Siktir Git

423 8 2
                                    

Fakültenin kantininde görmüştüm ilk defa. Saçları cansız, düz ve kestane rengiydi. Gözleri makyajla büyütülmeye çalışılmışsa da bir hayli küçüktü hala. Dişleri yamuk, dudakları iriydi. Ama her haliyle çok güzeldi.

Saniyelik bir bakış attı bana o gün o masada, arkadaşlarıyla eğlenceli bir sohbet ediyordu.belki de sıradan bir bakıştı, bilemiyorum şuan ama o kadar güzel bakmıştı ki... Anında aşık oldum. Hiç vakit kaybetmem acı çekmek için. Huyum bu. Ben de böyle bir insanım.

Günler günleri kovaladı, aylar ayları. Her gün kesişmeye başladık. Kantinde, koridorda, dışarda, yolda... Okul bitmeye yakın msn'sini buldum ve ekledim. Karşısına çıkıp konuşacak kadar rahat olamıyordum. O zamanlar msn vardı tabii. Güzel zamanlardı. Her gün internet kafeye gidip açık olmasını bekledim. 8. Günün sonunda akşam saat 9 da ekranın sağında bir kutucuk belirdi. Evet, online olmuştu. Ben de bedenen offline. Yaklaşık 5 dakika sadece profile baktım. Balık resmi vardı. Japon balığı. Selam yazdım önce. Sonra sildim geri. Merhaba? Hayır, onu da sildim. Ben Erdi, nasılsın? Olmadı! Ellerim titriyordu.

''Selam nbr?''

''Nbr denmesinden hoşlanmıyorum!''

''Nasıl? Anlamadım.''

Kendimi bok gibi hissediyordum. Neyi anlamamıştım? Daha ilk konuşmamız ilk cümlelerimizdi! Kendime kızıyor, her şeyin daha ilk dakikasında içine sıçtığımı düşünüyordum. Çokta güzel sıçardım.

''Ne haber desen daha güzel...'' dedi.

''Anladım. Ne haber?''

Sonuç 2 sene boyunca hiç görüşmedik.

2 senenin sonunda facebook ünlendi. Bir gün bir kız ekledi beni. Adını hatırlamıyorum.

''Yasemin'le çok yakışırdınız siz,'' dedi.

Sonra Yasemin'i ekledim. Kızı sordum bilmiyorum dedi. Böylelikle konuşmaya tekrar başladık. Çetin bir kış gecesi falan değildi. Normal, güzel bir kıştı. Yasemin de vardı. Daha ne kadar güze olabilirdi ki yerlerdeki karlar.

Velhasıl kelam sonunda takılmaya başladık. Onun evine gidiyorum, yatağında yatıyoruz, yemek yiyoruz, deli gibi Supernaturel izliyoruz. Dean ve Sam bazen mutfaktan çıkıyor, duvarlara bir şeyler çizip kayboluyor. Sonra bizim eve gelip batak atıyoruz. Ara da öpüyorum. Öpmek için ölüyorum. Kokusunu ciğerlerime çekip ayak parmaklarıma kadar hissediyorum. İyice tadını çıkartıyorum Aşkımın, hasretimin. Çünkü biliyorum, gidecek.

Facebook'dan ekleyen kızın bu olduğunu biliyorum. Ne kadar salak olsak da yemeyiz bu numaraları. Oyun oynadığını biliyorum. Ama bozuntuya vermiyorum. Neden oynuyor onu bilemiyordum ama sonunda öğrendim tabii. Neyse, anı yaşıyorum kısacası. Yıllardır sevdiğim kızı yalandan da olsa öpüp kokluyorum. O da beni öpüyor işin ilginç yanı. Bu iş tek başına olmaz zaten. Gerisi de umurumda değil, affedersin.

Sonra işte bir gün;

-Sana hiçbir zaman seni sevdiğimi söylemedim ben, dedi siktir olup gittiği zaman bir kısa mesajla. Çok kısaydı ve çok kolay demişti. Böyle şeyler çok kolay denir zaten.

–Yalan söylemedim, dedi.

–Doğru haklısın, dedim.

Ne diyebilirdim ki zaten. Konuşmanın gereği yoktu artık.

İnsanların sadece konuşarak yalan söylemediğini bilmiyordu.

Oysa günlerce birlikte yatmıştık. O uyudu, ben onu izledim. Yemek yedirdi bana parmaklarıyla. Parmaklarının hareketlerini bile aklıma kazımıştım. Güldü. Ağladı. Ağladım. Ellerimi tuttu. Sarıldı. Kokladı. Sonra bir gün gitti. Çünkü bunlar seni seviyorum anlamına gelmiyordu. Gitmeyip ne yapacaktı?

–Sana hiçbir zaman seni sevdiğimi söylemedim ben, dedi gittiği zaman. Haklıydı.

Cevap yazmamıştım. 2 ay sonra mesaj attım bir gece yarısı 6 biradan sonra.

-Siktir git!

-Bu ne demek şimdi?

-Siktir git demek. O zaman cevap verememiştim sana kusura bakma.

-İğrençsin!

-Biliyorum. Yaptığın şeyi her mide kaldırmazdı yoksa.


Not: Öyle bir deneyeyim dedim.  Beğenmeyen olursa da affola.

Siktir GitHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin