Bölüm 6

193 20 0
                                    

Sabah askerlerin talim sesleri ile güne tekrardan gözlerimi açmıştım. Bu, bu kampta uyanışımın son günüydü bugün Glad'ın evine gidecek ve orada kalacaktım. Nasıl bir yer olduğunu merak ediyordum. Bağlı olduğu mensupları düşünürsek bolca silah ve kitap barındırıyor olmalıydı. Yataktan yavaşça doğruldum ve kapısı açık olan hücreden dışarı çıktım. Dantae beni görür görmez başı ile selamlayıp sıcacık gülümsedi. Aynı şekilde karşılık verip elimi yüzümü yıkamak için suyun olduğu yere doğru yürümeye başladım. Eski zamanlardan kalma su ibriğinin kolunu bir kaç defa kaldırıp indirmeye başladım su gelmeye başlayınca elimi altına tuttum fakat su daha akmadan geri gitmişti bile, tekrardan hızla kolu indirip kaldırmaya başladım su sesini duyunca elimi musluğun altına kattım fakat yine su akmamıştı. " Senin gibi suyun ben hay!"

" Ups! Senin gibi bir kıza yakışıyor mu ? " başımı kaldırıp sesin geldiği yöne döndüğümde Glad çadırının diregine yaslanmış kollarını önünde bağdaştırmış bir şekilde beni izliyordu.

Dudağımı ısırıp ibriğe baktım. " Bu lanet şeyden su bir türlü akmıyor!" Glad yaslandığı yerden doğruldu ve yanıma gelmeye başladı. İbriğin kolunu sadece iki defa indirip kaldırmıştı ve su sanırsın şelale! Hayır yani bende o kadar indir kaldır yaptım!

" Yüzünü yıkamayı düşünmüyorsan suyu boşuna akıtmayalım." Glad'ın sesi ile irkildim. Hemen ellerimi suyun altına soktum ve hızlıca elimi yüzümü yıkadım. Gözlerim kapalı bir şekilde yüzümden suyun süzülmesini bekliyordum. Arkadan gelen nal seslerini duyuca ellerimle gözlerimi sildim ve sese doğru baktım. Teo atıyla kampa giriş yapmıştı. Attan indi ve hızla yanımıza doğru yürümeye başladı. " Günaydın meleğim!" eliyle belimi kavrayıp beni kendisine çekti ve dudaklarıma ufak bir buse kondurdu. Dudaklarıma kondurduğu öpücük aklımı başımdan almaya yetmişte artmıştı bile " Nasılsın bakalım bugün ? " dudaklarının vücudumda yarattığı sersemliğin etkisi geçtikten sonra sadece " iyiyim " diyebilmiştim.

" Biraz gezintiye çıkmaya ne dersiniz madam ? " Teo tek dizinin üzerine çökmüş başı eğik ve elini bana uzatmış bir vaziyette bekliyordu. Eski çağlardan kalma bu hareketi ve zerafeti o kadar harikaydı ki her anıyla beni soluksuz bırakıyordu. Bana uzanmış olan eli tuttum ve Teo ayağa kalkıp tuttuğum elimi koluna yerleştirdi ve kampın kapısına kadar bana eşlik etti.

Atına yaklaştığımız da beni belimden kavrayıp yukarı kaldırdı. Bu hareketi bana Glad'ı hatırlatmıştı. Dönüp arkama ibriğin olduğu yere baktığımda çoktan gitmiş olduğunu fark ettim. " Bugün bana aitsiniz küçük hanım " Teo arkama geçmiş ve belimden beni sıkıca kavramıştı.

Kamptan çıkmış ve ormanlık alana doğru gezintiye çıkmıştık. Bir süre sonra beni uyandığım tepeye getirdiğini fark ettim. " Burası... " yüzümde ki tebessüm acıyla harmanlanmıştı. Burası bana çaresizliğimi, korkumu ve annemin acı dolu çığlığını hatırlatıyordu. Teo attan indi ve beni de belimden kavrayıp yere indirdi zihnimde dönüp dolaşan düşünceler eşliğinde çiçeklerin arasında yürümeye başladım. Dünya da ölüp hayat bulduğum noktaya geldiğimde dizlerimin üzerine çöküp bir süre öylece boşluğa baktım. Kuşların şakıyan sesi ve çiçeklerin bu muhteşem kokusu bu ana hiç yakışmıyordu. Omzuma dokunan el ile Teo'nun varlığını tekrardan hatırlamıştım. 

İHANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin