Bölüm 16

7.5K 43 4
                                    


Dayanamadım. O iğrenç duygunun içimden azalması gerekiyordu. Hayatımda hiç böyle bir şey hissetmemiştim. Ona mesaj attım.

"seni seviyorum ve şu an çok kötüyüm. Nolur iyi bişiler söle. Ben o kartı bırakırken öyle şeyler hiç düşünmedim. Özür dilerim."

Mesaj atmalıydı. Tamam önemli değil demesini, sinirinin geçmiş olmasını istiyordum. Geçmeliydi.

Yatak odasına geçip biraz uyursam belki zaman daha hızlı geçebilirdi. Kendimi yatağın üstüne attım. Mide bulantım had safhadaydı. Annemin küçükken midem bulanınca söylediği yan yatma tavsiyesine her zaman uymuşumdur. Gerçekmidir psikolojikmi bilmiyorum ama yan yatınca mide bulantım ve baş ağrım azalmıştır her zaman.

Mesaja cevap gelmemişti. Ve gelmeyen her saniye daha da kötüye gidiyordu herşey. Aradan iki saat geçmişti ama nasıl geçtiğini bilemiyorum. Resmen kendimde değildim.

Aradan ne kadar süre geçti bilmiyorum yarı baygın bir halde telefonu aldım elime ve hala bir mesaj gelmemişti. Yarı gözüm kapalı ama o iğrenç iç kalkma durumu aralıksız devam ediyordu.

"iyi değilim hastahaneye gidiyorum. N'olur cevap ver." Dediğimde belki durumuma acıyıp cevap verir umudu vardı içimde.

Yarım yamalak doğruldum yatakta, susamıştım. Sarhoş gibiydim. Mutfağa gidip dolaptan su şişesini çıkarıp kafama diktim. Dikmemle karnımın ağrıması bir oldu. Sanırım yemek yemem gerekiyordu. En son ne zaman bir şeyler yediğimi hatırlamıyordum. Canım da istemiyordu. Tekrar diktim şişeyi kafama bu sefer daha iyi gelmişti. içim yanmış gerçekten.

Mesaj geldiğinde dışarıya çıkmak için üstümü değiştiriyordum. Çarşıya yürüyecektim. Evet uzaktı belki ama ona fiziksel anlamda yakın olursam sanki daha iyi hissedecekmişim gibiydi.

" saçmalama... şu an arkadaşlardayım. Çıkınca yazarım. Bende çok kötüyüm." Yazmıştı. Ve içimde garip bir duygu oluştu sanki siniri geçmişti. Neden kötüydü ama. Benden uzak kaldığı içinmiydi. O da benim hissettiklerimi hissediyor muydu? Offffff

Bi an önce üstümü giyinip attım kendimi sokağa. Sırt çantamda kulaklığımı arayıp buldum. Abimin İtalya'dan aldığı kulaklıktı bu. Gittiğinde hediye getirmişti. Müzik dinlemeyi çok sevdiğim için hiç yanımdan ayırmıyorum. Radyoyu açınca sürekli dinlediğim kanal çıkmıştı. Yerel bir radyoydu ama programlarını çok seviyordum.

Onun fotoğrafını çektiğim köşeden geçiyordum şimdi ve çok özlemiştim. Midem daha da bulandı. Ama Eskişehir'in o buz gibi havası iyi geliyordu insana. Şimdi ne yaptığı düşüncesi yerleşti aklıma. Kiminleydi? Yanında olmak onunla konuşmak istiyordum. Sürekli telefon elimdeydi. Mesaj atmak istiyordum ama içimden bir ses yazma diyordu. En azından çarşıya kadar bekle.

Çarşıya gelmem 1,5 saate yakın sürdü. Nasıl ağır yürüdüysem. Mide bulantım azalmıştı. Yürümek ve ona yaklaşmış olmak bile çok iyi gelmişti. haller genlik merkezinin kaldırımından yürüyordum ki telefon çaldı. Telefona baktığımda ekranda "Sıllık" yazıyordu. Tuba'ydı arayan. Benim çocukluk arkadaşım her şeyimi bilen tek kişiydi. Benim kız kardeşimdi. O kadar yakındık. Aslında hiç konuşacak halde değildim ama onun telefonunu açmamazlık yapmazdım. İyi değilim deyip kapatmayı düşündüm. Zaten o buna alınacak bir insan değildi. Anlayışlıydı. 3 kere çaldıktan sonra açtım telefonu.

+"Alo"

-"şekerim"

+"naber tuba" dediğimde sesim çok bitkin çıkmıştı.

-"şekerim iyi misin ? nedenini bilmiyorum ama aklıma sen geldin ve çok kötü bişiler hissettim. İyi misin canım ?" dediğinde şaşırmıştım. Evet tuba'yla çok yakındık ama hayatımda hissettiğim en kötü durumda bunu algılamış olması aramızdaki bağın ne kadar kuvvetli olduğunu göstermişti o gün bana.

+"doğru hissetmişsin canım şu an hiç iyi değilim çok kötüyüm."

-" şekerim meraklandırma beni Noldu neyin var."

+" bebeğim merak edilecek bir durum değil ama şu an çok kötüyüm sonra uzun uzadıya anlatırım olur mu?" konuşacak halde değildim. Sanki her kelime içimi kanatarak çıkıyordu ağzımdan.

-" tamam, meleğim mutlaka haber ver bak anan kurban olsun sana öpüyorum kocaman canım."

+" bende öptüm canım dikkat et kendine"

Telefonu kapattığımda onların ara sokaklarına doğru yol almaya başlamıştım. Evde olmadığını biliyordum ama eve gelirdi herhalde. Evin oralarda dolaşırsam onu eve girerken görebilirim diye evlerinin önüne gidip oturdum. Işıkları yanmıyordu. Saate baktım 22:18 gösteriyordu. Köşede bir yer bulup oturdum. 2 saat bekledim ama ne gelen vardı ne giden. Mesaj atmaya karar verdim.

" evin önündeyim. Seni görmem lazım. Hiç iyi değilim." Yazdım gönder tuşuna elim bir süre gitmedi. Kendimi hiç bu kadar alçaltmamıştım şimdiye kadar. Bu çocukta beni çeken ne vardı. Nasıl bu durumdaydım bilemiyorum ama buna engel olamıyordum. 5 dk sonra cevap geldi.

YERUHEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin