1.BÖLÜM"RUHUMUN KIRIKLARI"

20 2 0
                                    


Bölüm Şarkısı:Cem Adrian Herkes Gider mi ?

Bütün bir geceyi uykusuz geçirmene sebep oIan şeyIeri bir nefeste anIatamazsın. Önce içine atarsın, sonra susarsın.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Güne gözlerimi üvey annemin bağırmasıyla kırpıştırarak açtım.Neden üvey anne diye sorarsanız öz annem abimi yanına alarak beni terketmiş ve beni şeref yoksunu babamla bırakmıştı.Başta güzeldi birbirimize yetiyorduk ama yavaş yavaş büyüdüğümde babam beni anneme benzettiği icin sürekli eziyet etmeye başlamıştı . Kendi yetmemişti gidip bir kadınla evlenmişti. İkisi birlikte zaten cehennem olan hayatımı iki kat cehennem ediyorlardı.

Her sabah yaptığım gibi yine bakışlarımı etrafta gezdirdim.Bordo yatağım,beyaz şifonyerim,kahverengi giysi dolabim ve eski aynamın olduğu tanıdık yatak odam karşıladı beni.
Komşularımızın eski püsküleriyle geçiniyorduk.Tabi birde para manyağı cimri bir üvey annem vardı.Yaptığı eziyetler yetmiyormuş gibi sabahın köründe uyandırıyordu.

Rahatsız olan yatağımdan kalkıp banyoya doğru yürüdüğümde kemiklerimin birbirine girdiğini hissediyordum. Duşa girip rahatlamalıydım.Hepimizin ortak kullandığı banyoya doğru yol aldım.
Mermerleri çatlamış daracık olan banyoya girdim ve suyu açtım.Ahh hadi ama bir faturayı yatıramayacak kadar mı dibe batmışlardı.El mâhkum soğuk suyla duş aldım.Suyun her bedenimi aşıp geçmesinde farklı hayal kırıklıklarımı hissediyordum.Rastgele bir havluya sarınıp çıktım ve aynanın karşısına geçip kendimi süzdüm.

Yanıp sönen ampul sayesinde haltlarım çok belli olmasada,gözlerimin maviliğinin söndüğünü eskisi gibi canlı olmadıklarını,yüzümün kilo vermekten kemiklerimin sayılacağı hale geldiğini ve bir ölü gibi bembeyaz bir tene sahip olduğumu görebiliyordum.Dudaklarım ısırmaktan soyulmuştu. Saçlarımsa hiç kestirmediğim için kalçama geliyordu ve yüzümdeki veya vücudumdaki en canlı parçanın saçlarım olduğunu söyleyebilirdim.
Sırtım ise üvey annemin bazende babam olacak o adamın bana yaptığı eziyetleri simgeliyordu.

Derince bir iç geçirip ölü ruhumu simgeleyen vücumdan bakışlarımı alıp yanımda getirdiğim siyah iç çamaşırlarımı,siyah kotumu, siyah t-şort'ümü üstüme geçirdim ve mutfağa gittim.Zaten girer girmez üvey annem olacak o kadının suratı midemi bulandırmaya yetmişti bu yüzden direk kapıya doğru gidip ayakkabımı giydim ve dışarı çıktım.

Okula gitmek için tanıdık sokaklarda yürürken bir ıslık sesiyle durakladım.
Kim olduklarını biliyordum olmayan ailem kardeşlerimdi.Pars Ve Nisa idi.
Küçüklükten beri aile sıcaklığını hissettiğim insanlar...
İkisininde ailesini tanırdım çok samimi ve güler yüzlü insanlardı benide en az kendi çocukları gibi severlerdi.Ne ironi ama...
Kendi annem bile beni sevmeyip bırakıp gitmişti.Bu insanlar beni seviyordu, koruyup kolluyorlardı.

Abimi suçlamıyordum sadece kırgındım,küçükken bilmiyor olabilirdi ama büyüdüğünde beni arayıp bulabilirdi.Bu cehennem azabından çekip kurtarabilirdi..

Nisa'nın sesiyle kendi içimde boğuştuğum düşüncelerimden bir sürede olsa ayrıldım."Okula yeni öğrenciler geliyormuş haberiniz varmı?"diye cırladı.Bu kızdaki enerjinim 4/1 i bende olsa hayata daha farklı bakardım.

Sert ve soğuk olduğunu düşündüğüm sesimle" Bizimle muhattap olmasınlarda ne halt yiyorlarsa yesinler " diye cevapladım.
Nisa ise "İnşallah  yakışıklı çocuklar vardır"demesiyle Pars tarafından ensesine tokat yemesi bir oldu.

Bu görüntüye kıkırdamadan edemedim.Bu kız hiç akıllanmayacaktı.Böyle konuşa konuşa okula varmıştık.

Aklıma ilk dersimizin Mümtaz Hoca'nın fizik dersi olduğu gelince dudaklarım yukarıya doğru kıvrıldı.
Fizik dersini 1 dönem geçti hala kitabın kapağını bile açamamıştık.
Çünkü Mümtaz Hoca'nın her dersinde mutlaka dersi kaynatacak bir şey bulurlardı.Bugünde bulacaklarina emindim.

Sınıfımız olan 12/C'ye girdiğimizde haftanın dedikodusunu yapanlar,boya kutusuna düşmüş ve biraz daha düşmeye çabalayan sürtükler ve önümüzdeki sınava çalışmak amacıyla test çözenler vardı.

Biz arka tarafa geçtik. Benim yanıma Nisa bizim önümüze ise Pars tek başına oturmuştu.Pars önündeki çocukla geçen gece ki Galatasaray - Fenerbahçe derbisi hakkında tartışmaya başlamıştı.Nisa ise okula yeni gelecek çocuklar hakkında bana bir şeyler diyordu ama pek dinlediğimi söyleyemezdim.

Biraz sonra kapı açıldı ve içeriye Mümtaz Hoca girdi.Saygıdan nasibini almış bir kaç kişi ve biz ayağa kalktık.

Hemen adını bilmediğim bir çocuk parmak kaldırdı.Hoca çocuğa bakarak konuşması için kafa salladi."Hocam eğer bugün hava sıcaklığı 0 derece ise ve yarın iki kat daha soğuk olacaksa, yarın hava yine 0 derece olmaz mı?"diye saçma bir soru sordu.Sınıftan kahkalar yükseldi.Ben ise gözlerimi devirdim.Gülünecek bir durum yoktu sadece gülmeye çalışıyorlardı.

Mümtaz hoca çocuğa  şöyle cevap verdi."Lan dağ ayısı senin beynin doğuştan defolu herhalde böyle saçma sorular ancak sen ve sen gibi bi kaç kişiden gelebilir"dedi.

Sınıftan yine kahkahalar yükseldi.Bunlarda herşeye gülüyolar anasını satayım.Neyse aynı Yalının -adı buymuş-sorduğu gibi bi kaç saçma sorudan sonra teneffüs zili çalmıştı.Biz Nisa ile bahçeye inerken Pars kantine inip bize çay almaya gitti.

Bahçede 2 tane siyah motor vardı.Bir tanesinin üzerinde büyük harflerle P.K yaziyordu.Bunlar yeni gelen ögrenciler olmalıydı.Madem bu kadar zengin aile çocuklarıydı bir devlet okulunda ne işleri vardı?. Neyse çıkardı illaki yaķında kokusu...

Zil çaldığında sınıflara doğru yol almıştık.İçeri girdiğimizde 2 tane yeni erkek ögrenci vardı ve bu demek oluyor ki yeni öğrenciler bu sınıftaydılar. Bir tanesinin gözlerini üstümde hissettmiştim.
Kafamı çevirdiğimde kahverengi gözleri,buradan yumuşacık duran siyah saçları,keskin yüz hatlariyla bana baktığını hissettiğim çocukla göz göze geldim,bir süre bakıştık ve bunu farkeden Pars sahiplenmek istercesine kolunu omzuma atti.

Buna sırıttım çünkü kıskanmıştı beni... Kardeşim benim.

Yerlerimize geçtik ve içeri yeni matematik hocası girdi.
Sabah ders kaynadığından fizik hocasının almadığı yoklamayı almaya başladı.

Gece Kalay "burada"
Doruk Atak "burada"
Yalın Soyak "burada"
Cemre Kara "burada"
.
.
.
.

Ceyhun Atahan "burda" diye soylendi kahveli cocuk demek adı ceyhundu.Değişik bir tipti ve aynı şekilde gizemli biriydi...

Poyraz Karahanlı "burda "diye bağırdı gözleri neredeyse benimle aynı ton olan çocuk sanki sınıfta kalmış gibiydi...
Bizden 2 yaş kadar büyük duruyordu ve bana küçükken hayal meyal hatırladığım abimi anımsatıyordu..

Demir Yarıcı "burada"
.
.
.
.
"Aden Çağıl Aktaş " dediği anda o grubun meraklı bakışları sınıfa döndü en çokta mavi gözlü olan bana abimi hatırlatan çocuğun meraklı bakışları..

Sakin ve aynı zamanda oldukça ürpertici bir ses tonuyla "burada"dedim.

Aynı zamanda Poyraz denen çocuk sanki hazinesini bulmuş gibi bana baktı.

<<<<<<<<<<<<<<<♡♡>>>>>>>>>>>>>>
Oldukça uzun yazmaya çalıştım.
Ilk deneyimim elimden geldiğince güzel yazmaya çalıştım..

Umarim begenirsiniz
Lutfen votelemeyi unutmayiniz.❤❤

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 22, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AYNADAKİ GÖZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin