Ağzımdan istemsizce küçük bir çığlık çıktı ve karşımda sırıtarak duran Emre'nin boynuna atladım hemen.
"EMREE!" dedim cırlayarak ve biraz daka sıkı sarıldım.
"Dur kızım ya boğulucam valla bak, sonra Emre diye diye ağlarsın arkamdan!" Emre'nin yalandan sinirle söylediği şeye güldüm, kollarımı gevşettim ve Emre'den ayrıldım.
"Ya şaka gibi ya!" sevinçten duramıyordum sonra aklıma gelen soruyla Emre'ye gözlerimi kısarak bakmaya başladım. "Harbiden ha, senin burada ne işin var?" dedim.
Emre sırıtarak bana bakmaya başladı. "Amcamı aradım. Sukeyna niye bu gün gelmedi amca dedim aslında ilk seni aradım açmadın bende babanı aradım sordum falan yeni okuluna başladı dedi bende okulu kırdım koşarak geldim. Senin için haa kıymetimi bil güzelim." Emre'ye sırıtarak baktım.
"Yav he he koşarak geldin." dedim takılarak o da güldü "Yani azıcık araba kullanarak gelmiş olabilirim ama sonuç olarak yanına geldim işte kızım ne uzatıyorsun," dedi sınıftaki herkes bize bakıyordu yani tabi normal sınıfa yeni bir kız geliyor ilk tenefüste yanına yakışıklı bir çocuk geliyor falan.
"Yanlız varya bir girişi var kuzeninin okula tüm kızlar mefta yani zor kurtuldum ellerinden o derece yakışıklıyım," dedi ve ardından göz kırptı.
Bu arada Emre benim tek kuzenim olur tabi gönül isterdi bir kız kuzenim falan olsun ama olmadı işte tek amcam var halam hiç yok, annemde tek çocukmuş. Emre'de tek çocuk ve bu yüzden benim tek kuzenim o. Emre hep benim yenımda oldu buraya gelmeden öncede aynı okuldaydık ama ben bu okula gelmiştim aslında Emre'yi bırakmak o kadarda cazip bir fikir gelmemiş olsaydı da gelmiştim işte.
Biz Emre ile sohbet ederken zil çalmıştı ve zille birlikte adı Ateş olan ayı sıra arkadaşımda girmişti içeriye. Emre'ye döndüm "Emre zil çaldı hadi kalkta ben seni göndereyim." Emre itiraz etmeden kalkmıştı bu sıradada Ateş bana pis pis bakarak sıraya geçip oturdu. Emre beni kolunun altına alarak burnumu sıkmaya başladı, bende kıkırdıyordum tabi, Emre hep böyleydi zaten. Biz böyle devam ederek sınıftan çıktık. 1. kata geldiğimizde Emre'ye döndüm. O da beni bırakmıştı tabi.
"Sen tekrar dön be okula valla sensiz geçmiyor okul." dedi bende onun asık olan suratına bakıp suratımı astım. "Abartma Emre daha bir derse bile girmeden gelmişsin yani," bu dediğime ikimizde kıkırdamıştık. Sonra Emre'ye tekrar kocaman sarıldım ve yanağını öptüm, koridorda pek kimse kalmamıştı ders başladığı için. "Tamam hadi git sen," dedim. Emre bozulmuş gibi yaparak "Beni kovuyormusun?" dedi. Güldüm. O da güldü. "Okul çıkışı seni almaya gelirim amcama da haber veririm güzellik." yanagımdan makas alarak gitti.
Ona el salladıktan sonra arkamı döndüğümde Ateşi görmüştüm merdivenlerden yukarıya doğru çıkıyordu. İyide bu sınıfta değilmiydi ya? Boşverip sınıfa doğru ilerlemeye başladım. Hoca daha gelmemişti. Ateşte sırada oturuyordu, içeri girdiğimden belirli bana ters ters bakıyordu.
Aldırmadan sıraya geçip oturdum. Hala bana baktığını hissede biliyordum. Hayır yani ne bakıyorsun hayvanmısın nesin yani ya? Valla ürkmedim değil ürktüm ama yani bakmasın o da.
Hoca içeri girdiğinde ayağa kalkmıştım tabi sınıfın yarısı kalkmamıştı Ateş dahil .Ben ve bir kaç kişi kalkmıştı sonrada hocanın oturun işaretiyle oturmuştuk, ders sanırım matematikti yani matematikti kesin. Hoca erkek orta yaşlı birşeydi sayısalım iyi olduğu için matematik en sevdiğim ders sıralamasına giriyordu.
Hoca çantasını masaya koyduktan sonra oturdu ve "Evet çocuklar bu gün ilk gün olduğu için ders işlemeyeceğim ama bir sonraki derse işleyeceğimiz konuyu çalışarak gelin. Serbestsiniz, telefon serbest." hocanın sıkkın ve rahat tavrı beni şaşırtmıştı umursamazca derse girmişti ve şu an öğretmenler masasında telefonuyla oynuyordu. "Yuhh!" sesli söylediğim için birden Ateş bana döndü. Kendimi düzeltmek için toparladım. "Yani şey neden ders işlemiyoruz ki?" diye sordum şaşkınlıkla.
