Eli nin ağzından
Sanki başıma çivi vuruyorlarmış gibi ağrı ile uyandım , gözlerimi ışık yüzünden yavaş yavaş açınca önümde bana gülümseyerek bakan Josh u beklemiyordum . Ben nerdeydim hızlıca kalkmaya çalışınca sırtımdaki ağrılar yüzünden ağzımdan bir inleme çıktı . Josh hemen
" yat olduğun yerde sırtının çok haraket etmemesi lazım " dedi beni daha rahat ettirebileceği bir şekilde yatırdı . Ben bu şahısa ismini bile söylemek istemiyorum ben onunla güvenip anlaşma yaparken beni yolun yarısında kimsenin olmadığı yerde beklemediğim bir zamanda adamlarımı öldürerek , motorumdan düşmemi sağlayan kişiydi . Aklımdaki soruyu ona sordum bunları hatırladıkça daha da sinirlenerek
" nerdeydim , benim burda ne işin var ?" Diye sordum .
" benim evimdesin , yolda seni yarı baygın bulunca buraya getirdim ." Dedi
" acaba o hale gelmemin nedeni sen oluşun olmasın ? Diye tıslayarak söylediğimde
" ne dediğin farkında değilsin , ben arabamla giderken yolda yarı baygın seni buldum buraya getirdim "
" senle buluşacağımı bir tek bizimkilerden bazıları ve sizin grup biliyordu , ne o mutlu değil misin ölmediğim için , senden intikamı alcağım için mi burada beni tutacaksın" . Diye sesimi yükseltince , oda bana sesini yükselterek "neyi anlamıyorsun ?Benim seninle bir sorunum yok farkındaysan seninle ateşkes yaptık , sözlerimi tutarım , bilip bilmeden konuşma ." Deyince aklim daha da karışmıştı . Ne yani Josh yapmamış mıydı , evet de onlardan başka benim onlarla buluşacağımı bilen yoktu ki , burda neler oluyordu ayrıca Jessy niye yanıma gelmemişti . Dönünce bir de onun hesabını sorucaktım .
" peki ben artık gitmem gerekiyor her şey için saol "diye kalkmaya çalışınca beni tekrar yatırarak
" daha önce söylediğim gibi sırtın ve ayağın üstüne basmaman için burda kalmak zorundasın anılacağının bir süre bizim misafirimiz olacaksın " derken sona doğru gülümsedi . İsyan etmeye kalkışmışken
"Hiç itiraz etme tek başına kalkamazsın zaten beni de kendini de uğraşma " diyerek susturdu . O sıra karnımdan gürültüler gelince
Bir kahkaha attı .
" en iyisi ben sana yemek getireyim , bak şanslısın herkese yemek yapmam ." Dedi ve bana bir gülümseme yollayarak , kapıdan çıktı . Sinirimden dolayı odaya bakamamamıştım . Odanın çoğu tonu griye giderken eşyaları da siyahtı ne kadar karmaşık gözükmesi gerekse de garip bir şekilde sadeliği yakalamıştı . Üstümde hale yorgunluk vardı ama bu aç karına uyuyamazdım . Maalesef düşmanıma kalmıştım, Ne kadar şu an ateşkes yapmış olsalar hala güvenemiyorum ona . Çok garip bir çocuktu bir iyi bir kötü , bazen soğuk bazen yakındı . Ona nasıl davranancam bilmiyordum . Düşüncelere dalmışken Josh odaya dalarak
" yemek geldi " diyerek yanıma geldi . Kendimi yavaş yavaş yukarıya kaldırmaya çalıştım yapamıcağımı anladığımda ondan yardım istedim . Hemen bekletmeden isteğimi yerine getirdi . Ben çorbadaki kaşığı alırken benden hızlı davranırken o aldı ve çorbadan bir kaşık alıp sıcak olduğunu kanaat getirerek üfleyip ağzıma vermeye çalıştı ona anlamsızca bakarak
"Senin elinden yemek yiyeceğimi mi sanıyorsun ? " diye sinirlenerek sordum .
Bunları söylediğimde yüzündeki gülümseme yavaş yavaş soldu.
" pardon seni birden çok yakınım biri olarak düşündüm " diyerek kırıldığını belli etti ve kaşığı elime verdi . Ben içerken büyük ihtimalle ona beni kime benzettiğimi sormama bekliyordu . Sormayınca kendisi anlatmaya başladı zaten
" ben buraya gelmeden güzel bir ailem vardı , bir gün Doğum günümde ben , annem yani Sophie dünyanın en güzel kadını , babam Stephan en cömert babamı , kardeşim ise Elizabeth dünyanın en şeker en cana yakın kardeşimdi aynı senin gibi simsiyah saçları vardı kokusu aynı senin gibi toprak kokuyordu . Ve işte bir gün benim yüzümden ..." sözlerini keserek
" bana niye anlatıyorsun bunları ?" Diye sordum . Önce bir nefes aldı sonra da yalandan bir tebessüm yapıp
" bilmem " dedi oysa acısı gözlerinden belli oluyordu ,ama anlamadığım kısım niye bana bunları anlatıyor . Bir süre sonra ne kadar onun yapmasını istemesemde ayakkabılarımı çıkarmasını istedim . Bana alayla
" ne o bana mı kaldın ?" Diye sorunca
" yapmacaksan söyle ,kendim de yaparım " dedim ve kendim çıkarmak için öne eğilince büyün kemiklerimden bir ağrı geçti . İnleyerek geri pozisyonuma geri döndüm . Onun ise alaycı ifadesi gitmiş endişeli bir hal almıştı .
" tamam , dalga geçiyorum ,ben yaparım " deyip alçısın olan ayağımdaki ayakkabıyı çıkardı . Çorabımı çıkarırken bileğimde ki Doğum lekesinde takılı kaldı . Bana gözlerini açarak bakmaya başladı . Neye bu kadar şaşırdığını anlamamıştım . Kekeleyerek konuşarak " bu bu n..ne " sordu ama gözlerindeki şaşkınlık gittikçe artıyordu . Bu durum komik gelmişti .
" ne o ilk defa görüyorsun Doğum lekesi ?" Diye sordum alaylı bir şekilde . Ama sanki o beni duymamış gibi daha da Doğum lekeme bakmaya başladı . Bir de ellemeye başlayınca ,sinirlenip
"Hey kendine gel , çoraplarımı çıkartacak mısın artık ! " diye bağrınca kendine gelip , bana bakarak
" kaç yıldır bu leke var ? " diye sordu . Manyak mıdır nedir taktı doğum lekeme
" ne bileyin ben , kendimi bildim bile vardır ." Diye cevap verdim .
Ağzında bir şeyler geveledikten sonra
" Ben yanına telefon bırakıyorum istediğim bir şey olursa ara , benim acil bir yere gitmem lazım ." Diyerek telaşlı bir şekilde odadan çıktı .
Elime telefonumu alarak Jessy i aradım . Bir süre olmıcağımı ve ben yokken onun oraya bir süre yönetmesini istedim ,Ayrıca ona beni o gün almadığı için bir gün konuşcaz anlamında alttan imada bulundum .Uyumadan önce Josh un neden lekeme bu kadar takıldığını çözmeye çalışıyordum . Sonra ise gözlerim sanki ağırlaştırılmış bir şekilde kapandı .

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yokluğum
General FictionBu var oluş hikayesi değil yok oluş başlangıcıdır. Kitabın bütün hakları bana aittir Hikayede geçen karakterler hayal ürünüdür .❗️