Mayıs, 2017
Elimdeki kadehi önümdeki masaya bırakıp, ayaklandım. Ben oradan ayrılacağım sırada amcamın sesini duydum:
"Bir şeyler ye artık oğlum! Yıllardır doğru düzgün yemek yendiğini görmedim. Sadece içiyorsun."
Bunları duymamla histerik bir kahkaha atmam bir oldu. Yutkundum ve daha yeni kalktığım kalabalık 'aile' masasına baktım. Burnumdan soluyordum, her zamanki gibi. İçimdeki tarifsiz ve keskin acı; öfkeyle birleşiyordu. Hiç bir şey umrumda değildi o günden sonra, ölmeyi bekliyordum."Sadece içiyorum öyle mi?" güldüm. "Ya siz benim hayatımı mahvettiniz ulan, mahvettiniz! İçine ettiniz. Bitirdiniz beni, el birliği ile tüm mutluluğumu elimden aldınız. Ares Gök'ü bitirdiniz siz! Ölmek istiyorum ben, yaşamak bana acıdan başka hiç bir şeyi sayenizde vermiyor!Gurur duyun eserinizle sevgili ailem."
Nefes alış veriş hızım fazlasıyla artmıştı, dilim damağım kurumuş, gözlerim acıyordu..
Beni bu hale getiren insanlarla aynı masaya oturdukça, aynı evi paylaştıkça, aynı havayı soludukça öfkem kabarıyordu, yaşadığım her an kendimden biraz daha nefret ediyordum.
Athena dolu gözlerle bana bakıyordu.
Son bir kez göz devirerek masaya baktıktan sonra odama doğru adımladım.Bir hışımla odamın kapısını kapatıp, derin bir nefes aldım. Kilidi bir kez çevirdikten sonra kendimi yatağıma attım. Bir kaç dakika sonra odamın kapısı tıklandı,
"İkizim?" diye naif bir sesle bana seslenen Athena'yı duyduğum da kapıyı açıp, onu içeri aldım. Hemen bana sarıldı.
"Ares n'olur böyle yapma? Çok üzülüyorum, kahroluyorum."
İkizimin altın sarısı uzun saçlarını okşadım.
"Sen üzülme."
Bu hayatın bana bir hediyesi olan Athena'm.. O benim için üzüldükçe, kendimden nefret ediyor ve vicdan azabından ölecekmişim gibi oluyordum.
"Bak Athena,"
Mavilerini, benim mavilerime dikerek baktı.
"Bana vicdan azabı çektirme güzelim. Lütfen kendini bu kadar paralama, mutlu ol. Sevgilinle, hayatınla, başarınla.. Bak ben bittim artık, toparlanamıyorum. İri-" hafifçe öksürdüm ve derin bir nefes alma ihtiyacı hissettim.
"Onu bırakmak zorunda kaldığımdan beri, daha da kötüleşiyorum. O yüzden sen beni boşver artık. O olmadığı sürece ben toparlanamam."Athena, şifonumun üstünde duran çerçeveli fotoğrafı aldı eline.
Gülümsedi. Gözleri dolmuştu, yutkundu ve konuşmaya başladı.
"Sevgili olduğunuz gün, değil mi?"
"Ihm, evet. 7. sınıftayız, ilk dönem ve 25 Aralık 2009. Doğum gününden bir gün sonra ona itiraf etmiştim, ve biz olmuştuk."
Gözlerimden bir damla yaş siyah kot pantolonuma damladı.
"Bak Ares, itiraz etmeden beni dinle."
Hafifçe 'olur' anlamında kafamı salladım.
"Git, İrini'nin yanına git. Ondan özür dile."
Seyrek bir kahkaha attım.
"Beni affedeceğini mi düşünüyorsun? Yüzüme bile bakmaz ama haklı. Ne yapsa haklı. Onu tanıyorum, benimle ilgili her şey onu tahammülden çıkarır."Athena tek kaşını kaldırdı.
"Sen onun sevgilisisiydin, ben de en yakın arkadaşıydım hatırlatırım. Ayrıca hemcinsim. Eminim ki o da seni deli gibi özlüyordur."Tebessüm ettim ve heyecanla sordum:
"Özlüyor mudur?!"
Çocuk gibi olmuştum yine. Bu halime içimden kahkaha attım.Athena elindeki çerçeveli fotoğrafı yerine koyup, şifonyerin üstünde dağınık olan duran İrini'nin fotoğraflarından birini aldıktan sonra yanağıma bir öpücük kondurup ayağa kalktı.
"Bu bana lazım olacak." derken yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Geri geri giderek kapıyı açtı ve odadan çıktı.
📸
Bu bölüm Ares'in ağzından yazılan ilk bölüm. Kafanızda Ares'in neden İrini'yi terketmek zorunda kaldığı ile ilgili bir şeyler oluşmuştur diye düşünüyorum. Bundan sonra bölümler daha uzun olacak ama sizin oy-yorum oranınıza göre de değişebilir.. Sizi seviyorum!♥️
Bana ulaşmak isterseniz:
Twitter/ @geceonikibir
Instagram/ @pelsephone