Verilen bu görev onun için çok zordu, çok imkansızdı, çok ağırdı.
Draco bunları kaldırabilecek kadar güçlü değildi, bunları yapacak kadar cesur değildi.
Biriyle dalga geçmek, yalan söylemek, parayla ve şöhretle bir yerlere gelmeye çalışmak, hile yapmak başka türlü bir kötülüktü; cinayet işlemek ise başka türlü bir kötülüktü.
Draco iyi biri olmadığını kabul ediyordu, beyaz değildi lakin birini öldürecek kadar da siyah değildi.
Karanlık Lord ona Albus Dumbledor'u öldürme görevini verdiğinde, bir babasının gururunu geri kazanmak isteyen umutlu ifadesine, bir de annesinin endişeli ifadesine bakmıştı. Kimse 'ona yapma oğlum, katil olma' diye bakmıyordu, kimse onu kurtarmaya çalışmıyordu. İlgilendikleri başarabilecek miydi yoksa başaramayacak mıydı sorusuna yanıttı, fakat Draco bu soruyu istemiyordu, Draco hâlâ iyi olup olamayacağına dair bir garanti istiyordu.
Kimse ona bu garantiyi vermediğinden, görevi yerine getireceğini söylemişti.
Şimdi ise omuzlarındaki bu yükün ağırlığıyla eziliyordu, küçücük bir çocuk olup çıkmıştı. Korkuyordu, ne yapacağını bilmiyordu ve biri dokunsa yere kapanıp hüngür hüngür ağlayabilecek kadar hassastı.
Her şey o kadar fazla gelmeye başlamıştı ki o pazar sabahında olanlar bardağı taşıran son damlalardı.
Büyük salonda tesadüfen ona çarpmıştı, hemen burnuna o vanilya kokusu ve gözünün önüne yıllardır dokunmak isteyip bir türlü dokunamadığı kabarık saçlar gelmişti. Draco o an içten bir şekilde özür dilemek istemişti, hem o an ona çarptığı için hem de yıllarca ona eziyet ettiği için. Ama o Draco'ya öyle hışımla dönmüş, kahve gözleriyle o kadar sert bakmıştı ki, Draco artık bir şeyler için çok geç olduğunu anlamıştı.
Draco o sabahki sert bakışlar, bitirmesi gereken görev, omuzlanacağı günah aklında, Astronomi Kulesi'ne gitti.
Saat çok geçti, hava soğuktu, gök yüzünde hiç yıldız yoktu ve hiç güzel bir gece değildi, aynı Draco'nun kalbi gibiydi. Soğuk ve yıldızsız, hiç sevilmemiş.
Draco'nun üstünde Slytherin cübbesi vardı, belki olduğu şeyden gurur duyduğu tek şeydi Slytherin.
Yüksek duvara çıktı, birkaç kez sendeledi, neredeyse düşecekti ama dengede durup aşağı baktı. Ucu bucağı görünmüyordu.
Bu içine büyük bir korku ve aynı zamanda bir rahatlama kattı.
Ölecekti ve öldürmek zorunda kalmayacaktı.
Draco hayatında ilk kez cesur davranıp o kuleden aşağı atladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let's Go Suicide With Harry Potter
Fiksi PenggemarHarry Potter karakterlerinin teker teker intiharlarına şahit olun. - Harry Potter AU.