Adının Darya olduğunu öğrendiğimiz kızı San diego'da bir çocuk esirgeme kurumuna bıraktıktan sonra tekrar otele döndük. İçim huzursuzdu. Ve öfkeli. Çalışma odama çıkarken kapı çaldı. Girmesini söylediğimde Squire arkasında takım elbiseli iki adamla odaya girdi. yakalarındaki rozete bakılırsa devlet adamı oldukları belliydi.
-Buyurun, oturun dedim önümde koltukları işaret ederek.
Kan dondurucu bir sessizlikle ölüm bakışları dolanıyordu aramızda.
-Efendim önceden haber ver...
-Sorun değil çıkabilirsin Squire. dedim lafını keserek.
O odadan çıktığında adamlarla başbaşa kaldım.
-Sizi dinliyorum.
-Bir kaç gün önce yaptığın hatan için seni uyarmaya geldik. İnsanlığa bu kadar önem veren biri isen eminim ailene ve sevdiklerine de önem veriyorsundur Bayan.... Katniss.
Zenci olan susunca sarışın olan devam etti.
-Umarım bizi anlamışsınızdır. Önemli insanlarla tartışma yaşamak güzel şeyler değildir.
-Önemli bir insan mıyım? dedim kahkaha atarak.
Cevap vermek yerine ayağa kalktılar ve kapıya yöneldiler.
-Size iyi günler Bayan... Katniss.
Anladık soyadımı bilmiyorsun.
-İyi günler baylar.
Squire onları uğıurladıktan sonra Kelvine mesaj attım. Tekne keyfi yapıyordu beyefendi.
Yumuşacık koltuğuma yaslanıp kapıya arkaya döndöndüğümde iyi bir masaja ihtiyacım olduğuna karar verdim. Hatta geç bile kalmıştım belkide. Darya'yı yanıma almalıydım fakat bana bırakmadılar. Ne lanet bir hayat. Belkide hiç şeytanla işbirliği yapmamalıydım ve Kelvin'in hayatıma girmesini bekleyip pembe panjurlu evimizde yaşamalıydım.
Neyse olanlar oldu artık.
Başıma bir çift el dokandığında korkuyla sendeledim.
-Benim KElvin, sakin ol.
Kendimi onun harika ellerine bıraktım.
-Aynen böyle bebeğim.
Başıma parmaklarıyla masaj yaparken kulağıma eğilip fısıldamaya başladı;
-Sana odamızda daha güzel bir masaj yapabilirim güzelim.
Dudağımın sağ tarafının yukarı kıvrılmasına engel olamadım ama hiç havamda değildim.
-Zor günler lütfen anla beni. dedim.
-tamam hayatım. Düğünümüze de az kaldı kaldı. dedi sanki havaya konuşuyormuş gibi.
Yada bana öyle geldi.
-Merak etme seni masada bırakıp kaçmam. dedim ellerini tutum onda dönerken.
Hemen masaya oturmuştu. Ona yaklaştım ve dudaklarına minik bir öpücük kondurdum. Onu öpmeyi seviyordum. minik öpücüklerle hemde. Elleri hızlıca belime gidip beni kendine çekerken omuzlarından tutup geri çekildim. Şaşkın halde bana bakıyordu.
-Ama öyle çekilirsen benim bu dudaklarım ağlamaz mı? dedi küçük çocuklar gibi dudak büzerken.
Büzdüğü dudaklarını tutum sıktırdım.
-Ağlamazlar endişelenme. Hadi biraz yüzmeye gidelim. .sonrada biraz çalışalım çok gevşedik.
-Hımm yüzmek diyorsun. beraber suda olmak diyorsun. Kulağa neden bu kadar harika geliyor ki?