6.

630 49 110
                                    

-
Öncelikle herkese melaba!
Sizi çoook beklettim biliyorum kusura bakmayın. Hâlâ bekleyen varsa bu bölüm onlar için.

Okumaya başlamadan önce hafızanızı tazelemek için 5. Bölüm'ün sonunu gözden geçirebilirsiniz. 🙏

Açıkçası bölümü yazmadan önce aklımda çok daha değişik şeyler vardı fakat o şeyleri yazssaydım hikaye'nin konusu değişirdi ben de bu aklımda ki fikirler için başka bir hikaye yazmaya karar verdim fakat daha değil :)
İlk önce SS'nin bitmesi gerek zaten pek uzun tutmayı düşünmüyorum.
Bu bölüm başımın etini yiyen okurkus_ ithafen. Yorum yapmazsan seni döverim Aslı tşk.
Nys çok konuştum. Keyifli okumalar! ❤

-

"Kaç yaşındayım bilmiyorum. Kaç yaşındaysam milyonlarca kez daha fazla yorgunum. Kaç yaşında olursam olayım, kalbi kırılmış bir erkek çocuğuyum. Hiçbir mutluluk, acım kadar samimi ve devamlı olamıyor. Ki avutmuyor beni hiç kimsenin sevgisi."

|●|

Deniz;

Parmaklarım arasında tuttuğum sigarayı kül tablasına bırakıyorum.
Etrafımda ki kalabalık sesler beni rahatsız ediyor, kulaklarımın uğultusuna daha fazla dayanamayıp ayaklanıyorum.
Kalabalık, kendince dans eden bedenlerin arasından zorlukla geçip çıkış kapısına ulaşıyorum.

Sonunda eve ulaştığımda taksiciye bir miktar para verip arabadan iniyorum.
Etrafımın haddinden fazla dönmesi bana hiç yardımcı olmuyor.
Bir sağa, bir sola, öne ve arkaya. Hayır! Böyle değildi bu.
Etrafıma bakıyorum hava kararmıştı ve dışarıya park edilen arabalardan başka bir şey yoktu sokakta.
Kafamı ayaklarıma doğru eğiyorum, sanırım kaldırımdaydım.
Oturduğum yere bağdaş kuruyorum ve gözlerimi kapatıyorum.
Baş dönmemin geçmesini beklerken aksine daha da şinddetleniyor.
Zorda olsa evin kapısına ilerliyorum, dengemi kaybetmemek için tek elimle kapı koluna tutunuyorum tek elimle ise cebimde ki anahtarı bulmaya çalışıyorum.

Eve girdiğimde salonda koltuğun üstünde uyuya kalan bir beden karşılıyor beni.
Yalpalayarak yanına varıyorum koltuğun kolundan destek alarak koltuğa bırakıyorum kendimi.

Koltuğun üstüne kıvrılmış bir eli kafasının altında dudakları hafif aralık bir şekilde uyuyor. Böyle gerçekten çok masum görünüyor.

Sanırım beni beklerken uyuya kalmıştı.
Sabah olanlar geliyor aklıma kaşlarım çatılıyor kendiliğinden.

Sabah;

Derini elinde cd ve mektupla yatağın üstünde otururken gördüğümde bir korku esir alıyor bedenimi, parmak uçlarımdan kafa tasıma kadar buz tutuyorum. Etrafımda ses olmamasına rağmen kulaklarım uğuldamaya başlıyor, ardından gözlerim doluyor.
Sanki her şey olduğundan daha yavaş ilerliyor.
Kulağımda ki uğultuya bir kadın sesi ekleniyor.

"O yaptı!" Diyor bağırarak. Ne kadar bağırırsa bağırsın sesi güçsüz çıkıyor kadının.
"O kızı bırakma oğlum, o kız sana emanet!"
Ve ardından bir silah patlama sesi duyuluyor. Sıçrıyorum.
Derinin yanına koşup elinde ki cd ve mektupu bir hışımla alıyorum.
Derin şaşkınca bana bakarken odadan dışarıya atıyorum kendimi.
Kafamda ki sesler hâlâ susmuyor, korkuyorum.
Kafamda ki seslerin anneme ait olduğunu biliyorum fakat silahı patlatan kişi?

Şimdi;

Karşımda uyuyan Derini rahatsız etmeden ayağa kalkıyorum.
Denge bozukluğum olsada zar zor odama çıkıyorum.
Hâlâ pantolonumun cebinde olan cd'yi ve mektubu masa'nın üzerine bırakıyorum.
Defalarca izlediğim cd'ye bakıyorum.
Bana emanet ettiği kız kimdi?
Başımı ellerim arasına alıyorum bir süre bekliyorum öylece.
Sonra aklıma mektup geliyor.
Açmaya korktuğum, okumaya korktuğum mektup. Belki de aklımda ki bir çok soruyu cevaplayacak mektup.

Severim de Söylemem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin