BÖLÜM-1

196 51 31
                                    

Beyaz gelinliğine toz bulaşmıştı. Gözlerim şişmişti yani eminim.
Tozlanmış , harabe evde tek başıma gelinliğin başında oturmuş ağlıyordum.

İki sene önce acım hala taze.
Annemi trafik kazasında kaybettim.
Feci şekilde can verdiği söylenmişti bana.

Zamanla geçer diyorlar ya ha o işte yalan zamanla daha çok artı.
Onun yokluğu her yerde karşıma çıktı , sokakata yürürken , hasta olduğum da ,dertleşmek istediğim de...
Her yerde onun yokluğu karşıladı beni.

Babam denecek adam ise beni küçük yaşta terk etmişti , bir kadınla yetinememiş onca kadına gitmişti.
Gittiği yer de ölür inşallah.

Ondan ölesiye nefret ediyordum ki.

Kendimi zorla yerden kaldırdım. Astım hastasıyım ve bu harabe ev hastalığımı daha da zorlaştırıyordu. Zaten yaşadığım yer torbacıların yeri diye isimlendiriliyordu. Bu mahallede aramak istediğiniz ne kadar pisi varsa burada var.

Hava almak için şişme montumu üzerime geçirdim , gündüz vakti olduğu için dışarıya çıkabiliyordum o da burada benim gibi kendi halinde yaşayan bir kaç durumu kötü aileler vardı bu cesaretim onlardan kaynaklanıyor yani.

Zor bela kendimi dışarıya atıp ne kadar temiz olmasa da yani evime kıyasla bin kat temiz olana havayı soldum , bir adım , iki adım derken baya yürümüştüm.

Bu sefer geldiğim yolu geri dönmek için kulandım hem hava da kararmaya başlamıştı yavaştan.

Bi ses.
Beni durduran bir adamın yalvarışı. Kendimi tutamayıp sesin geldiği yere doğru ilerledim , aman başımda ki dertler az bide milletin derdine düşüyorum ama kahrolası vicdan buna izin vermiyor.

Git gide ses daha netleşiyordu.
"Abi nolur vallah zorla yaptılar nol-" adamın sözünün yarıda kesilmesinin sebebi , ona sertçe atılan yumruktu.

Adama acıdım burunundan akan kanla nefesi sıklaşmıştı bunu da inip kalkan göğüsünden anladım.

Gözlerim onu döven adama kayınca okalı bir küfür savurdum. Bu namı değer mafya babası gibi bir şey yani ona gecelerin efendisi diyorlar.

Dayak yiyen adamla göz göze gelince gözleri parıldadı , gecelerin efendisinin de gözü bana dönünce , gözü döndü.
Şu durum da bile espiri yapabiliyorum ya hellal bana ya.

Gecelerin efendisi adama dönüp "Gelin bu piçin buradan alıp mekana götürün!" diye kükredi yerimden sıçradım ve ilk hayati fonksiyonumu gerçekleştirdim şokun etkisiyle nefesimi bile tutuğumun yeni farkına varıyordum.

Direk sırtımı dönüp iki üç adım atmıştım ki ensemde bir nefes hisettim.

"Nereye kaçıyorsun?" diye sordu sakin bir şekilde.
Yutkundum, ona doğru dönüp geriye doğru bir kaç adım atım.

"Şey evime, hem ben bir şey görmedim ki ben gidiyim en iyisi" diyip arkamı dönücektim ki kolumu sert bir şekilde tutup peşinden sürüklemeye başladı.

"Beni nereye götürüyorsun , yemin ederim kimseye bu olanlardan bahsetmiyecem nolur bırak beni lütfen." dedim son nefesimle.

"Sus." Dedi keskin bir sesle.
Korkudan olsa gerek susumuştum.
Beni siyah bir Mercedess in önüne getirdi. Beni şöför koltuğun yanında ki koltuğa fırlatırcasına oturtu.

Ve şöfor koltuğuna geçti. Son gazla yola koyuldu.

Bir saate yakın şehrin dışında bir yere getirmişti beni , taşlı ve ağaçlık bir yolda ilerledikten sonra ahşap iki katlı bir eve getirdi tatilik evler gibiydi tam kafa dinlemelik bir yere benziyordu.

Anlamadığım beni buraya neden getirdiğiyidi.
Arabadan inip benim tarafıma doğru geldi , kapıyı hızlıca açıp bileğimi sıkça tutu.
Yine peşinden sürüklemeye başladı bileğimde ki acıya dayanamayıp "Ahhh canımı yakıyorsun" dedim yardıma muhtaç bir sesle.

"Sence canın acıması benim umrumdamı , değil o yüzden kes sesini" dedi.
Mal herif ya mankafa.

Kapının kilidini açıp , alkata inmeye başladı merdivenlerden indikçe etraf daha çok karanlık hale geldi.

Birden ışık açılınca buranın bodrum katı olduğunu gördüm etraffa kulanılmamış eşyalar , saçlımış kartonlar ve bi sürü toz.

Beni odaya doğru iti , itmeyle yere düştüm ve tiz bir çığlık kaçtı ağızımdan.
"Ehh sen naptıgını sanıyorsun ya?" diye yükseldim hayırdır burada ikimiz teken bu cesaret nerden geliyor bana acaba.

Alayla dudakları yukarıya doğru kıvrıldı ve gür bir kahkaha çıktı ağızından ve sonra yüzü ciddi bir hal aldı.

"Bana bak bücür seni öldürmeyeyim dua et"
"Beni buraya neden getirdin?" sakin bir sesle sorumu sordum bu sefer.

"Her şeyin bir bedeli vardır elbet , bundan sonra eski hayatını unut artık benim kölemsin artık bir kafes içinde yaşıyacaksın" deyip çekip gitti , giderkende kapıyı kitlmeyi unutmadı.

Dediklerini sindirebilmek için tam bir saatimi aldı sonra astımım aklıma geldi üstelik ilacım da yanımda yoktu , burası toz dolu.

Koşarak kaıpaya vurmaya başladım.
"Nolur aç.."

"Lütfen kaıpıyı aç benim astımım var."
"Buarada kalamam nolur aç"
"Lütf-" sözümü kesen öküsürüğümdü yaşasın astım kırizim başladı gözlerim yaşarıncaya kadar öksürdüm. Son gücümle kapıya vurup bağırdım.
"Nolur aç astımım var nefes alamıyorum"

Ve ardından onlarca öksürük.

Kapıda bir sesler gelemye başladı ve o geldi.

"Noldu sana?" pek endişelenmişe benzemiyor da.

"Be..ben..benim astımım var" dedim güçlükle zaten sonrası bende siyah.

Evet arkadaşlar nasıl buldunuz umarım beğenirsiniz.
Yorum ve vote beklenir.

İlk bölımler biraz kısa olucak afola.

Teşekkür ederim.

VAVELYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin