1.2

199 58 96
                                    

Dudaklarıma yayılan gülümseme ile beraber, yanından ayrıldım. Madem benim taklidimi yapıyordu, ben de onun taklidini yapardım.

Kolumda hissettiğim el ile arkamı döndüm ve kaşlarımı kaldırdım. Pekala, birbirimizi taklit ediyorsak eğer bunun yaşanacağını tahmin edememiştim. "Aniden nereye gidiyorsun." dediğini ve  bana samimi bir gülümseme yolladığını gördüm. Kaşlarımı istemsizce çatıldı ve yüzümde olan gülümseme soldu.

"Sen benim taklidimi yaptın, ben de senin taklidini yaptım." Bileğimdeki elini çektim ve omuz silktim. Karşıdan bakıldığında küçük bir çocuk gibi durduğuma emindim.

"Hayır, bunu kabul etmiyorum. O zaman otobüsü kaçırıyordum ve acele etmiştim." Ellerini teslim olurcasına kaldırdı ve sırıtmaya başladı.

"Öyleyse uzatmaya gerek yok, daha boş bir masa bulmam gerekiyor." Bulamazsam eğer, aç kalacaktım ya da ayakta yemek yiyecektim ve bunu hiç istemezdim. Birde Papatya'nın sinirli yüzünü çekmem gerekirdi ki, bunu aç kalmaya değişebilirdim.

"Ben arkadaşımla bir yer tutmuştum aslında. İstersen bize eşlik edebilirsin." dedi kibarca. Ne kadar kibar olduğu meçhuldü fakat şu an bu umurumda değildi. Ayakta yemekten, aç kalmaktan ve Papatya'nın kızgın yüz ifadesini görmekten kurtulmuştum.

"Bir arkadaşım daha gelecek sorun olur mu?" Bu durumda hiç reddemezdim ve bu kibarlığının üstüne bunu sormam gerekirdi. Formaliteden kabul edeceğini biliyordum fakat yine de sorma gereği duymuştum.

"Elbette gelebilir." Düşündüğüm şeyler doğru çıkınca, zaferle gülümsedim ve Papatya'yı bilgilendirmek adına aradım. Özet geçtiğim ve Papatya'nın bunu daha sonra anlatacaksın cümlelerini duyduktan sonra, nihayet yanımıza gelebildi.

"Ben Savaş." Papatya'ya bakarak kurduğu cümleyle beraber, ben de ismini yeni öğreniyordum. "Papatya," ve beni göstererek "Yıldız," dedi Papatya.

O küçük tanışma faslından sonra, artık masaya varabilmiştik fakat bir sorun vardı. Aslında sorun değildi fakat Uzay tam olarak yan masamızda oturuyordu. Papatya'da bu durumu fark etmiş ve bana bakmıştı. Onun burada olmadığını varsayıp masadaki diğer oğlana baktım. Adının Tolga olduğunu söyledi ve o küçük tanışma faslından sonra da siparişlerimizi verdik.

Gözlerim tekrar Uzay'ı bulduğunda, bana baktığını fark ettim. Ne yapacağımı bilmiyordum ve sadece ona bakıyordum. O da öyle gibi duruyordu fakat tek fark, gözlerinin içindeki kızgınlık ve sinirdi.

Aniden elindeki bardağı sinirle bıraktı ve eline telefonunu alıp hızlıca kafeteryadan çıktı.

★★★

Bu bölüm kısaydı fakat burada başlıyor her şey. Her neyse, size merak ettiğim iki soru soracağım.

Uzay neden böyle bir tepki verdi?

Savaş hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu bölümü beğendiyseniz, yıldızı parlatmayı ve fikirlerinizi yorumlara bırakmayı unutmayın. İthaf isteyen varsa, mesaj bölümünden bana ulaşabilir.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere Feza yıldızlarım! ★_★

FezaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin