Arabamı sonunda emniyet binasının önüne park ettiğimde kontağı çevirip bir yandan da kapıyı açtım. Yana uzanıp minik sırt çantamı da sırtıma takıp arabadan çıktım. Her ne kadar yaşın sırt çantası için büyük dursa da çocuk ruhlu olunca bu durum pek umrumda olmuyordu.
İçeri girerek asansöre ilerledim. Ayağımdaki spor ayakkabılar uykumun verdiği rahatlığın yerini tutmasa da bir incr topukludan kat be kat üstündü. Ki en son kuzenim bana onu giydirmeye çalıştığında az kalsın düşüyordum. Hadi ama herkes bunun farkında ki onunla yürümesi tam anlamıyla bir işkence.
"Ihm... Eee amirim... bi şey yaparmısınız?" Yanımda biten kişiye baktığımda gözlerimi devirdim ve önüme döndüm. Gelmek bilmeyen bir asansör daha. AVM deki asansörlere mi özeniyorsunuz anlamıyorum ki. Kolumda hissettiğim hisle kafamı tekrar İsmaile çevirdim. Ne var dercesine kaş göz yaptığımda kafasını önüne eğdi ve elindeki dosyaları gösterdi.
"Bazı sanıkların dosyaları amirim dün grce çıkmadan önce istemişt-"
"Bu sabah istedim İsmail." Kafasını olumlu anlamda sallayıp dosyaları karıştırdı ve hepsiyle aynı renk olan mavi dosyayı bana verdi.
Asansör geldiğinde içindekileri başımla selam verip düğmeye bastım. Dosyanın kapağını açıp ilk başta adamın tipine baktım. Görsel hafızam işitsel hafızamdan kat be kat daha üstün ve gördüğüm resimleri ya da dikkatimi çeken kişileri asla unutmamaktayım. Kadının yüzünü inceledikten sonra tam olarak neyden dolayı sabıkalı olduğunu merak etmiştim. Yüzü çok masum gözüküyordu. Fakat melek görünümlü şeytan olup olmadığını bilmiyordum.
'Zanlı kendisine cinsel yoldan saldıran kişiyi cebindeki bıçakla karnından göğsünden ve kalbinden yaralayarak saldırganın ölümüne neden olmuştur. Bu yapılan şey kanunlarda...'
Dikkatimi çeken tek kısım ortalarındaki bu yerdi. Çantamın içine elimi atıp ilk grlen kalemle üstünü çizerken kadının yaptığına hak vermiştim bu zamanda hala böyleleri varsa yapabileceğin en hafif şey belki de buydu.
"Amirim içlerindeki en ağırı bu." Kafamı olumlu anlamda salladım vr diğer dosyalara bakmaya başladım.
Masamın olduğu kata geldiğimde asasördekilerin arasından geçtim. Elimde dosyalar ve kalemle konsantre olarak yürürken aynı zamanda da önemli yerlerin altını çiziyordum. Fakat bir yandan yanımdan geçen kişileri onlara odaklı olmasam da görüyordum. Son okudupum yeri anlamadığımdan dosyayı yüzüme yaklaştırdım ve tekrar okudum.
'Saat gece 3 sularında gerçekleşemin kuyumcu soygunu. Şüpheli bundan önce bir çok dükkan ve market...'
Başıma aldığım sert darbeyle geriye doğru sendelerken önümdekine baktım. Şu yeni gelen eleman Kemaldi galiba. Fakat yeni gelmesine rağmen bana kötü davranıyor olması da gözümden kaçmamıştı. Ters ters bakıp yanımdan geçtiğimde derin bir nefes alıp hasbinallah dedim kendi kendime.
Elimdeki kıtışan dosyaya bakıp gözden kaçırdığım yer var mı diye son kez bakıp onu da İsmaile verdim. Masama ilerlerken hala arkamdan geldiğini hissettiğimde onu döndüm.
"Bu elindeki dosyaların hepsini müdüre de götür o da bir gözfen geçirsin." Kafasını olumlu anlamda sallayıp yanımdan uzaklaşırken hızla bilgisayara döndüm ve halletmem gereken işlere baktım.
•
Bilgisayarda klavyelere basıp hala daha işlerimi halletmeye çalışıyordum. Gözüm ekranın sağ alt köşesine kaydığında yaklaşık 1 saattir bilgisayar başındaydım. Genelde pek bilgisayar başında olmadığım için gözlerim acımaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEZAT
ActionHayatını normal yaşayamayan birinin hayatı daha ne kadar anormalleşebilirdi? ---------------------------------------------------------------- Piknik alanında bir tabela görürsün yazan şey şudur: Cam kırıklarını yerde bırakmayın ve mangal yeri dışınd...