Şarkının eşsiz sesiyle dansa ayak uydurmaya çalışırken sinanın dediği sır kelimesi beynimde yankı yapıyordu. Ne sırrından bahsediyordu bu. Şarkı bitince kendimi ondan ayırıp tuvalet diye umduğum yere gittim. Aynaya baktım. Nisa olmadığımı biliyormuydu yoksa. Hayır babam bile ayırt edemezken herhangi birisi asla edemezdi. Yüzüme biraz su vurup oradan çıktım. Salona dönmek istemediğimden balkon tarafına çıktım. Yerde bir sürü oturmaya yastıklar vardı. Bir tanesine oturup yıldızları seyretmeye başladım. Düşünüyordumda hayat annem varken güzeldi. Annemin arkamda olduğunu bilmek seni seven birinin olduğunu bilmek paha biçilemezdi.
"Ağlıyorsun"
Birisi birden konuşunca yerimde sıçradım. Bunu ne işi vardı burada.
"Neden beni rahat bırakmayı denemiyorsun"
Omzunu silkti.
"Canım öyle istiyor"
Sanırım biraz içmişti. Ben sustum o konuştu tekrar.
"Oğuz nerde"
Güldüm . Birbirlerini sevmediklerini duymuştum.
"Çok mu özledin"
Omzunu silkti tekrar.
"Çok"
Dedi ve güldü. Güldüğünde gözlerinin kenarları kırışıyordu ve olduğundan daha yakışıklı oluyordu. Ne diyordum ben birden ayağa kalktım. Tam gidecekken olduğum yerde durdum.
"İçeride bahsettiğin sır neydi"
Güldü. Arkası dönük bile olsa gülüşünün sesi kulaklarıma gelmişti.
"Sırrımızı unutmuş olamazsın"
Dediğinde nisayla aralarında olan bir sır olduğunu anladım ve rahatladım hiç birşey bildiği yoktu derin bir nefes verdim. Ayağa kalkıp yanıma geldi. Kolumu tutup kendine çekti.
"Bıraksana!"
Diye bağırdım. Parmağını dudağıma koydu.
"Sakin ol birşey yapmıyorum"
Niye bu kadar yaklaşmıştı ki. Peki ya kalbim neden bukadar hızlı atmıştı durup dururken. Kolumu ondan kurtarıp balkondan çıktım. Ege ve tartıştığı kıza bakıcak olursak oda meraldi. Hızlıca yanlarına gittim.
"Selam"
Meral beni görünce kocaman gülümsedi ve sarıldı.
"Kızım nerdesin sen ya iki saatir seni arıyorum"
Ege de ters ters bakarak konuştu.
"Evet iki saattir yakamı bırakmadı sinanla dans ettiğinizi söylediğimde ise inanmadı"
Bu sefer meral ters ters baktı.
"Bana onun yalan söylediğini söyle"
Omzumu silktim resmen sinandan alışkanlık olmuştu.
"Birden çekti itiraz edemedim hem ne olacak alttarafı bir dans"
Meral sinirle güldü.
"Senin alttarafı dediğin şey oğuzun hiç hoşuna gitmeyecek"
"Ona söylemekle mi tehdit ediyorsun beni"
Cidden nasıl arkadaştı bu.
"Hayır salakmısın sen ben öyle şey yaparmıyım"
Benim cümlemle ikiside sasırmıştı. Ne var yani cidden az önce ne demek istemişti.
Yan tarafı işaret etti.
"Oğuzun arkadaşları gördüyse haber vereceklerdir"
O tarafa baktım cidden 3 kişi tam bana bakıyordu. Umarım görmemişlerdir.
"Özür dilerim"
Dediğimde meralin ters bakışları sona erdi ve güldü.
"Affettim tamam "
Ne çabuk affetmişti ben olsam süründürürdüm. Neyse konumuz bu değil. Sinanı bir daha görmemiştim. Ama o sırrın ne olduğunu öğrenmeliydim. Yarın bir üniversite macerası beni bekliyordu. Umarım ters birşeyler olmazdı.***
Sonunda eve geldiğimde cidden yorgundum. Direk odaya çıkıp kıyafetlerle birlikte kendimi yatağa attım. Bir yandan o sırrı düşünürken bir yandanda uykuya dalıyordum.
Sabah çalışanlardan birisinin bana seslenmesiyle uyandım. Okul vardı tabi ya . Yataktan fırladım dün geceki kıyafetleri üzerimden çıkarıp soğuk bir duşa girdim kendime gelmiştim. Hemen üzerime nisanın kıyafetlerinden giyerek odadan çıktım. Evden çıkacakken sevgili babamın sesiyle durmak zorunda kaldım.
"Kahvaltı yapalım gel "
Şaşırmıştım. Nisa babamla kahvaltı etmediğini söylemişti.
"Arkadaşlarımla yapacağım sana afiyet olsun"
"Nisa buraya gel"
Elimdeki çantayı yere bırakıp masaya oturdum. Herşeyi zorla yaptırmaya bayılıyordu. Sude olsam şuanda öeker giderdim ama dua et baba şuanlık nisayım. Bir yandan yemeğini yerken bir yandanda konuşmaya başladı.
"Sinanla aranda ne var senin"
Kaşlarım yukarı kalktı.
"Onunla aramda hiç birşey yok"
Başını salladı.
"İyi çocuk ailesinide severim o oğuz olacak çocuktan daha iyi"
Güldüm.
"Yoksa daha mı zengin yoksa dahamı itibarlı hangisini daha çok önemsedin babacım?"
Çatalı sertçe tabağına koydu.
"Şuanda tam kardeşine benziyorsun onun gibi asi onun gibi söz dinlemez birisi gibi"
Dedi. Yutkundum.
"Çünkü o benim ikizim"
Başını salladı
"Doğru ikizin ama sen onun gibi değilsin"
Nisayı yıllardır böylemi avutuyordu. Benim gibi olmadığını söyleyerek mi?
Ayağa kalktım
"İzninle geç kalacağım"
Diyerek evden çıktım. Bibirimizi görmezden gelsek olmuyormuydu. Taksiye atlayıp nisanın okuluna gittim. Bazıları gülümsüyordu bazıları ise kıskanç bakışlar atıyordu. Hiç birini takmadan içeri girdim. Nisanın Söylediği sınıfı bulunca direk içeri girdim. Herhangi bir yere oturdum. Egeyle meral sınıfa gelince yanıma geldiler.
"Sen hep duvar kenarına otururdun ne oldu"
Diyen egeye baktım. Nolurdu yani başka yere oturduysam.
"Bu seferlik canım böyle istedi kıvırcık"
Dediğimde başını salladı. Ama dikkatlice bakıp durmaya başladı. O sırada yanımıza alt sınıflardan diye tahmin ettiğim birisi geldi çünkü küçük gözüküyordu.
"Nisa savaş erdem hoca tiyatro salonunda bekliyor seni"
Yahu erdem hoca kimdi yada tiyatro salonu nerdeydi.
"Erdem hoca nisayı neden çağırsın ki "
Diyen merale baktım onlarada garip geldiğine göre çağırması saçmaydı.
"Ben bakıp geleyim"
Sınıftan cıkınca az önce beni çağıran çocuğa tiyatro salonunun yerini sordum. Önce şaşırsada söyledi. Tiyatro salonuna geldiğimde kimse yoktu kapı birden arkamdan kapatıldı koşarak kapıya vurmaya başladım.
"Açın kapıyı kimse yok mu açsanıza ya"
Vurmaya devam ediyordum. Arkamdan birisi ellerimi tutup kendine çevirdi ve ağzımı kapattı. Olduğum yerde kaskatı kesilirken gelen kişiyle hem sinirim bozulurken hemde korkmaya başlamıştım.