Yeni ev şehir merkezine daha yakındı. Fakat ulaşımı daha zor. Kütüphanenin yanından geçen tam 144 basamağı çıkmak gerekiyor eve ulaşmak için.
Eve taşıdığımız ilk gündü. Ramazan olduğu için iftar saatine yakın, çarşıdaki firana sıcak ekmek almaya gittim. Fırının içi tıklım tıklım. 2 pide aldım. Merdivenleri nefes nefese çıktıktan sonra karşımda bir kadın duruyordu. Siyah çarşaflı bir tek mavi gözleri gözüken bir kadın. "oğlum öldürüldü, yapayalnız kaldım. Bir ekmek bile alacak param yok" dedi, şiveli ve kısık bir sesle. Elimdeki ekmekleri verdim. Kadın yanımdan geçti. Arkamı döndüğümde kadın yoktu. Aklıma beni rüyalardan kurtaran hocanın sözleri geldi. "bir cinin üzerine düşmüş ve cin ölmüş". Tüğlerim diken diken oldu. Hocanın dedikleri doğruysa, bu kadin... Ama neden benden birşey istedi?
Tavşan ile Baykuş'a bu konudan bahsetmedim. Hiç birşey olmamış gibi yemeğimizi yedik. Söylersem tüm suçlu olarak beni görebilirler ve benim evden atabilirlerdi. Hem daha bu sabah garip bir şekilde kömürlükte uyanmıştık. Sorun evde değil bende imiş.
Yemekten sonra Tavşan bulaşıkları yıkıyordu. koşarak yanımıza geldi. "cin diye bağırdı" Mutfağa baktık hiç birşey yoktu. "ne oldu" dedi Baykuş. " mutfakta birinin beni izlediği hissine kapıldım. Önemsemedim önce, fakat nerdeyse nefesini ensemde hissettim. Arkamı döndüm, siyah bir gölge"
Evi taşımamızda bir şeye yaramamıştı. O gece başka bir olay olmadı ama korkudan uyuyamadık. Sabah mahalledeki cami imamına anlattık. Ciddiye almadı bizi. Biz ısrar edince "akşam bir arkadaşı yılların size." dedi.
Akşam kapı çaldı. Beyaz sakallı yaşlı bir amca, ismi Hamit. Tanıştık olayları anlattık. Bizi karşısına aldı, dualar okudu. "ismin ne? ne istiyorsun bu çocuklardan diye bağırdı" Fısıltılar duymaya başladık anlamadığımız bir dilde. Hamit hoca Tavşan ile Baykuş a dönerek "siz çıkın bu evden dedi". " ismi neymiş? ne istiyormuş bizden" dedim. "ismi önemli değil. şahmalan dedi fakat cinler yalancıdır. Büyük ihtimal gerçek ismi bu değil. Ne istediğine gelince seni istiyor" dedi. Başımdan aşağı kaynar su döküldü sanki. Elim ayağım tutmaz oldu. Konusamadım. Kekeleyerek "öldürecek mi?" dedim. "Oğlu ölmüş, kısasa kısas istiyor. Fakat amacı öldürmek değil. Seni kendi alemine götürmek istiyor." dedi. "Saçmalıyorsun madem oğlu yerine beni istiyor neden bu kadar yıl beklemiş. Hem böyle birşey olabilir mi?" dedim. "Yaşı yaşına denk gelmeden seni alamazdı 168 inci yaşını bekliyormuş dedi" 168 deyince güldüm. O korkmuş halinden eser kalmamıştı sanki. Fısıltılar başlayınca tekrar durumun ciddiyetini anladım. "sen sadece yaşadığın zamanı biliyorsun. Dikkatli ol. Alllah'a sığın. Az daha vaktin var. Kısasa kısas. Benim yada bir başkasının yapacağı bir şey yok" dedi ve ayrıldı evden.
Tavşan ile Baykuş geldi hemen yanıma, olanları anlattım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşadıklarım (cin)...
ParanormalYazdıklarım kendi hayatımdan kesintiler. Diğer aleme yolculuk...