< kaderinden kaçamazsın >

131 40 9
                                    

Uzun süre beklediğim askerlik kağıdım sonunda çıkmıştı gideceğim yer ise  Konya'nın Derebucak adında bir ilçesi idi 
Şans bu ki gözümden sakındığım en değerli arkadaşım ile aynı yere ve bölüğe düşmüştük
Sayılı gün çabuk geçer bilindik sözü ise artık gözümde un ufak olmuştu
Artık zamanın hızlı geçmesini önemsemiyordum
 
Sabahın erken saatlerinde evde yankılanan ağlama sesleri ile gözlerimi açık buldum
Annemin ve teyzemler in hüngür hüngür ağladıklarını görmek üzmüştü beni

Aralarına girip kollarımı hepsine uzatmaya çalışacak şekilde arkaya atım , verebileceğim pek sağlam bir tesellim yoktu babam ise annemin bu hallerine ufaktan gülerek cevap vermeye çalışıyordu

Saatler hızla kulağıma çarpa çarpa ilerledi , Ali Haydar ile yola çıkmak için artık hazırdık arkamızda kalan bir ton insan ve gözlerinde biriken yaşları ile bindin arabaya
İçinde muazzam bir his vardı ,tarifini etmekte zorlandığım duygularım sürkeli giymeye  meraklı olduğum  formadan dır diye düşündürüyor üstünde ise pek durmamaya özen gösteriyordum

Zaman geldi geçti ...

az bi zaman kalmıştı teskere gününe  her ne kadar yaşlı gözlerle uğurlamış olsaydıda ailem bizi bulunduğumuz yerin güzelliğinden ötürü içleri rahat dı 
lakin, hiç kimse  kaderinden kaçamazdı.

Yolda yürürken karşına çıkan iki yol ayrımından birini seçmen dahi değilken tesadüf kaderin beni buraya itina ile itmedigini düşünmek aptalık olurdu

  

Ali Haydar ,
Çocukluğumdan beri hayatımda olan en yakın arkadaşımdı  ailesini küçük yaşta kaybetiği için  ailem onu benim gibi bağrına basmaktan asla geri durmadı
ikimizde 24 yaşına aralıkla kısa süreler ile girmiştik 

  okudugumuzdan dolayı sürekli gelmekte olan askerlik süresini üzülerek uzatmak zorunda kalmıştık
Okul bittikten sonra ise yapmamız gereken ilk iş heves ile beklediğimiz askere gitmek için hazırlanmak oldu

şans budur ki aynı bölgeye hatta aynı yere düştük tabiki bunun dans olduğunu zannediyordum

   komutan ikimize o gün ilk kez yazdı nöbet  hava buz gibiydi biten askelikten arada sadece gitmek için bir hafta kadar az bir süremiz kalmıştı ellerimiz tir tir titrerken birbirine değen dişlerimiz inanılmaz bir ses yayıyor du etrafa ben Ali'ye bakıyordum oda bana pis pis karşımda üşümem geçsin diye gülmeye zorluyordu kendini

Derken hava gittikçe karanlığını gözümüze iliştirmeye başladı
İnanılmaz bir  uğultu oluşuyordu rüzgar kendini vurunca duvara
Az daha dayan diye diye içimden satmaya yeltendim ki Ali'nin takati kalmamış bir ses tonuyla konuşuyordu

ne acı ki
Son yan yana oluşumuzu bilmeden ilerleyen zamanın daha da hızlı geçmesi için yalvarıyorum içimden.

 

İçimdeki Evren Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin