( Multimedya Hugh iyi okumalar 😇)
Yemeklerimizi bitirince masada oturmaya devam ettik . Saat kaçtı acaba şimdi bizimkiler merak etmişlerdir . Annemle babamada kesin polise haber vermişlerdir acilen aramam lazım onları " Hugh telefonunum kullanabilir miyim ? " sigarasını küllüge bastırıp söndürdü " ailemi arıycam " telefonunu önüme itip kalıp gitti . Hemen annemi aradım çaldı çaldı ve üçüncüde açtı " anne ben Dory " annem artık nasıl ağlamışsana sesi kısılmış şekilde " kızım Dory . Neredesin sen söyle aldıralım " "anne şuan saat geç . Beni bulan kişide bizim eve uzak yarın gelsem olur mu ? " Hugh ne amaçla dağ başında ev alma gereği duymuş " tamam kızım , iyisin dimi ? " "evet iyiyim eve gelince herşeyi anlatıcam " babam' da sesimi duymak için konuştup kapattı.
Hugh'un gelmesini beklerken kolumun titrediğini hissettim meğersem Hugh'un telefonuymuş . Ekranda 'meleğim ' yazısını görünce şok oldum , yoksa sevgilisimi vardı . O kadar da hayal kurmuştum . Telefon çalmaya devam ediyodu ne sabırsız ya . Elime alıp Duvardan tutunarak yürürdüm tam kapıdan çıkacakken ayağım kayıp araka üsttü yere düştüm . Gerçekten merak ediyorum bütün aksilikler benim başıma gelmek zorundamı .
Ayağa kalkmayı densem ayağımdan dolayı kalkamıycam . Biliyorum Hugh beni evine getirdiğine pişman olucak ama şuan onun yüzünden düştüm . Elimde olan telefona baktım hala çalıyodu . En iyisi Hugh'a seslenmek " Hugh yardım et yere düştüm " bacağım ağrıyodu daha da ağırmaya başladı . " Hugh yardım edermisin ? Şuan çok kötüyüm " bu çocuk sağırmı diye düşünmeden edemedim yüz kere seslensem duymaz ya da duymamızlıktan mı geliyo .
"Hugh lütfen yardım edermisin " diye son ses bağırdım . Ayak sesleri gelince derin oh çektim . Ölümemi felan istiyo " nasıl becerdin" " zevk için düştüm , ya kaldırır bacağım çok ağrıyo zaten " biraz emir verir gibi konuştum " ne olur kaldır " kucağını alıp yukarı çıktı birkaç dakikalık taşısada onun kucağında kendimi bi farklı hissediyorum . Hayatımda ilk defa birisine aşık oludum o da çok yakışıklı birisi fakat sevgilisi var . Belirgin yüz hatları , kalın dudakları , geriye doğru attığı sarı saçları ayy hakikaten fena aşık oldum . İlk görüşte aşk benimkine denir .
L kolutuğa koyup ileride kendisi oturdu . Elimde telefonu olduğunu hatırlayınca " aa şey telefonun , meleğim diye birisi aradı ben tam yanına getiricektim düştüm " meleğim derken içim gitti . Elimi uzattınca telefonu sert bir şekilde aldı . Camın yanına geçip meleğini geri aradı bense sadece onları izlerim . Şuanda o meleğim ben olup benimle konuşmalıydım . Ne konuşucaklar diye dinlemeye başladım , ayağıma bakıyomuş gibi yapıp dinledim " alo , nasılsın canım " canım , canım haa vay be . Yastığın püskülüyle oynarken konuşmalarını sonunda " tamam abicim " diyişini duyunca mutfaktaki şokuma bir daha girdim . Kardeşimiymiş sevgilisi değil dimi . Mutluktan sırtımaya başladım Hugh telefon konuşmasını bitirince öküz gibi kendini koltuğa attı . Öküz ama yakışıklı öküz . Odada öyle sessizlik oldu ki cenaze evinde böyle sessizlik olmaz . Hugh bir noktayı gözlerini sabitlemiş derin düşüncelere dalmıştı " kulak misafiri oldum da , senin kardeşin mi var " . Hugh öyle dalmıştı ki duymadı diye düşündüm zaten saçma bir soruydu.
Saçlarımın ucuyla oynamaya başladım kırıklarımda çoğalmış bi ara kuaföre gidiyim yakında sahnelere geri dönücem bir balerin olarak , bacağımdan dolayı uzun zaman dans edemiycem . Hugh'un sesi gelince ve soruma cevap verince şaşırdım " evet kardeşim " diyip ayağa kalkınca ne yaptığını anlamadım dolabın içinden içki alınca anladım. Camın mermeri geniş olduğunda oraya oturup kafasına dikmeye başladı "adı ne " içkisini yana bırakıp koluylada ağzını sildi . Dışarıyı izlemeye başladı sanki bu karanlıkta ne görüyo " Eliza " kardeşini merak ettim şimdi benim böyle abim olsa havamdan geçilmezdi .
Etrafa bakmaktan canım sıkılmaya başladı , uykumu yavaştan gelemye başlamıştı . Hugh ortalarda gözükmüyo uyukum geldiğinden esnemeye başladım . Arka arkaya esnmekten artık gözümden yaş gelmeye başladı . Ayağa kalkıp Hugh'u aramaya başladım , kapıları tek tek açıp baktım hiçbirinde yoktu sadece merdivenin yanındaki oda kalmıştı . Otrafa dönüp kapıyı açıp içeri girip göz gezdirdim .
Siyah ve bordo renkleri kullanılmıştı . Ee Hugh burada'da yoktu . Yatağın yanında ki çevrçe dikkattimi çekti . Yatağın yanına gidip elime alıp inceledim iki tane çocuk kız ve erkek birbirlerine sarılmış gülüyodular . Hugh'la kardeşiydi galiba . Hugh'un öndeki dişleri yok çok komikti kardeşiyle yani Eliza'yle benziyorlardı . Resime artık nasıl dalmışsam Hugj'un sesini duyunca sıçradım . Arkama baktığımda Hugh'dan gözlerimi kaçırmak zorunda kaldım . Duş alımıştı o yüzden yarı çıplaktı fena baklava yapmıştı sanki baklavacı . Fotoğrafı yatağın üsttüne koyup Hugh'a bakmadan çıktım . Kapıyı kapatıp yaslandım bu çocuk çok yakışıklı ama hayır hayır yakışıklıda değil meteorr . Kendi kendime sırttmaya başladım .
Hugh'la sevgili olsak galiba bütün kızlar kıskançlık geçirir . Beraber sinemaya gideriz ya da evde film izleriz ne biliyim sevgili olunca neler yapılır fazla bilmiyorum . Hayaller içinde hayaller yaşarken kapı açıldı kapıya yaslandığımdan düşcem sandım . Ama yakışıklım beni kaslı , yumuşak kollarıyla tuttu . Parfümü mükemmel kokuyodu içime çektim . Gözlerimi açtığımda göz göze geldik masum gülüş atıp dikleştim " aa şey , dalmışım kapının açıldığını fark etmedim " ohhohh ben kime söylüyorum beni takamdan gitti. Yakışıklı şerfsiz . Derin nefes alıdım . Arkasından'da ben gittim .
Beyfendi öküz gibi yayılmıştı , bana küçük yer kalmıştı oraya oturdum . Kafamı koltuğun başına yasladım uykum gelmişti .Gözlerim kapandıkça ben açtım neyse ki beklenen soru gelmişti " uykun geldiyse sana burayı hazırlayım " kafamı 'evet' anlamında salladım . İçeriden yastık çarşaf getirip hızlıca hazırladı . Kendimi hemen yatağa attıp uykunun o yumuşak kollarına kendimi attım .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DORY
Teen FictionDory Saral ilk defa aşık olur ama başına neler gelicek bilmiyor . Hugh'u o kadar çok seviyor ki hatalarını bile görmüyo . Görünce ve tanıkılık edince gözünün ne kadar kör olduğunu anlıyo . Uzun süre aşktan uzak durmaya karar veriyo . Kalp işte durur...