PAYİTAHT - I

46 1 0
                                    

-Gel evladım, özlettin kendini...
+Sultanım, Şam vilayetinden gelmekteyim.Fransız istihbaratı her köşeyi tutmuş vaziyette.Bir söylentidir, kesinliği bilinmez lakin...
+Söyle evladım, bağrımıza hançer mi saplamaktır niyetleri.
-Maalesef sultanım...
(Sultan sakin bir şekilde ayağa kalktı, pencereden Istanbul'u seyrederken.)
-Efendim, bir kırgınlık mı yarattım.
+Yok evladım, nasıl ki bir baba endişelenirse yavrusu cerrah önüne yattığında.Biz de endişeleniriz, çünki anadolu vedahi tüm Osmanlı mülkü cerrah önündedir.
• • • • • • • ○ • • • • • • •

İngilizlerin ardı ardına aldığı darbelerden sonra, Fransız karargahı son derece keyifliydi.Hatta topraklar paylaşılıyor, bazı alt düzey rütbeliler bile toprak sahibi yapıyorlardı kendilerini...
+Senyor, sizce pes edecek mi?
-Hahahaha
+Senyor, neden gülüyorsunuz?
-Türklerle çok karşı karşıya geldim komutan, çok tecrübe edindim.Lakin edindiğim en büyük tecrübelerden birisi, Türklerin asla pes etmeyecekleri...
• • • • • • • ○ • • • • • • •
Kraliçe kendinden emin bir edayla konsüle bakıyor ve gülümsüyordu.
*
Yıllardır mağlup oldukları Türklerin artık sonu geliyordu.
*
İstihbarat raporları gelmiş, ardından kraliçenin yüzünde ki küstah gülümseme yerine somurtkanlığa bırakmıştı.
Raporlar elden ele dolaşıyor, oda adeta sessizliğe gömülüyordu.
(Konsüle yeni kabul edilmiş, genç bir subay ise raporların birinci sayfasına bakanların, diğer sayfalara pek önem vermediklerini fark etti.)
Evet, önündeydi raporlar genç subayın.Ama okuduğu kelimelere anlam veremiyordu.
*Sur dibinden gelen AFSALAM, HİNDİSTANDA...*

Yüzyıllardır çökertilemeyen hücreleriyle TEŞKİLAT-I MAHSUSA...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin