Giriş

27 7 2
                                    

Nereden anlatmaya başlayacağımı bilmiyorum. Çok karışık, değişik duygular içindeyim. Bunu yazabileceğimi bile zannetmiyordum. Ama artık birilerine anlatmam gerekiyormuş gibi hissediyorum. İçimdeki tüm duygular artık bir yere akmalı. Kelimelere duygular karışmalı, duygular birer harf olmalı. Onu unutmamalıyım. Unutmak istemiyorum.

Nasıl göründüğünü betimleyebilirim. Kahverengi saçlar, mavi gözler... Neşeli, düşünceli kısacası melek gibi. Sorun şu ki, onun yüzünü hatırlayamıyorum. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım, acıtacak kadar kendimi zorlasam da hatırlayamıyorum. Kahverengi saçlıydı ama nasıldı? Nasıl görünüyordu? Sert mi, dalgalı mı? Mavi gözleri büyüleyiciydi ama nasıl bakıyordu? Dalgın mı, heyecanlı mı?

Onun görünüşü hakkında bildiğim tek şey gülüşünün mükemmel olduğu. Gamzesi yoktu, gülümsediği vakit etraf aydınlanır, adeta çevresine hayat saçardı.

Aslında en başından, ondan öncesinden başlamam gerek. Bu da 3 sene kadar öncesine denk geliyor. Mavis'in henüz Mavis olmadığı zamanlara. Tekdüze, birbirinin kopyası günlerle dolu bir hayat. Okul-kurs-ev arasında bir yaşam. Sınav stresi, testlerle dolu oda, baskıcı hocalar... Hayatındaki en önemli şey doğru yanlış sayıları. Basit, sıradan bir hayat.

Belki bana öyle geliyordu bilmiyorum hayatım zordu. Ya da sadece stresten kafayı yemiştim. Bu stresin sadece sınavdan geldiğini sanıyorsanız yanıldınız. Tamam ailevi sorunlarım yoktu, annem de babam da pamuk gibi insanlardı. Ama okulda işler değişiyordu. Her dakika yüzü olmayan ama çirkin gülmelerini görebildiğim insanlara katlanmak zorundaydım. Daha küçük sayılabilecek bir yaştaykem nasıl bu kadar çirkinleşebilirdi ki insanlar? Birinden bu kadar nefret etmek, bu kadar kin beslemek nasıl mümkün oluyordu? Bacaklarım atılan kalemlerden dolayı acıyor, yer yer morarıyordu. Sıramdaki inek, mö ve daha nice karalamaları, "inek" şakalarını hak etmediğimi düşünüyordum. "Okuduğun kitaplardan korkuyorum." "Ucube." Öğretmenlerin sizi sevmesi sandığınız kadar güzel bir şey olmuyor bazen. Tüm dünya üzerime geliyor gibi oluyor bazen, ağlayasım geliyor ancak ağlayamıyorum. Geceleri ruhum özgür kalıyor, kulaklığımdan sızan tınıyla uyuyakalıyorum.

Yine berbat günlerden biriydi sanırım. Ne olmuştu hatırlayamıyorum. Moralim berbat durumdaydı. Test kitaplarını göremeyecek kadar kötüydüm. Tüm stres gelmiş üzerime oturmuş gibi doğruca kulaklığımı takıp yorganıma sarılmıştım. Ağlayamadıkça yatakta dönüp duruyordum. Ama her zaman olduğu gibi uyuyakalmadım. Aradan bir saat geçti, çalma listem bitti. O an susan şarkıyla beraber beynim boşluğa düşmüş gibime geldi. Birini hayal ettim. Bana güç verebilecek, koruyabilecek ve en önemlisi güvenebileceğim birini. Hayal ettikçe edesim geliyordu, öylesine güzeldi ki... Sanki hayatıma girse tüm sorunlarım geçecek, yaralarım kapanacak ve sonsuza kadar beraber eğlenecektik.

Bir süreliğine, öyle de oldu. Hayatımın en güzel günleriydi.

Falling DreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin