(MULTİMEDYADAKİ ŞARKIYI, ŞARKIYI BAŞLATIN KISMINA KADAR BAŞLATMAYIN.)
4 gün sonra;
Esma boş bakan gözlerini bomboş kafesinde gezdirdi. Çok sıkılıyordu, içinde bir dert de vardı hatta. Aslında 4 gündür içinde garip bir his vardı. Silip atamıyordu ettikleri kavgayı. Böyle olsun kesinlikle istememişti ama işler o raddeye gelmişti. Gözlerini kapattı, yanlış bir şey yaptım mı acaba, diye düşündü. Alp de çok üstüne gelmişti canım. Sonuçta Esma özür dileyecekti. Yanlış yapmamıştı, hayır.
Esma kendini bu şekilde avuttuktan sonra can sıkıntısını nasıl giderebileceğini düşündü. Eylül hastanedeydi, Mehmet ile araları birazcık limoniydi, arasa hemen düzelirdi elbette ama Mehmet'in gelmesini istiyordu. İlla ki gelirdi, o Mehmet'ti. Sonuçta Mehmet'in bu hayatta değer verdiği şeyler çok azdı, Eylül ve Esma onun için aile gibiydi. Aslında gününü hep aynı şeyleri yaparak geçirirdi, Esma'ya kesinlikle uğrardı. Motoruna atlayıp dolanır, sonra her zaman ki gibi elmasını alır, televizyonun önünde uyuklayana kadar kalırdı. Her ne kadar Esma ve Eylül'ü aile gibi görse de, kızlar Mehmet'e laf anlatamazdı.
Esma tam eline telefonunu almışken, telefon titredi, kayıtlı olmayan bir numaranın onu aradığını gördü. Açıp açmamak konusunda tereddüt etti, çünkü normalde asla açmazdı. Ama bu sefer açtı, gergin olduğunda yaptığı gibi elini kolyesine götürdü.
'Alo?' dedi başta cılız bir sesle, sonra Eylül'ün sesini duyunca derin bir nefes aldı.
Eylül'ün neden kendi telefonundan aramadığını düşünürken, 'Neden telefonundan aramadın?' diye sordu merakla.
'Neden acaba?' diyerek dalga geçen bir ses duyuldu telefonun diğer ucundan.
'Ne diyorsun Eylül?' diye sordu Esma anlamadığını belirtircesine.
'Canım sıkıldı, bir değişiklik olsun istedim o yüzden Alp'in telefonundan arıyorum Esma.'
Eylül'ün dalga geçişlerini duymuyordu Esma, Alp kelimesine takılı kalmıştı. Esma'nın bozulduğundan cevap vermediğini zanneden Eylül ise dalga geçmeyi bıraktı.
'Telefonumu kafede unutmuşum Esma.' Dedi bıkkınlıkla. Kendini o küçük duraksamadan kurtaran Esma ise;
'Gel al banane.' Diyerek son 4 gündeki ruh halinin değişmediğini yeterince belli etti.
'Çok akıllısın ama istediğim zaman çıkamıyorum hani doktorum ya.'
'Çok okolloson omo ostodoğom zomon çokomoyorom hono doktorom yo.' Diyerek bir Esma taklidi duyuldu Eylül tarafından.
'Ağlama Esma, hadi bekliyorum.' Diyen Eylül, Esma cevap verecekken suratına kapadı.
Göz deviren Esma, bilinmeyen numaranın Alp'e ait olduğunu hatırladı. Kaydedip kaydetmemek arasında kalınca çareyi ertelemekten yana buldu.
Normalde ruh hali böyleyken asla gitmezdi ama canı çok sıkılmıştı, mecburdu gitmeye.
***
Alp ile karşılaşmak korkusuyla Eylül'ün odasına nasıl hızla çıktığını bir Esma, bir de Allah biliyordu. Alp'i görmemeyi diledi, görmeyince daha kolaydı.
Dr.Eylül Erdem yazısında gezdirdi gözlerini. Gurur duyuyordu arkadaşıyla. Yavaşça araladı kapıyı. Eylül geldiğini fark etmemişti. Önünde bir dosya yığınıyla, kağıtlara bakarak bir şeyle –muhtemelen bir vakayla- cebelleşiyordu. Gülümsedi Esma, telefonu alamama konusunda haklıydı, ters davranmıştı arkadaşına. Neyse gönlünü alırdı şimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esma&Alp:Namütenahi
FanfictionBen Esma. Şimdi size bir hikaye anlatacağım. Bu hikayeyi aşkın hikayesi diyerek basitleştiremem. Bu hikaye sonsuzluğun hikayesi, Namütenahi gibi. Her yer, her yerde. Her yerim paramparça sanki. Her yer sende, sen artık her yerde. Bazen gülerek, ba...