T.B 2

55 11 12
                                    

Sabah 7'de çalan alarmı mı susturdum. Gerçekten çok iğrenç bir sesi vardı. Ve iş saatim olduğu için çalıyordu. Neyse zaten bugün hastaneye gidecektim. Çok heyecanlıydım.

 Siyah uzun saçlarımı güzelce taradım. Sarı bluzumun altına, siyah pantolonumla oldukça şık görünüyordum. Siyah çantam ve ayakkabımı da alınca dışarıya çıktım. Dışarıda esen hafif rüzgar çok güzeldi. 

Sokağın başında dolmuşu beklerken elime eldiveni mi ve hijyen için aldığım doktorların ameliyatta kullandığı şapkayı taktım. Dolmuşu beklemek ve binmek zorundaydım. Çünkü buralara kolay kolay taksi gelmezdi. Taksi numarası bile yok ki. :(

Dolmuş geldiğin de içerisinin fazla sıkışık olduğunu gördüm. Sonuçta bugün pazardı ve çok kalabalıktı. Dolmuşa bindiğim an bütün gözler bana döndü. Evet şapkam ve eldivenlerimle komik durabilirdim. Ama hijyen bu ne yapabilirdim. 

Eldivenim'le dolmuşta ki sarı şeylere tutundum. İyy iğrençti. Ama ne yapabilirdim. Ben sarı sopalara tutunduğum an arka taraftan bir gülme tufanı geldi. Herkes onlara bakarken, bende baktım. Ben döndüğüm an yine bir grup güldüler. Çok merak ettim ama neye gülüyorlardı. Benim içimdeki soruyu oturan teyze sordu. I love you teyze.

- Uşaklar neye gülüyorsunuz bakim?

Teyzeyi destekleyen birkaç ses daha çıktı. Arka gruptan bir çocuk çıktı.

- Teyzeciğim şuan eldiven ve doktor şapkası takmış birisine gülüyoruz. 

Çocuk bunu der demez. Bir daha gülme tufanı koptu. Bir saniye! Bana mı demişti. Canım teyzeciğim bana dönerek;

- Kızım sen neden bu halde dolaşıyorsun?

Hadi be Öykü yapıştır cevabı kızım.

En iyisi toplu cevap yapıştırmaktı. 

- SİZENE!

Bağırarak söylediğim şeye herkes 'aaa' nidaları dökülüyordu. Şoför abiye durması için seslendim. Hala yolum vardı. Yürüyerek devam edecektim. Yaklaşık 30 dakikalık yolum vardı. Kafamdaki ve elimdeki şeyleri çıkararak çantama attım. Sinirlerimi fazla oynatmasa da hafif sinirlenmiştim. 

30 dakika sonra...

Ter akıtıyordum. Yoruldum. Çok terlemiştim. Ah be OKB gülüm beni ne hallere soktun. Derin bir nefes alarak hastaneye giriş yaptım. Kasadaki kızların yanına gittim. Ve durumumu anlattım. Beni bir bölüme gönderdiler. Ve sıra olmadığı için bayan doktor Sena Hanım'ın yanına gittim.

- Merhaba, Öykü hoşgeldin.

- Merhaba, Sena Hanım.

-Buyur Oturabilirsin.

-Tamam.

Önündeki dosyalara baktı. Ve bana döndü. 

- Sana soracağım. Birkaç soru olacak. Tamam mı? Hazır mısın?

Hazır mıydım? Hımm. Sanırım Evet.

-Tamam. Hazırım.

Derin nefes aldı ve başladı.

- Günde kaç saat temizlik yapıyorsun? İş saatin falan?

- Sabah 7'de kalkıyorum. Hazırlandıktan sonra işe gidiyorum. Öğlen 14.00 'de çıkıyorum. Eve geldiğimde ise akşam 19.00 'ye kadar temizlik yapıyorum. Yani 5 saat temizlik yapıyorum.

-5 Saat mi?

- Evet.

- Peki. Bu durum aileni etkiliyor mu? 

-Alimle ayrı yaşıyorum. Onlar İzmir'de yaşıyor. Ben ise Ankara'da yaşıyorum. 

-Peki bu takıntın ne zamandan beri var?

- Yaklaşık 3 yıldır var.

- Baya bir varmış. Peki temizlik yaparken ne yapıyorsun?

- Her gün camlarımı silerim. Vileda ile de yerleri silerim. Süpürürüm. Ve duvarları. Çamaşır suyu ile silerim. Günde bir büyük boy çamaşır suyu bitiririm.

Kafasını anlayışla salladı ve önündeki raporlarla ilgilendi. Sonra ise bana döndü. 

- Pekala Öykü Soydan, yaşın 26 oldukça gençsin ve senin temizlik takıntın 23 yaşındayken başlamış.  

Derin nefes aldı ve;

-Ve söylemesi zor olacak ama sen bir OKB hastasısın.

Temizlik BağımlısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin