İyi okumalar!
-
Sonunda 10. sınıf sezonunu da kapattık be!
Kaldırımların çizgilerine basmamaya çalışırken sert bir şeye çarpmamla bir iki adım geriledim. Kafamı kaldırdığımda gözlerinden alev çıkacakmış gibi bakan bir adet Aras beklemiyordum.
"Önüne baksana ezik!"
Hiçbir şey diyemedim ve yanından geçecekken kolumdan sertçe tuttu. Korku dolu gözlerle ona baktım.
"Özür dile aptal! Karşında kim var görüyor musun sen?!"
Gerçekten şu çocuğun suratına balgamımı atmak istiyorum.
Kolumu kendime çektim.
"Sen niye yolun ortasında duruyorsun?"
"Sana ne?! Sen kimsin de bana hesap soruyorsun?!"
Bir an 'Ben Melis, ölüyüm. Bu mesajı 15 yere kopyalamazsan gece gelip anneni öldürürüm' demek istesem de demedim.
"Arya" dedim ve yapmacık gülümsememi yolladım.
"Kes sesini! Özür dile ve kaybol!"
"Dilemiyorum. Ne yaparsın?"
"Dua et kızsın, gerçi şu tipinle sana nasıl kız denir ki?!"
"Senin de şu dediklerinle sana nasıl adam denir ki?" dedim ve tekrar yola koyuldum.
Her günüm böyle geçiyor işte.
Zihniyetleri dış görünüşe takmış, tek hedefleri de aşağılamaktı. Çok da tınlamıyorum artık. Her ne kadar ilk zamanlarda insanların sözleri yıkıcı olsa da bir süre sonra alışıyorsun. Ezilmeye, aşağılanmaya, yalnızlığa.
Eve geldiğimde çantamı bir kenara fırlatıp salondaki koltuklara, annemin yanına yayıldım.
"Hoşgeldin kızım. Karnen nasıl bakalım?"
Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Saçlarımı iki yandan toplayıp elime de bir lolilop alayım da tam olsun!
"İyi anne" dedim ve zorla gülümsedim.
"Bundan hiç şüphem yoktu ama yine de sormak istedim"
Bazen annem gerçekten tuhaflaşabiliyor. O nasıl cümle yahu?
"Neyse, ben odama gidiyorum" dedim ve rahat koltuktan ayaklandım.
Yatağıma kendimi atıp sosyal medyada hunharca gezmeye başladım.
Canım sıkılınca telefonu bıraktım ve tavana boş boş bakmaya başladım.
Acaba bu yaz neler yapacağım? Muhtemelen her zamanki gibi eve tıkılıp kalırım. Zaten bu sene 11. sınıf olacağım için ve alanım da mf(sayısal) olduğu için baya bir çalışmam gerekecek.
Nasıl bu kadar duygusuz olabiliyorlar? Nasıl insanları dış görünüşlerine göre yargılayacak kadar düşebiliyorlar? Neden insanları tanımadan yargılıyorlar? Herkesin alay dolu bakışlarına ve sözlerine mağruz kalıyorum ve en kötüsü de hiçbir şey yapamıyorum. Yapsam ya da yapmaya çalışsam bile kendilerini haklı çıkarmayı en büyük hedefleri olarak ele alıyorlar ve beni ayakları altına alıp adetâ bir böcekmişim gibi eziyorlar. Her yaz tatilinde kilo vermeyi denedim, kardeşim aklıma geldikçe kriz geçirip daha çok yedim ve bu hâle geldim. Peki bu yaz? Bu yaz da kilo vermeyi deneyip yine umutsuz bir vaka gibi ortada mı kalacaktım? Kilo verip düzgün bir vücutla ve kusursuz bir ciltle okula gitmeyi o kadar çok istiyordum ki. Acaba bu yaz yapabilir miydim? Her yaz denediğim gibi bu yaz da deneyeceğim, denemekten zarar gelmez. Kilo verip, yüzümdeki sivilceleri yok edip insanların o alay dolu bakışlarını ve iğneleyici laflarını bir yerlerine monte etmek istiyordum, onları pişman etmek istiyordum. Gözlük yerine de lens kullanabilirdim. Evet, bu yaz yapacağım!
Hemen yatağımdan ayaklandım ve salona doğru koştum. Annem beni karşıladığı pozisyonda duruyordu.
"Anne!"
Sesim biraz yüksek çıkmış olmalı ki annem yerinde zıpladı.
"Ne bağırıyorsun kızım? Ne oldu?"
"B-ben bir karar aldım"
Annem tek kaşını kaldırıp 'devam et' dercesine baktı.
"Bu yaz kilo verip, gözlüğümü çıkartıp lens takmak ve sivilcelerimi yok etmek istiyorum"
Annem dediğime bir an afallamış olsa da kısa sürede kendine geldi.
"Kızım, zaten bu dediklerini her yaz deniyorsun"
"Evet, deniyorum ama yapamıyorum. Ama bu yaz yapacağım!"
Annem yanına oturmam için elini iki kez koltuğa vurdu. Yanına oturup meraklı gözlerle ona bakmaya başladım.
"Yarın senin için iş çıkışında sivilcelerinin geçmesi için kremler, maskeler falan alacağım. Sen de o sırada bir optiğe gidip lens al"
Anneme 32 diş sırıtıp sarıldım.
"Peki nasıl kilo vereceğim?"
"Sana özel bir diyet listesi hazırlayacağım. Her gün de arka bahçedeki havuzda en az iki saat yüzeceksin"
"Teşekkür ederim!"
"Ne demek kızım. Gözlerindeki o azmi gördüm bence bu sene başaracaksın"
İç çektim.
"Umarım dediğin gibi olur"
"Olur olur. Haa bu arada renkli lens almak yok. Yeşil gözlerine ayıp olur"
Kıkırdayıp tekrar odama çıkıp yatağıma yayıldım ve zihnimdeki binbir çeşit düşünceyle boğuşarak tekrar tavana bakmaya başladım. Şuan kendimi dans etmemek için zor tutuyorum.
-
"Anne bu ne ya?! Açlıktan ölmemi mi istiyorsun?!"
"Kızım diyet listesi işte. Zamanla alışırsın"
"Offf ne zor bir şeymiş bu ya!"
Yüzümde siyah bir maske, gözlerimde lenslerim, iki saattir annemi azarlıyordum. Yahu insan öz kızını aç bırakır mı? Bu nasıl bir liste böyle?! Hiç yemeyeyim daha iyi!
"Kız, onu bunu bırak da gözlüksüz de güzelmişsin sen"
"Kilo veriyim, sivilcelerimden kurtulayım o zaman gör sen!" dedim omuzlarımı dikleştirerek.
Zilin çalmasıyla kapıya koşup kapıyı açmamla güçlü bir çığlık koptu.
Babamın çığlığıyla ben de çığlık attım. Annem sesleri duymuş olacak ki yanımıza geldi.
"Ay ne bağırıyorsunuz?!"
"K-kızım bu ne hâl? Korkuttun beni"
Kahkaha attım.
"Maske bu babacığım, maske"
"Ben de böyle görünce evimizi karabasanlar bastı sandım"
Gözlerimi devirdim ve koltuklara yayılıp gözlerimi kapadım. Yoruldum yahu!
-
Herkese merhaba. Umarım bölümü beğenirsiniz. Diğer bölümde görüşmek üzere!