Five

286 23 3
                                    

Bir süredir bölüm atamadığım için çoooook özür dilerim :(

(Taehyung'un Gözünden)

Sabahki olanlardan sonra üçümüz de sessiz bir şekilde yerleşmeye başlamıştı. İlk gelen olduğundan Sunghyun işini çabucak bitirmiş ve odadan çıkmıştı. Bu derin bir nefes almamı sağlamıştı. Onunla aynı okulda okumak bile beni tedirgin ederken bir de aynı odada kalacaktım. Hah...

- İyi misin?

Bana merakla ve endişe ile bakan Hoseok'a döndüm. Neden şimdi böyle bir soruyu sormuştu?

- Efendim?

- İyi misin, dedim. Sabahtan beri zaten temiz olan masayı silip duruyorsun da.

Gerçekten de aynı masayı tekrar tekrar siliyordum. Üstelik gereği de yoktu. Dün gece hizmetliler gelmiş ve odaları dipbucak temizlemişlerdi. Sahte bir gülüşle bezi bırakıp ellerimi ovaladım.

- Bana sahte sahte gülüşler atma. İyi misin diye sormuştum.

Şaşkınlıkla ona baktım. Sahte gülüş konusunda çok iyiydim ben. Kimse anlayamazdı oysaki!

- Ben anlarım Tae...

- Hoseok, acaba ben sesli mi düşünüyorum? Tüm düşündüklerimi ve yaptığımı anlıyorsun!

- Hayır, düşünmüyorsun. Ben anlıyorum.

- Nasıl?

- Acaba nasıl?

Şaşkınlıkla ona baktım. Nereden bilecektim ben? Anlamadığımı anlayacak olacakki gülüp konuyu değiştirmişti.

- Sunghyun konusunda kötü hissediyorsun dimi?

- Biraz...

- Burada olduğum sürece seni ondan ve diğerlerinden koruyacağım merak etme.

Sırıttım.

- Jimin'in de dediği gibi, 'denize düşen yılana sarılırmış'!

Kaşlarını çattı.

- Ne yılanı ya! Ben sana hep yardımcı oluyorum! Ayrıca seninle nasıl tanıştığımızı hatırlatmama gerek var mı?

Gözlerimi kaçırıp başımı iki yana salladım. Gerek yoktu. Beni Sunghyun yüzünden yaşadıklarımdan kurtarmıştı. Kim olduğumu bilmeden kurtarmıştı. Filmlere ya da kitaplardaki hikayelere benziyordu yaşadıklarımız. Ana karakter acı çeker ve prensi onu kurtarır. Bunun üzerine ana karakter prensi sever. Bir süre sonra prens de ana karakteri sever ve mutlu son!

Ama ana karakter prensi sevmemesine rağmen prens ana karakteri sevmişti. Dünya'da da mutlu son yoktu.

Ya da belki vardı... Belki bir gün hayatımız güzelleşecekti. Bu bizim hayalimizdi. Jimin ile benim...

Saçma düşüncelere kapılmamalıydık. Mutluluk olsaydı bu kadar yıl bizi bulurdu dimi?

- Beni dinliyor musun sen?!

- Eh?

Düşüncelerimden beni ayıran Hoseok'a baktım.

- Diyorum ki, beni dinliyor musun?! Ah, ne kadar çok tekrar ettirdin bugün!

- Özür dilerim...

Hafif sinirlenmiş olan Hoseok yumuşamıştı. Sonuçta bana aşıktı. Tatlı davranmama bana aşık olmayan insanlar bile dayanamazdı.

- Ne için?

- Seni dinlemediğim ve dediklerini tekrar ettirdiğim için...

- Bunlar özür dilenecek sebepler değil.

- Sunghyun için...?

- O konuda biri özür dilese iyi olur ama bu kişi sen değilsin.

Kafamı salladım.

- Ne diyorsun bu arada sen?

- Ha... Jungkook ile Jimin kantinde oturmuş bizi bekliyorlarmış.

Sırıttık.

- O ikisinin bu kadar iyi kaynaştığını biliyor muydun ya?

- Hiç bilmiyordum, ama meğerse çok yakınlarmış. Yok Jimin için yumruk atmalar falan... Jungkook'u hiç böyle görmemiştim.

- Ben de Jimin'i. Neyse, ben giyinmeye gider. Sen git istersen.

- Beklerim ben seni. Ayrıca giyinsen iyi olur. Bunları da bir daha giyme, yakışmıyor.

- O zaman dışarda bekle. Ayrıca ciddi misin? Çok yakıştırmıştım ben oysaki...

Üstümde sabah giydiğim siyah pantolon ve gri tişört vardı. Tamam ikisi de çok dar olabilirdi. Tişörtümün yakası çok açık olabilirdi. Ama bu yakı-- Bir dakika!

- Bence oldukça yakıştı ya Hoseok. Ben en iyisi değiştirmeyeyim ve böyle gideyim.

Gözlerini büyüterek bana baktı.

- Bak ama hiç yakışmamış emin misin?

- Eminim. Ayrıca herkes senin gibi zevksiz değil. Kötüyse bile sabah böyle her yeri gezdim zaten, napalım?

- Ne?! Bu kılıkla mı gezdin?!

- Normal olarak dimi ama?

- Herkes senin göbeğini farkettiler o zaman. Tişört o kadar dar ki...

Tamam oyunumuz burada son buluyordu.

- Göbek yok benim bir kere! Ayrıca darsa dar, sana ne?!

- Ne demek sanane! Düş--

- Düşünmeyelim de sen bana kısaca kıskandığını söyle!

Hızlı ve büyük adımlarla cümlemden sonra bana yaklaşıp ittirdi. Sırtım tamamen duvara dayanmıştı ve önümdeyse Hoseok vardı. Çok yakındık.

- Evet, kıskanıyorum.

Cümlesine boğuk sesiyle devam etmişti.

- Ama sadece kıskanmıyorum, azıyorum da bebeğim...



Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin:)

Our Room pjm+jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin