"Ov günaydın Dr. Mery ben de sizi bekliyordum." Jeff gözlerini bulanık dünyaya araladı.
"Ne alırdınız? Lezzetli bir bağırsak? Berrak bir beyin ya daa kıpkırmızı kızarmış bir kalça ahah.. " Kocaman bir kahkaha savurdu Alex, tüyler ürpertici bir kahkaha. "İnsanlar midemize de hizmet edince çok sevimli oluyorlar ama değil mi?" Jeffrey görüşü netleştiğinde önce önündeki masaya sonra da Alexe baktı.Masa bomboştu.Alex ayakta kendine doğru bakıyordu."Neredeyim ben?" Alex hızla masanın yanından dönüp kızın yanına oturdu. Yanına yaklaşıp yüzüne alaylıca baktı. "Küçük doktor hafızasını mı kaybetti ne?" Jeff donuk bir şekilde onu izliyordu. "Yapma ufak bir düşüştü.Beyin patlatacak daha çok şey var dünyada" Bunu söylerken iki işaret parmağını kendi kafasının iki yanına koyup gösterdi.Kız hala şaşkınlıkla onu izliyordu.'delinin teki' diye düşündü .Sadece sandığından fazlasıydı ,belki de çok fazlası..
Minik pencereden giren gün ışığının bi' nebze aydınlattığı karanlık bir odanın içindeydiler.Bu oda ona hapishanelerde ki hücreleri hatırlatmıştı.Odanın minik bir camı vardı duvarların çok yukarısında.Duvarlar ve doğrusu oda taştan yapılmaydı.Neresiydi burası mağara falan mı? Jeff elini kafasına attı.Başının üstüne dokundu. "Ah!" Canı yanmıştı. Yara ufak bir sargı ile kapatılmıştı.Muhtemelen düşüşte olan bir kazaydı bu.Alex jeffreye doğru baktı. "Sevimli şey rahatsız mı hissediyor? Ah ne kabayım Sana hemen bir çorba hazırlayayım." Tazgah gibi olan yere döndü ve bakır bir kap veya kaseye benzeyen şeyi eline aldı.Köşedeki duvara yürüdü ve duvardan akan suyun altına kaseyi tuttu.Kase dolunca çekip kızın yanına geldi. Jeff şaşkınlıkla ne yapmaya çalıştığını izliyordu.Bir çok psikopatı analizlemeye çalışmıştı zamanında.Fakat bu sefer içinde bulunduğu durumu algılaması biraz uzun sürecek gibiydi.Alex kaseyi Jeffreynin önüne koydu ve karşısına oturdu.Jeff yemeğe bakıp ağzını büktü.İğrenmişti.Kaseyi Alex'e doğru itti. "Aç değilim" Alex kaşlarını çattı.Kaseyi geri yerine doğru tek parmağı ile itti. "Ye"
Kız ürkmüştü.Kafasını istemediğini belirtmek için salladı ve sol cebini tekrar yokladı.Alex belirsiz bir gülümsemenin ardından masanın karşısından ona doğru eğildi ve iki elini masaya koydu.İksinin yüzü arasında çok az bir mesafe vardı.Kendine kimseyi metre bile yaklaştırmayan Jeff bu durumdan oldukça rahatsız olmuştu ve gözlükleri de yoktu.Kendini oldukça savunmasız hissediyordu.Alex bir süre yüzüne öylece baktı.Onun bu rahatsızlığından keyif duyuyordu.
"Peki, öyle olsun" Alex kaskatı yüzünü olduğu yerden çekip masadan birkaç adım uzaklaştı."Gitme zamanı bebeğim ve.." Ardından kafasıyla Kızın ayak bileğini işaret etti. "İyi şanslar" Jeff ayakbileğinde ki bu koca kelepçeyi yeni farkediyordu.Bunun yalnızca anlamsız bir şaka olduğunu düşündü.Şaka olmalıydı.Onu öylece bırakıp gidemezdi öyle değil mi? "Bunu yapmayın!" Alexin kahkası geçtiği koridor boyu yankılandı.Jeff korkuyordu.Alex demirkapının önüne geldiğinde içinde en ufak bir his yoktu.Nasıl bu kadar umursuz olabiliyordu.Kızı belki de orada ölüme terk ediyordu.Ne düşünecek daha mühim bir şeyi ne de gidecek daha iyi bir yeri yoktu.Ama umrunda değildi işte.Bunun için bir sebep olması gerekmezdi.Sonuçta o asla işine yaramazdı.Kendinden başka biri ona ancak yük olabilirdi.Ve böyle şeylerle uğraşacak zamanı yoktu.Demirkapının kolunu kavrayıp açtı.Terkedilmiş bir yeraltı madeniydi burası.Arada kaçıp planlarını kafasında düzenlemek için gittiği herhangi yerlerden biriydi.Burada kızın sesini kimse duyamazdı.