''Lanet olsun,Luke.Konsantre ol şuna!'' Michael omuzlarımı tutup beni sarsarken bunları söylemişti.
''Yüzünde çoğu zaman aptal bir gülümseme var.Bundan tiksinmeye başladım.'' Zoe aklımdan bir türlü çıkmıyordu.Saçları, gülümsemesi, ses tonu sahip olduğu birçok şey zihnime kazınmış, gözümün önüne gelip duruyordu.Liseli aşıklar gibiydim.
''Sorun şu dövmeci kız mı,Luke?'' Kendimi toparlayıp Ashton'a döndüm.Anlamalarını istemiyordum.Muhtemelen yeterince belli ediyordum ama yine de anlamalarını istemiyordum işte.
''Saçmalamayı keser misiniz? Sadece dalmıştım.'' İnanmadıklarını anlamamak için kör olmak lazımdı.İkinci bir çalışmaya geçeceğimiz sırada telefonum gürültüyle çalmaya başladı.Üçü birden bana döndüğünde gözlerinde tek bir anlam vardı.
Sakın telefonu açma.
Aslında telefonumu kapatmak için elime almıştım ama ekrandaki yazıyı gördüğümde açmamak gibi bir tercihim kalmamıştı.
''Siz başlayın, hemen geleceğim.'' Michael küfür etti ve elini saçlarına götürdü.En azından garajdan çıkmadan önce tek gördüğüm şey bu olmuştu.
''Efendim Zoe?''
''Merhaba, Luke.'' İlahi ses tonu kulaklarıma doldu.Gülümsememe engel olamadım.
''Nasıl gidiyor?'' Zoe'nin boğazını temizleme sesini duydum.Bunu birkaç defa daha yaptığını görmüş ve duymuştum.
''Güzel, peki ya senin?''
''Şahane!'' Ciddi olmadığımı belli edecek şekilde söylediğim kelimeden sonra Zoe küçük bir kıkırdama çıkardı.
''Müsait olup olmadığını sormamıştım, istersen daha sonra da arayabilirim.'' Telefonu asla kapatmak istemiyordum.Tıpkı liseli Luke gibi saatlerce Zoe ile konuşabilirdim.Hatta abartıp en sevdiği rengi, favori akşam planını da sorardım.
''Müsaitim.''
''Ah, pekala.Ben randevu için aradım.Yarından sonra altı gibi boşum.Gelebilir misin?'' Sekizde mekanda çalmamız gerekiyordu ama yetişebileceğimi düşündüm.
''Evet, evet gelebilirim.'' Kalem karalama sesini uzaktan da olsa duyabiliyordum.
''Tamam, sonra görüşürüz Luke.'' Telefonu kapatıp garaja girdiğimde Calum derin bir nefes alıp neşeliymiş gibi görünmeye çalışarak bağırdı.
''Hoş geldin, liseli aşık Luke Hemmings!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tattoo // l.h
Short Storyzoe: emin değilim,luke luke: bense hiç olmadığım kadar eminim luke: bu kırmızı kafalı kızın parmakları tenime her temas ettiğinde kendimi kaybediyorum