Herkes der ki; "Geçmişin hiçbir önemi yok. Sadece bir tozdan ibaret. Yaşandı ve bitti. Artık kendini üzmeyi bırak."
Bu zırvalıkları duyduğumda sadece gülüyorum. Geçmişte yaşadığı onca mutluluğu, aşkı, kederi, gözyaşını nasıl bir çırpıda unutabilir insan? Geçmiş dediğimiz şey bir ödev değildir ki yarına yapmayı unutulsun.
Ben geçmişimi unutamıyorum. Hele içinde sen varsan.
Aslında senden önceki zamanı hatırlamıyorum. Sahi, senden önce yaşadığımı hissediyor muydum acaba?
Seni beni sevişini, bakışlarınla her şeyi anlatışını, durmaksızın konuşmalarımızı unutamıyorum. Çünkü sen benim kalbim için bir devrim büyüklüğündeydin. Bir ülke geçmişte yapılan bir devrimi nasıl unutabilir?
Sen yokken her şeyim acı çekiyordu. Sen geldin, bahar geldi gönlüme. Çiçekler açmaya başladı gönlümün her yerinde.
Sonra sen gittin. O açan çiçeklerin hepsi birer birer gözyaşı dökerek soldular. Sonbaharın hafif ama soğuk rüzgarları esmeye başladı gönlümde. Her bir yerim senin adını haykırarak can çekişmeye başladı.
İşte benim geçmişim bir toz değil ki üfleyeyim gitsin.
Benim geçmişim bahar bahçe.
Benim geçmişim sensin canımın içi.
Ben seni ölsem de unutamam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Açık Seçik Acılar
Non-Fiction"Eğer o gün orada bana öyle bakmasaydın, oturup saatlerce ağlayabilirdim bir bankta. Şairin de dediği gibi; "Seni seviyorum, beni unut ama bunu unutma."