Gözlerimi açtığım da , etraf aydınlıktı bu da demek oluyordu ki sabah olmuş.
Boğazımda iğne batarcasına bir his vardı.
Yataktaydım , doğrulup etrafa bakındım her şey gözle görülen her şey siyahtı duvar bile yatak , yatak örtüsü , komidin.
Tıpkı benim gibi. Siyah benimsemiştik birbirimizi artık yabancaymışız gibi davranmıyorduk , alışmıştık benim siyhtan kurtulamdığım siyahında benden gidemediği.Gözlerim yaşardı ama akmadı akamadı.
Gerçkler her gün yüzüme vururdu da bu gün daha sert yaklaşmış daha acı vurmuştu.Ne zaman şansım oldu da bu gün olsun kim? ne için? kurtaracak beni. Hem kurtaracak birisi de yoktu.
Oda da kapının kilit sesi yankı buldu.
İçeriye bir kadın girdi. Bana acıyan gözlerle bakarka yaklaştı.
"Kızım bunu beyim yoladı giyinip aşağı gelsin dedi."
"O beni burda neden tutuyor?"
Dolan ve çatalayan sesimle sordum Neden?"Bilmiyorum kızım , hem bilsem de söyliyemem benim üzerime düşmez?"
Kafamı tamam anlamında saladım.
Buna da tamam her şeye tamam.Kadın odadan çıkınca ben de odanın içinde ki kapıyı açtım banyo olduğunu umdum ki öyleydi.
Elimi yüzüme bolca su döküp bana getirilen siyah dar kotla siyah buluzu geçirdim.
Kendime cesaret verip kapıyı açtım.
Burası ne kadar da büyük bir yer merdivenlere doğru gittim bir merdiven iki merdiven derken kendimi aşağıda buldum.
Meydan gibi bir yere geldim. Baya geniş bir salon karşıladı beni içerden sesler gelmeye başladı.
"Abi şu Ares meselesi nolucak? pislik peşimizi bırakmıyor" dedi yabancı bir ses arkasından bir derin nefes alıp konuştu.
"Gördüğün gibi Ares den daha önemli meselerim var sen bi süre onu oyla ben de işlerimi haledecem." bu beni buraya getirenin sesiydi.Daha fazla konuşmlarını dinlemek istemediğim için öksürerek salona adımladım.
Beni gördüklerinde kedilerini toparladılar.Tanımadığım ama baya yakışıklı sarışın , mavi gözlü , kaslı ve uzun boylu yanılmıyorsam yaşı 25 olan bir genç oturuyordu bana bakıp çarpık gülmsemesini yoladı.
"Abi misafirin olduğunu bilmiyordum bilsem gel-" sözünü yarıda kesen oydu.
"O misafir değil kölem." dedi kötü kötü gülerek.
Ne? Köle mi? Allah aşkına kaçıncı yüz yılda yaşıyoruz bu düşünce tarzı da ne böyle.
"Ben köle falan değilim , sadece görmemem gereken bir şeyi gördüm ve zorla buraya getirldim olay bu ve gidiyorum." deyip sırtımı döndüm bir iki adım atmıştım ki.
"Aaaaa nereye ? daha yapacağın onca iş varken" ve kötü kahkaha arkadan fon müziği oldu.
Derin bir yutkundum ve nefes aldım kendimi sakinleştirdiğim de ona doğru döndüm tam ağızımı açıp red edeceken beni susturdu.
"Hayır hiç bir yere gitmiyorsun hem kimsesiz gibi bir şeysin yani arayıp sorarında olmayacağına göre sana sunacığım işi kabul edeceğini düşünüyorum" dedi.
"Nasıl bir iş?" diye sordum. Kabul edeceğimden değil de merakımdan sormuştum.
"Onu da sonra konuşacaz. " "Alexi!"
diye bağırdı çok geçmeden orta yaşlı bir kadın içeride belirdi. Bu ben uyandıktan sonra odaya giren kadındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAVELYA
FantasyBeyaz gelinliğine toz bulaşmıştı. Gözlerim şişmişti yani eminim. Tozlanmış , harabe evde tek başıma gelinliğin başında oturmuş ağlıyordum. İki sene önce acım hala taze. Annemi trafik kazasında kaybettim. Feci şekilde can verdiği söylenmişti bana. Za...