Hindistan durgundu bu sabah.Her sabah erkenden işine koyulan insanlar evlerine çekilmişti.Sömürge askerlerinin, soğuk ve kesici rüzgardan dolayı üşüdükleri her halinden belliydi.
Saçı ve sakalı biraz ağarmış, 40-45 yaşlarında bir amca sert bir ses tonuyla seslendi :
-Hey komutan... Soğuk dışarısı, gel de sıcak birşeyler iç.Rahatlarsın...
Biraz tedirgin olsada yaşlı bir adam ne zarar verebilirdi ki.Yanındaki on civarında askerle, bir kahve iyi gider diyerek misafir oldular.
-Hindistan'da ne işiniz var komutan?
Hışımla ayağa kalkan komutan sert bir şekilde;
+Bu vilayetin sahibi, bundan böyle Kraliçe'dir.İtirazı olan, çok sevdiği Osmanlı mülküne gidebilir.Tabi kabul görürse...
~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~
Öğleye doğru çarşı dolup taşıyor, herkes yüzünde değişik bir ifade beliriyordu.Nöbet tutan askerlerden birisi koşarak karargaha yaklaştı.
+Efendim, geldiler...
-Ne diyorsun asker!
+Efendim, Osmanlı...
-Sen kraliyet askerisin, derhal kendine gel ve ne oluyor anlat...
+Efendim sabah heryer sakindi, lakin öğleden sonra bir anda kalabalık arttı.İlk basta anlam veremedik, ama sonradan fark ettik.
(Komutan, Osmanlı kelimesini duyduğundan beri ayağını yere ritmik bir şekilde vuruyor ve mırıldanıyordu, İHTİYAAAR...)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzyıllardır çökertilemeyen hücreleriyle TEŞKİLAT-I MAHSUSA...
Historische RomaneOkurken haz duyacağınız ve İstanbul'da başlayıp Şam , Kahire , Yeni Delhi , Londra , Paris şehirlerinde cereyan eden olayların içinde kaybolacağınız muhteşem bir kitap. Bir sonraki bölümü heyecanla bekleyeceginiz eşsiz bir eser. Size son tavsiyem k...
