini. Pelin gözünü karşısındaki yakışıklıdan alamazken. Atakan'...