Buse- Hemen arabaya götürelim hastaneye yetiştirmeliyiz.
Ege ve Enver Kerem’in koluna girip otobüsün olduğu yere doğru ilerlediler. Buse de bir yandan elindeki hırkayla Kerem’in yarasına bastırıyordu. Otobüsün olduğu yere geldiklerinde otobüsü yerinde göremeyince hepsi çok şaşırdı ve karanlık endişelerini korkuya dönüştürmeye başladı. Kerem’i daha fazla yormamak için yolun kenarındaki bir yere Buse montunu serdi ve diğerleri de yavaşça yatırdı.
Enver- Nereye gitti bunlar? Ece, Ece de otobüsteydi. Telefon da çekmiyor. Off.
Emir- Semih telefonun çekmediğini anlayıp yardım çağırmaya gitmiş olabilir, sakin olalım. Kızların yanında Semih ve Emir var zaten endişelenmene gerek yok.
Buse yere diz çökmüş ağlıyordu
- Ne yapacağız şimdi? Allah’ım lütfen ona bir şey olmasın, lütfen kurtaralım onu.
Emir yanına gelip Buse’yi sakinleştirmeye çalıştı. Tam o sırada yoldan bir araba geçiyordu. Enver arabanının önüne atlayıp durdurdu. Arabayı kullanan adam camı açtı.
- Abi lütfen yardım et bize arkadaş yaralı.
- Tamam, hadi getirin çabuk.
Enver ve Emir tekrar Kerem’in koluna girip arabaya götürdüler. Diğerleri de bindikten sonra adam yolunu çevirip ters yönde ilerlemeye başladı. Kerem artık yorgunluktan ve yarasından dolayı baygın bir haldeydi. Bir süre sonra bir evin orda adam arabayı durdurdu. Enver şaşkınlıkla adama bakıyordu.
- Abi niye durduk? Hastaneye gitmeyecek miyiz?
- Merak etmeyin ben doktorum. Benim evim burası. Hastane buraya çok uzak kalıyor. Arkadaşınız hastaneye kadar dayanamayabilir.
- Peki, çabuk olalım o zaman.
Hep birlikte adamın evine girdiler. Kimse yoktu evde. Adam hemen Kerem’i üst kattaki odaya çıkarmalarını söyledi. Hepsi birlikte yukarı çıktı. Adam Kerem’in yarasını temizleyip pansuman yaptı.