Nisanın yerine geçeceğim için evden yanıma hiç birşey almamıştım saçlarımı toplayıp başıma kapşonu geçirmiştim. Herhangi bir kemik gözlüğüde gözlerime takıp istanbula gelmiştim nihayetinde. Burayı hiç özlemediğimi farkettim. Otogarda öylece etrafa bakındım. Babamın adamlarından kurtulduğum o dakikalar canlanmıştı gözümde. Çok tehlikeli bir oyun oynuyorduk biliyorum ama annem için değerdi. Nisada evden çıkmıştı sahilde buluşacaktık. Banklardan birinde oturuyordum. Yanıma birden birisi oturdu. Yanıma baktığımda onun nisa olduğunu farkettim. Oda benim gibi giyinmişti. Elindeki çantayı bana uzattı bende elimdeki çantayı ona uzattım. İçinde telefonum kimliğim kartlarım falan vardı onun bana verdiği çantada aynıları vardı. İşte başlıyorduk. Ayağa kalktık sıkıca sarıldım ona.
"Kendine dikkat et "
Gülümsedi.
"Merak etme geri döneceğim herşey için teşekkürümüde gelince edeceğim seni seviyorum tatlım"
Güldüm.
"Bende seni tatlım"
Tatlım kelimesini annem çok kullanırdı. Bizdede böyle bir alışkanlık olmuştu. Birbirimizden ayrıldık. Gözümdeki gözlüğü bir çöpe attım. Çantayı koluma taktım ve üzerimdeki kapşonlu hırkayıda çıkarıp çöpe attım saçlarımı saldım içimdeki gömleği düzeltip eve doğru ilerlemeye başladım. Umarım yakalanmadan burdan giderdi nisa. Yoksa başımız cidden dertteydi. Sonunda evin önüne gelmiştim. Eve girmeden önce şöyle bir baktım. Burayı özlediğimi sanmıyordum. Hepsi babam yüzündendi. Bizi bu eve hapis etmişti resmen. Ondan bu yüzden hep nefret edecektim. Hayatımıza yön vermeye çalışmıştı her zaman. Bende buna katlanamamıştım. Annem hastaydı ve ona yapmadığını bırakmamıştı. Nisaya göre annemi birisi öldürmüştü. Ama bana göre annemin katili babamdı.
"Nisa!"
Sesi duyduğumda irkildim. Yutkundum. 5 yıldır duymuyordum onun sesini. Evet başlıyorduk. Arkama dönüp sevgili babama baktım. Bizi ayırt edemeyecek kadar tanımıyordu bile oysa annem olsaydı şuanda bizi ayırt ederdi. Babama şöyle bir baktım. Değişmemişti hala eski nefret dolu bakışları vardı. Hala kasıntı herifin tekiydi. Yanıma doğru ilerledi.
"Evin önünde dikilmiş ne yapıyorsun girsene içeri"
Başımı salladım. Onunla bu kadar konuşmak bile fazlaydı benim için yüzüne bile tahammülüm yoktu. Arkamı dönmüş eve girecekken tekrar adımı duydum. Yani nisanın adını.
"Nisa!"
Arkamı dönüp ona baktım.
"Niye konuşmuyorsun"
Dilimle dudaklarımı ıslattım.
"Yorgunum biraz yatacağım"
Önce kaşlarını çattı. sesimden belki tanır diye düşündüm. Ama yanıldım çünkü sadece
"Ozaman odana git iyice dinlen akşama bir davete gidiyoruz"
Dedi ve yanımdan geçip gitti. Tanrım bu adam hiç değişmeyecekti. Nisa buna nasıl katlanıyordu. O davetlerden nefret ediyordum. Bir sürü sahte yüz iğrenç gülümsemeler gereksiz kibarlıklar hepsi midemi bulandırıyordu. Sonunda eve girebilmiştim. Yukarı kata çıktım. Ama kendimi yanlışıkla kendi odamda buldum. Burası benim odamdı. Hiç birşey bozulmamıştı. Nisa söylemişti ama inanmamıştım. Giderken yere düşürdüğüm biblo bile yerdeydi. Kimseyi sokmamışlardı odama demekki. Gözlerim dolmaya başlayınca odadan çıktım. Nisanın odasına girip kapıyı kilitledim. Gözlerimden süzülen yaşları kolumun tersiyle sildim. 2 ay boyunca böyle olmazdı hep ağlayamazdım ya. Dolaptan üzerime birşeyler geçirdim. Akşam için giyeceğim şeye baktım. Mavi elbise gözüme çarpınca çıkarıp yatağa koydum. Bunu giyebilirdim sade ve şıktı. Babamla atışmak veya kavgaya girmek bile istemiyordum. Bu gece herşeye göz yumacaktım bu yüzden. Nisanın telefonunu çıkarıp mesajlarına bakmaya başladım hayatıyla ilgili birşeyler öğrenmeliydim değil mi? Akşama daha vardı. Yatağa oturup bakınmaya başladım. Ama hiç birşey anlamamıştım. Telefona gelen mesajla oraya dikkat kesildim. Mesaj bendendi yani nisa atmıştı.
"Tatlım biliyorum senin için zor olmalı ama 2 ay annem için dayanman çok iyi olacak. Sana şimdi hayatımın kısa bir özetini geçeceğim sabahları babamla kahvaltı etmem genellikle oğuzla dışarda yeriz ordan okula geçeriz oğuz benim sevgilim zaten onu tanıyorsun sadece akşam yemeklerini evde yerim ondada babam hiç evde olmaz olsada çalışma odasına kapatır kendini. Birde arkadaşım meral var en yakın arkadaşım olur kendisi ama hiç birşeyden haberi yok ve olmamalı. Ege diye bir arkadaşım daha var onunlada iyiyiz kıvırcık derim ona meral ve ege çok anlaşamazlar ama genellikle beraberizdir. Ve okulda sinan korkmaz diye birisi var ondan uzak dur kesinlikle bulaşma oğuzlada birbirlerini hiç sevmezler oğuz zaten bu aralar okulda olmayacak oda 2 aylığına babasının yanına gidecek o yüzden rahatız. Dediğim gibi sinandan kesinlikle uzak dur. Göz göze bile gelme onla uğraşmak en son isteyeceğim şey. En önemlisi kendine dikkat et seni seviyorum tatlım ❤️"
Mesajı okuyup kapattım bu sinanı bayağı merak etmiştim doğrusu. Ama nisa iki defa uyarmıştı ondan uzak duracağım. Telefonu yatağa atıp ayağa kalktım hazırlanmaya başladım sonunda hazırlanınca aşağı indim babam tabiki beni beklemiyordu. Bana araba yollayacağını çalışanlar bildirmişti. Dedikleri saatte kapıya çıktım. Siyah arabadan birisi indi ve kapıyı açtı
"Buyrun nisa hanım"
Bana söylediğini idrak edince arabaya bindim. Kısa bir yolculuğun ardından şık mekana gelebilmiştik. Arabadan indim ve içeri girmek için yürümeye başladım. Magazinler vardı ve herkes fotoğraflarımı çekmeye başlamıştı. Bazıları estetik yaptırdığımı bazıları ise önceden neşeli olduğumu ama şuan bir buz kütlesi gibi durduğumu söylüyordu. Hiç birini takmadan içeriye girdim. Evet herkes nisadan daha soğuk birisi olduğumu söylerdi nisa benim aksime cana yakın neşeli bir insandı. Babamı görmüştüm ama yanına gitmek yerine boş masalardan birisine geçtim. Cidden şimdiden sıkıntı basmıştı.
"Oo savaş ailesinin biricik prenseside buradaymış "
Kaşlarımı çatarak beni alaya alan kişiye baktım. Bu kimdi tanımıyordum.
"Pardon?"
Dedim kaşlarını kaldırdı. Sonra ellerini ceplerine soktu.
"Hadi ama seninle kavga etmek eğlenceli oluyordu "
Hala kim olduğunu bilmediğimden nasıl davranacağımıda bilmiyordum.
"Sinan kızı rahat bırak"
Diyen kişiye dua ettim. Demek bu ukala sinandı. Yani uzak durmam gereken kişi.
"Sanane"
Dediği kişi sanırım ege oluyordu. Kıvır kıvır saçları yeşil gözleri vardı.
"Ee prenses bu gecenin ilk dansına hazır mısın"
Diyerek elimi tutup kendine çekti. Birşey dememe izin vermeden piste çekti beni. Dans etmeye başladık. Kendimi çeksemde sıkı sıkı tutuyordu. Ortada tek dans eden çift bizdik. Bu sinan cidden sinirimi bozuyordu. Birazdaha bırakmazda dalabilirdim ona.
"Güzel güzel söylüyorken bırak"
Gözlerini gözlerime dikti. Hafifçe bana yaklaştı.
"Sırrımız güvende merak etme"
Dediğinde tüylerim diken diken olmuştu. Soğuk soğuk terlemeye başlamıştım. Biliyormuydu yani. İyi ama nasıl?