Hayır! Anne yalvarırım beni oraya kilitleme. Anne yapma lütfen. Anne yalvarıyorum hayır, yapma! Elimi, annemin elinden kurtarmaya çalışıyorken bir yandan da ağlıyordum. Bir kez daha bodrum kata gitmeyi istemiyordum. Yeniden orada kilitli kalma düşüncesi beynimi kemiriyordu.
Anne lütfen yapma. Orası çok karanlık. Ben karanlıktan korkuyorum. Yalvarırım kendine gel, içinde bir yerlerde annem olduğun kısım hala var. Biliyorum bunu, lütfen beni oraya kilitleme. Hıçkırıklarımın arasından kurduğum cümle annemin umurunda değildi. Merdivenlerden aşağıya doğru beni ittiğinde yuvarlanmıştım.
Hızla çarpan kapı ile de bütün ışık kesilmişti. Her yerim yuvarlanmanın etkisiyle ağırıyordu ama benim umurumda olan bu değil karanlıktı. İşte gene bu karanlık bodruma kilitlenmiştim. Üstelik annem tarafındandı bana bu işkence.
Vücudumdaki ağrıyı umursamadan emekler şekilde yeniden köşeye geçmiş bacalarımı kollarım ile sarmıştım. Sallanarak korkumu yenmeye çalışıyordum ama olmuyordu.
Lütfen anne, aç kapıyı. Korkuyorum. Gözlerimdeki yaşlara burnumun akması da eklenince iyice köşeye sindim. Bacağımda bir sızı vardı ama artık alışmıştım bu sızılara. Her seferinde aynı şeyler oluyordu ve ben 17 yaşıma kadar bu şekilde gelmiştim. Alışmaktan başka ne yapabilirdim ki?
Sesini duymak istemiyorum! Hemen polisi arayacağım. Bir insan annesini nasıl öldürmek ister ha? Seni aşağılık o*****. Kelimeleri bir kez daha kalbime hançer saplamıştı. Annem ben kendimi bildim bileli şizofreni hastasıydı.
Sürekli farklı bahanelerden dolayı beni bodruma kilitliyor, dövüyordu. Hatta birkaç kere öldürmeye bile çalışmıştı. O ne kadar böyle olsa bile ben onu seviyordum. Çünkü o benim annemdi. Hiç kimse şizofren olmak istemezdi değil mi? O da isteyerek olmamıştı ki aklı yerine geldiğinde çok güzel vakit geçiriyorduk.
Beni seviyordu. Bunu her şeye rağmen hissediyordum. Zaten kim çocuğunu sevmezdi ki?
Ağlamamı durdurmaya çalışıyorken arka tarafımda hissettiğim bir titreme ile gözlerimi açtım. Telefonum yanımdaydı. Bu daha önce aklıma nasıl gelmemişti? Hızlıca telefonumu çıkartırken belimde hissettiğim acı ile inledim.
Telefonumu çıkarttığımda gelen mesaj umurumda değildi ve direk şarja bakmıştım. Yüzde kırk şarj bana bir süreliğine yeterdi. Şu an için yapacağım tek şey ise annemin kendine gelmesi için dua etmekti.
Ekranın ışığını kısarak daha fazla şarjın dayanmasını sağlarken mesajlar kısmına girdim. Mesaj en yakın arkadaşım nilden gelmişti.
GÖNDEREN NİL: Eve gittin mi bal? Annen neden o kadar acil çağırmış bir poblem mi var?
Az önce onunla beraber okuldaydım ve annem aramış hemen eve çağırmıştı. Bir şey olduğunu düşünerek hemen gelmiştim ama ortada hiçbir şey yoktu. Annem gayet normal ve sıradan davranıyordu. Hatta bana neden eve geldiğimi sormuş okula gitmediğim için kızmıştı.
Her şey o kadar güzelken ben de tekrar okula gitmek yerine annemle şu anki iyi ruh halinin tadını çıkartmak istemiştim. Eve geçip ona yemek yapmak için mutfağa girdiğimde elimde bıçak görmesi ile onu öldüreceğimi düşünmüştü.
Bunu annem daha öncede yapmıştı. Sürekli olarak onu öldüreceğimi düşünüyor ve sudan sebeplerle bana ceza verirdi. Bu ceza ise her seferin bodruma karanlığa terk edilmem olurdu. İlk cezamı ise çok net hatırlıyordum.
Beş yaşımdayken evimizin bahçesinde annem ile çiçeklerle uğraşıyorken telefon çalmıştıve annem içeriye gitmişti. Yan tarafımızdaki çiftin çocuğu da dışarı da oyun oynuyordu kafamı çevirip ona doğru bakmıştım. Baktığımı fark eden çocuk bana doğru yaklaşarak 'benimle oynamak ister misin?' diye soru yönetmişti. Ben daha cevap veremeden annem kolumdan çekerekbeni içeriye doğru sürüklemeye başlamıştı. Bana bir daha asla hiçkimse ile konuşmamamı söyleyerek bodruma kilitlemişti. O zamanlardan beri karanlıktan korkuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KABUSUN TOZLARI
Mystery / ThrillerBEBEĞİN BEŞİĞİ ÇAMDAN, Kadın kanlı elleri ile bebeğinin başını okşuyordu. YUVARLANDI DÜŞTÜ DAMDAN, Öksürmesiyle ağzına dolan kanı yere tükürdü. BEYBABASI GELİR ŞAMDAN, Gözlerinden yaş akarken, hareketsizce duran bebeğini bir kere daha sıkıca göğsüne...