BÖLÜM 2

105 19 55
                                    

Sen kimsin? Annemin cümleleriyle acımı hiçe sayarak basamaklardan 2 şer 3 er atlayarak merdivenlerden indim ve hızla kapıya doğru yürüdüm.

Benim arkadaşım anne. Annem bana bakıp gülümsedikten sonra yeniden kapıdaki Barış'a döndü.

Barış sağ eliyle ensesini kaşıyarak gülümsedi. Mavi gözleri mahcup bir şekilde bakıyordu. Kahverengi dalgalı saçlarından da elini bir kez geçirip konuştu.

"Şey Özge ablacım, ben geçen günde gelmiştim ya hani Şeyma ile ortak proje ödevimiz vardı." Annem gözlerini kısarak Barış'ı süzdüğünde artık harekete geçmem gerekiyordu. Evet, Barış daha önce gelmişti ama annem onu hatırlamazdı ki sadece bir kere görmüştü ve bir kez gördüğü kişileri genelde hep unuturdu.

Anneciğim, onu ben çağırmıştım. Unutmuşum ödevimiz içindi ama evde yapamayız..." Barış'a dönerek sözlerime devam ettim. " Sen beni burada bekle ben hemen geliyorum." annemi nazikçe kenarıya çekerek maalesef ki Barış'ın suratına kapıyı kapatmıştım.

"Kızım arkadaşına ayıp oldu neden kapıda bekliyor içeriye gelseydi." Tabi anneciğim içeriye gelseydi keşke bunu bende çok isterdim ama her an yeniden aklın gidebilir diye onu içeriye alamoyorum.

"Çok sevmediğim birisi dışarıda beklemesi daha iyi." Annemi salona doğru iterek hemen merdivenlere koştum. Bir yandan bacağımın acısı ile uğraşmam bir yandan hızlı hareket etmem gerekiyordu.

Odama ulaşır ulaşmaz pantolonumu ve bacağıma sardığım bezi çıkarttım. Canım hala acıyordu ve başka bir pantolon ile uğraşamazdım. Dolaptan koyu kot şort ve yeşil askılı bir bluz çıkarttım. Saçlarım zaten açıktı bir şey yapma gereği duymadan duvara asılı olan yeşill çapraz çantamı aldım. Okul çantamın içinden cüzdanımı alarak odadan çıktım.

Annem daha önce Barış'ı bir kez görmüştü. Yine bu ödev için buluşacaktık ve beyefendi beni evden almasının daha iyi olacağını düşündüğü için evime gelmişti. Tabi annem bunların hiçbirisini hatırlamıyordu. Aslında o gün Barış ile birkaç dakika sohbette etmişlerdi ve gayet iyi anlaşmışlardı ama şimdi annemin onu tanımaması ya da az önceki gibi bir kriz anına girmesi her şeyi Barış'a anlatmamı gerektirebilirdi ki bu en son istediğim şey bile değildi.

Merdivenleri arşınlıyorken asla olmasını istemediğim bir şeyin olduğunu fark etmem saniyelerimi aldı. Aşağıdan Barış'ın sesi geliyordu. Bu şaka olmalıydı öyle değil mi?

Son basamağı indiğimde artık şaka olma imkanı tamamen sıfırlanmıştı. Yukarıda en fazla 5 dakika zaman geçirmemiş miydim ben? Nasıl oluyordu da Barış, annemle beraber salonda oturmuş gülebiliyordu? 5 dakikada nasıl eve girdi ve annemle bu samimiyeti kurdu? BENİM ANNEMLE!

"Barış?" Sesim ile her ikisi de bana yönelmişti. Afallamış şekilde birkaç adım atış biraz daha yaklaştım onlara.

"Hayret doğrusu bu sefer erken hazırlanmışsın Şeyma." Annem sözlerinin ardından Barış'a göz kırptı. Sanki 5 senedir ortalıkta yoktum ve her şey farklılaşmış gibiydi. Tamam kabul geçen seferde de gayet güzel anlaşmışlardı ama o zaman bende vardım ve olası her türlü şeyi engelleyebilirdim şimdi nasıl, ne ara bu kadar samimi olmuşlardı?

"Barış'ı fazla bekletmek istemedim." Hem ayrıca benim erken hazırlanmam ile konunun ne alakası vardı? Ortadan kaybolduğum o 5 dakikada siz neler konuşmuştunuz öyle?

"Sorun değil. Annenle sohbet ediyorduk bizde." Barış ayağa kalkıp gülümsedi. Aramızda sadece 4 adım vardı.

"Arkadaşın çok tatlı birisi, bize daha sık gelmesini söyledim. Böyle arkadaşların oldupunu bilmiyordum. Ah doğrusu Nil'den başka arkadaşın olduğunu da bilmiyordum ama neyse" Ah annem ya şu an trip atmanın sırası mıydı gerçekten?

KABUSUN TOZLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin