Elindeki en büyük boyundan cipse kocaman sarılırken, "Ya bunda ne var?!" Diye bağırdı. Bana bile böyle sarılmıyor, bir de ne var diye soruyor! "Nişasta bu, vücudumuzun ihtiyacı var yani." kaşlarını havaya dikmiş gözlerini sanki ben bilmiyormuşum gibi alayla kısmıştı.
"Evet biliyorum, ve market arabası bin farklı markadan sade tırtıklı nişastayla doldu! Bak hatta taşıyor. Hansel ve Gratel gibi arkamızdan cips paketleriyle geri dönüş yolu çizdik."
Gülümsedi. "Kuşlar hepsini yiyeceği için, bu da bin birinci olsun."
"Hayır dedim!"
"Ya Taetae!" diye sızlandı ama hiç de yumuşayacak halim yok. Hem de hiç.
"Koy onu yerine. Eve kim daha çok para getiriyor?"
Dudaklarını büktü. "Sen demiştin ki; benim paran senin paramdır." Hızla elindeki cipsi market arabasına sokuşturdu ve çıkarmayayım diye dibe ittirirken oldukça ciddiydi. "Valla, söylediklerinle çelişme diye bunu satın alıyorum. Sen kendinle çelişirsen kim eve para getirecek?"
Ağzının üstüne bir tane yapıştıracaktım ki yanımıza bir elli boyunda olan ㅡya da daha kısaㅡ kısa kıvır kıvır saçlı bir kadın geldi ve karnını 'bebeğim var kör müsünüz!' eylemiyle okşadı. Bir yandan gülümserken, "Acaba şu bebek bezini uzatır mısınız?" Diye sordu.
Hyung kafasını havaya dikmesiyle, aynı zamanda rafa kafa atmıştı, bir tane bebek bezi bizim market arabanın içine düştü. ARTIK İÇİNDEKİLERİN HEPSİNİ ÇIKARMAK FARZ OLDU!
"Eh, birkaç tane daha uzatır mısınız? Bir tane asla yeterli olmuyor."
"İyi de siz hamilesiniz?" Kaşlarım havaya dikip baygın bakışlarımı yolladım. Yani bizi artık bir sal diyordum gözlerimle.
"Evet, ama doğurduktan sonra nasıl gelip alabilirim ki? Biriktirmem lazım."
Hyung gülümseyerek rafın oradan yedi tane daha bebek bezini kadının market arabasının içine fırlattı. Uzatmak istemiyor olabilirdi ama hala saçma, mantıksız ve anlam karmaşasıyla dolu bir durumdu. Kocan yok mu senin diye çığırmak istedim. Ardından hyungun ensesine yapışıp, 'bak bu benimkisi!' diye bağırabilirdim. Ek olarak tabii.
Kadın ikimizide teşekkür edip paytak paytak giderken, büzülen dudaklarımla beraber Hoseok'u dürttüm. "Daha çocuğun doğmasına aylar var, oturmuş sanki başka işi gücü yokmuş gibi bez stokluyor."
Hyung da bana katılıp başını salladı. "Zannedersin çocuk bok olarak dünyaya gelecek."
Gözlerimi devirdim. Dibe sokuşturduğu cipsi yerine koyarken sızlanmalarını kulak asmaya çalışıyordum.
İmkansız. Onu duymamak, imkansız.
yourangelyourhope
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
300 kişi gördü. taetaeland ekran görüntüsü aldı!
-soncuk
ayy bitti, ayyyyyyy tamamiyle rainbow effect ile başlamıştı her şey, başlarken sevgili olmayacaklardı ama sonra içimdeki garip kız onları sevgili yaptı... nasıl olduysa artık o, bende bilmiyorum VE RAİNBOW EFFECT YAPMAYI ÖĞRENDİM EYO
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
sarılı pembişli oluyor ama oluyor en azından... onun dışında, okuyan yorum yapan herkese kocaman kocaman sevgi fırlatıyorum kırmızı saçlı taehyungu da allayıp pullayıp silvestrianın evinin önüne bırakıp kaçıyorum
BAY BAY!!
edit: o muhteşem muhabbetin bu kısmını nasıl unuturum yaaa ve 4K İÇİN TEŞEKKÜRLER
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
