3.Bölüm

190 9 1
                                    

"Bu otel odası harikaaaa" diyerek kendimi yatağa fırlattım. Verdiğim onca paraya değecek bir odaydı. Jakuzi, sauna, iki ayrı banyo ve tuvalet.. Resmen hayal gibiydi. Hayatımda ilk defa böyle bir otelde kalıyordum. Bunu değerlendirmem gerek diyerek jakuziye girdim. Ilık su harika gelmişti. Elimde de telefon eksik değildi.

Çok uzun süre jakuzide kaldım. Dalmıştım. Kapının çalması ile kendime geldim ve elimdeki telefon heyecanla suya düştü. Hemen aldım ve bataryasını, herşeyini çıkardım kenara koydum. Üzerime bornozu aldım. Kapıyı açtım. Karşımda gitmekte olan yakışıklı otel görevlisi ile karşılaştım.
"Merhaba akşam yemeğinizi getirdim"
"Ah, sağolun. Odaya kadar getirdiğinizi bilmiyordum."
"Kral dairesine özel servis" diyerek gülümsedi.

Yemeği aldıktan sonra içeri geçtim. Harbi kral dairesimi tutmuşum ben? Diye söylenirken telefonum aklıma geldi ve hemen telefona koştum. Bataryasını ve kartımı taktıntan sonra açmaya çalıştım. Ama nafile. Açılır açılmaz "pıt" diye kapandı.

Bir de telefon masrafı ile uğraşacaktım. Zaten param bitmek üzere ve babamın kral dairesinden haberi yok, ne yaparım diyerek, yatağa uzandım. Saniyeler içinde uyudum.

Sabah kalkar kalkmaz üzerimi giyindim ve laptopu açtım. Babama hemen mesaj attım.
-Babacım bana kızacaksın ama sana birşey demeliyim.
Anına görüp cevap verdi;
-Ne oldu?
-Babacığım ben telefonumu bozdum ve sanırım kral daire tutmuşum.
-Ne diyorsun sen! Bir insan nasıl yanlışlıkla kral daire tutar. Ah Zoe! Biz sana nasıl para yetiştireceğiz.
-Özür dilerim babacığım acil birşey olursa aşağıdan seni arayacağım.
Hemen aşağıya indim ve annemi aramak için telefonu elime aldım. Ama görevli kullanmama izin vermedi.
"Hanımefendi, daha bugünlük parayı ödemediniz?"
"Dün ödedim ya"
"O bir günlüktü"

Duyduğum ile beynimden vurulmuşa döndüm. O kadar parayı bir günlük için mi vermiştim.
"Peki ben eşyalarımı toplayayım." diyerek ilerledim.
Çocuk halime acımıştı sanırım.

Yukarı çıktım son kez jakuziyi kullandım. Sonuçta bir daha gelemeyecektim. Sinirden etrafı dağıttım. Ardında hazırlanıp dışarı çıktım.

Görevli, ben tam giderken arkamdan tuttu.
"Şey, bir şeye ihtiyacın olursa ben hep buralardayım, bu da numaram" diyerek kağıdı bana verdi.Kağıdı alıp ilerledim.

Hava hafif kapalıydı. Elimde bavullar ile dışarda kalmıştım. Babam bu halimi görse büyük ihtimalle ağzına ederdi.

Bugünlük bir parkta kalırım diye düşünüp ilerledim. Bir park bulmuştum. Orada bir banka yerleştim. Ve gözümden bir damla yaş akmıştı. "Kooskoca kral dairesinden, düştüğüm yerlere bak" diyerek daha çok ağladım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



***********************************
Bankta uyuyakalmıştım. Uyandığımda kolumdaki saate baktım ve saatin akşam 7 olduğunu gördüm. Bavulumdan ince örtümü çıkarıp üstüme örtmenin mantıklı olacağını düşündüm. Ama.. Dur bir saniye! Bavulum!!
"Ah man kafaa! Bavullarınıda mı çaldırdın?! İnanmıyorum sana yaaa!" diyerek bağırmaya başladım.

İyice çıldırmıştım. Bir yerden telefon bulup babamı aramalıydım. Beni bu lanet yerden almalıydı.

Banka oturdum ve ağlayarak elimde tek kalan sırt çantamı açtım. Neyse ki laptop cüzdan ve pasaport burdaydı. Heh bir de kızsal eşyalar. "Cana geleceğine mala gelsin" diyerek kendimi avutsamda dayanamayıp zırlamaya başladım.

Başımda bir el hissetmem ile kendime gelmem bir oldu.
"Annyeong!"
Anlamadan geri başımı eğdim. Koskoca Ukrayna'da karşılastığım kişi Koreli.
"Ah sanırım Korece bilmiyor Jimin kay kenara" diyerek çocuğu itekleyen Yeşil saçlı, bebek suratlı bir çocuk yanıma oturdu.
"Merhaba ben Yoongi. Yo-on-gi"

VİSAL•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin