(MULTİMEDYADAKİ ŞARKIYI, ŞARKIYI BAŞLATIN KISMINA KADAR BAŞLATMAYIN.)
1 HAFTA SONRA;
Esma hastane odasının kapısına bakınca içeri girip girmeme konusunda tereddüt etti. Eli kolyesine gitti. 1 hafta önce bıçaklanan çocuk, Esma'nın aklından çıkmıyordu. Eylül kaç kere iyi olduğunu söylese de Esma gözleriyle görmeden inanmayacak gibiydi. Tanımadığı birini ziyarete gitmesi garip kaçabilirdi ama Esma onu görmezse içi rahat etmeyecekti. Nasıl tepki vereceğini de bilmiyordu. Hatta çocuğun adının 'Samet' olması dışında, hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Ama Alp için çok önemli biriydi. Esma düşünürken, aniden gelen bir deli cesaretiyle adeta odaya daldı.
Bir tek adının 'Samet' olduğunu bildiği çocuk, yatakta uzanmış yemek yiyordu. Onu gördüğü son halinden sonra baya toparlamış gibiydi. Samet'i öyle görünce, Esma'nın aklına Mehmet geldi. Suratı düştü çünkü Mehmet'i özlemişti. Barışmak istiyordu artık onunla. Düşüncelerini Samet böldü.
'Buyurun?' dedi Samet, keyfinden hiç ödün vermeden.
Umursamaz gözlerle Esma'ya bakıyordu, belli ki şu an umursadığı tek şey yemekti, Esma'da onu bölmüştü. Ama Esma ne diyeceğini bilmiyordu, keşke biraz düşünseydi. Tanımadığı birine de aklımdan çıkmıyorsun demek çok tuhaf olurdu.
'Buyurun?' dedi tekrardan Samet, bu sefer daha yüksek sesle. Esma çekine çekine yatağa yaklaştı.
'Merhaba. Beni tanımıyorsun hatta gelmem çok saçma ama ben o saldırı günü oradaydım ve iyi olduğunu kendi gözlerimle görmek istedim.' Dedi Esma hızlıca. Esma'nın böyle hızlı konuşması Samet'i güldürdü. Esma daha da gerilmişti.
'İyiyim sağol, çok düşüncelisin.' Dedi Samet, sevecenlikle. Esma çocuğun bu kadar sevecen olacağını düşünmemişti. Çocuğun bu tavrı karşısında derin bir nefes alıp rahatladı.
'Adınızı öğrenebilir miyim acaba?' dedi Samet.
'Esma.' Dedi genç kız gülümseyerek.
Samet bunu beklemiyor olacaktı ki hemen oturduğu yerde kendine çeki düzen verdi, doğruldu ve yemeğini bir kenara bıraktı. Esma ne olduğunu anlayamadı ama Samet şimdi tamamen ilgisini ona vermişti.
'Hangi Esma?' dedi Samet ciddiyetle. Samet'in bu hali Esma'nın komiğine gitti.
'Sana hangi Esma lazım?' dedi Esma, sorunun saçmalığını eğlenceye çevirerek.
'Yani aslında bana lazım değil de, sen şey olan Esma mısın?' dedi Samet, daha da saçmalayarak.
'Şeylik kişiye göre değişir tabi.' Dedi Esma, hala dalga geçiyor ve Samet'in saçmaladığını fark etmesini bekliyordu.
Samet ise öküzün trene baktığı gibi bakıyordu Esma'ya. Ne derdi var da bu kadar şok oldu acaba diye düşünüp güldü Esma.
'Eylül hocanın arkadaşı olan Esma mı?' diye sordu Samet, transa girmiş gibi.
Esma ise Samet'in bunu bilmesine şaşırmıştı ama bu konuşmayı sürdürdü.
'Evet de, sen bunu nereden biliyorsun?' dedi Esma, Eylül'ün söyleyecek hali yok herhalde diye düşünürken.
'Alp.' Dedi Samet, sırıtarak. Esma'nın suratına istemsizce bir gülümseme yerleşti.
Alp Samet'e kendisinden mi bahsetmişti?
Tam ağzını açıp bir şey söyleyecekken odanın kapısının bir anda açılmasıyla lafı bölündü. Bilinen bir erkek sesi odayı doldurdu ama Esma'yı fark etmemiş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esma&Alp:Namütenahi
FanfictionBen Esma. Şimdi size bir hikaye anlatacağım. Bu hikayeyi aşkın hikayesi diyerek basitleştiremem. Bu hikaye sonsuzluğun hikayesi, Namütenahi gibi. Her yer, her yerde. Her yerim paramparça sanki. Her yer sende, sen artık her yerde. Bazen gülerek, ba...