Two

346 29 5
                                    


Bugün 1.bölümü tekrardan attım. Çünkü bazı kişilere bildirim gitmemişti. Eğer yine gitmediyse onu atlamayın diye buraya da bir not düşeyim :)

(Jimin'in Gözünden)

Taehyung ile odamızda son gecemizi geçiriyorduk. Bay Min, yarınki derslerimizi iptal etmişti; rahat rahat odalarımızı değiştirebilmemiz için. Yarın sabah ilk iş yeni odalarımızın numarasını öğrenip, anahtarlarımızı alacaktık. Tabiki kahvaltıdan sonra... Yeni odalarımız yemekten kesinlikle daha önemli değil.

Ama artık yarını düşünmekten bıkmıştım. Her şeyi gelişine bırakmaya karar verip; kendimi de gelişine yatağa bıraktım. Her şey demiştim sonuçta...

Taehyung'a baktığımdaysa, o da yatağına uzanmıştı ve telefonuyla ilgileniyordu. Yüz ifadesi ise oldukça ciddiydi. Demekki oyun oynuyordu. Acaba ne oynuyordu? Merak etmiştim.

Bu sırada Taehyung, bana döndü. Ona baktığımı farkedince bana 1 numaralı bakışını atıp, sırıttı.

- Hayırdır Chimchim? Sevgilisinden birkaç gün uzak kalacağını öğreneceği zaman, son günlerinde sevgilisinin tüm yüz hatlarını ezberleyenler gibisin. Şimdiye kadar hiç sevgilin olmadığından, bir denemek mi istedin? Yoksa, odalarımız ayrılacağından; beni özleyeceğin için mi böyle bakıyorsun?

- Hayır Taetae. Son gecemizde neden sessizce oturup telefonla oynadığını anlamaya çalışıyorum, sadece. Bu geceyi herkes oda arkadaşları ile güzel şeyler yaparak geçiriyor, biz neden yapmıyoruz; onu anlamaya çalışıyorum?!

- Neden yapmıyoruz, söyleyeyim sana. Çünkü, senin ilkinin sevgilinle olmasını isteyen iyi bir arkadaşım. Ayrıca o tür şeyleri seninle yapmak da istemiyorum!

Ne dedi şimdi bu? Kesin yanlış anladı bu salak! De neyi yanlış anladığını anlamadım...

- Anlamadım?

- Ah, Jimin... Çok masumsun. Sanırım oda arkadaşını uyarmam falan gerekecek. Diyorum ki güzel şeyler nedir Jimin? Böyle ayıpçıllı aynı zamanda zevkli şeylerdir.

Bana baktı. Halen ne demeye çalıştığını anlamamıştım. O da bunu anlamıştı.

- Ah! Diyorumki, artı on sekiz şeyler!

- Korku filmleri falan mı?

- Jimin, sen bir gerizekalısın! Üzgünüm ama öylesin! Diyorumki sevişme falan. Sex diyorum sex! Sokuyorsun falan ya hani!

Ne demeye çalıştığını şimdi anlamıştım. Anlamamla da kızarmam bir olmuştu, zaten.

- Ne saçmalıyorsun sen yha?!

- Ne ne saçmalıyorum? Bunlar hayatın gerçekleri Chimchim. Bir gün arkanda bir ağrıyla uyandığında ne demek istediğimi anlarsın.

- Üf, kes sesini sen! Ayrıca ne oynuyorsun telefonunda! Deliğe penis sokmaca falan mı seni lanet fesat!

Taehyung, dediklerimle kahkaha atmıştı.

- Eğer öyle bir oyun varsa ve benden bu tür güzel bir oyunu saklıyorsan; bilmelisin ki Jimin, seninle bir daha asla konuşmam!

- Senden neden bu tür bir oyunu saklayayım?!

- Ben bilmem...

- Tamam, artık hangi oyunu oynadığın konusuna gelebilir miyiz?

Dediklerimle Taehyung, konuşarak yanıma geldi.

- Bence de gelelim. Aslında sana ilk baktığımda bunun için bakmıştım. Bu oyun beni delirtiyor! Bir türlü hangisini seçeceğimi karar veremiyorum! Şimdi de veremedim. Bu vereceğim en zor karar! Şaka yapmıyorum, bu senin de öyle olabilir.

Oyunu çok merak etmiştim. Fakat Tae, halen başımda dikilmiş; oyunu göstermeden sadece konuşuyordu. Ben de söylenerek telefonu elinden çektim.

- Ver artık şu telefonu Tae!

Telefonu ters aldığımdan dolayı yavaşça ekranı çevirdim. Sanki piyango biletine bakıyor gibi heyecanlıydım. Neden böyle olmuştu?

Yavaşça telefonu döndürdüm.

Heyecandan gözlerimi kapatmıştım.

Ekranı döndürdüğümü farkedip yavaşça gözlerimi açtım.

Açmaz olaydım...

Bakmakta olduğum oyun, bizim Tae ve küçük kızların oynadığı bir oyun olan kıyafet giydirmece idi. Ya da kabaca adı buydu. Şaşkınlıkla Tae'ye baktım. Bu sırada Tae, birkaç tane kıyafet gösteriyordu ve kıyafetlerin uyumu falan konusunda konuşuyordu.

- Bak şu iki kıyafeti giydirmeyi düşündüm fakat ten rengiyle uyumsuzdu sanki. Kızı daha kara gösterdi. Sonra, şu ikisini giydireyim dedim, fakat bunlara uygun çanta ve ayakkabı nasıl seçeceğim ki? Seçemem, çünkü yok! En iyisi elbise giydirmek bence. Ama hangisini seçeceğimi bilemedim. Ay, ne yapacağım ben şimdi?! Jimin, ne kadar şaşırdığına bakarsak; bana hak veriyorsun dimi? Bu gerçekten alacağım en zor karar!

- Evet, haklısın! Bu senin gibi birinin alacağı en zor karar.

Dediklerimde ciddiydim. Bu gerçekten de Tae'nin alacağı en zor karardı. Bundan önceki kararlarına bakacak olursak...

Ama kesinlikle benim alacağım en zor karar değil.

- Jimin, neden sırtını dönüp yatıyorsun? Bana yardım etmeyecek miydin?

- Etmeyeceğim, Tae! Seni bu zor kararla başbaşa bırakıyorum. Böyle zor kararlar vermelisin ki hayatı öğrenesin. Üzgünüm Tae... Ayrıca karar vermeyi çok sürdürme! Yarın çok işimiz var, uykumuzu alalım.

- Peki, Jimin. Sen iyi bir arkadaşsın. İyi geceler!

Taehyung yanağıma öpücük kondurduğunda gülümsedim. Bizim arkadaşlığımızı seviyordum. Pardon arkadaşlığımızı mı demişim? Bizim kardeş gibi olan ilişkimizi seviyordum. Herkese böyle biri lazım hayatında.

Umarım yeni oda arkadaşım da sevdiğim biri olur. Tae gibi sevdiğim biri olmayacağına emindim fakat en azından sevdiğim biri olurdu. Yani umarım...






Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin:) Umarım güzel olmuştur:)

Our Room pjm+jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin