11; The song

342 42 64
                                    

Yine bir öğle yemeği vaktiydi. Jennie'nin yalnız kalacağını düşündüğü bir zaman dilimi yani.
Yemekhaneye girdi, tepsisine yemeklerden koydu ve köşedeki boş masalardan birine oturdu.

Kafasını eğmiş yemeğini yiyordu ki duyduğu sesle dondu kaldı. "Hey."  Yavaşça kafasını kaldırdı ve sevdiği kıza baktı.

Jisoo önce tepsiyi masaya bıraktı ardından Jennie'nin yanına oturdu. "Ne? Neden öyle bakıyorsun?" Jennie'nin dik dik bakmasından rahatsız olmuştu.

"Hiç. Şaşırdım. Bobby ile yemek yerine benim yanıma gelmen...tuhaf."

"İstemiyorsan gidebilirim?" Jisoo gerçekten kalkmayacaktı aslında. Fakat kalkarmış gibi yaptı Jennie'den bir hamle beklediği için. Eh, beklediği hamle gelmişti bile.

Jennie  anında bileğine yapıştı kızın. "Gitme, lütfen..."  Sesi oldukça zayıf çıkmıştı. Buna hem kendisi hem de arkadaşı şaşırdı. Ve birkaç saniyeliğine garip bir atmosfer oluştu aralarında.

Jisoo garipçe gülerek bu atmosferi dağıtmaya çalıştı. "Awww Jendeukie beni çok mu özlemiş?"  Muzipçe söyledi, kolunu Jennie'nin omzuna atarken.

O an Jennie'nin nefesi kesildi, kalbi vücuduna sığmazcasına çarptı. Bu yakınlık, bu temas onu öyle heyecanlandırdı ki gözlerini kapattı. Ve kapatmasıyla aklına Bobby ve Jisoo'nun öpüştüğü o görüntü geldi. Sinirlendi, kıskandı, tiksindi. O gün Jisoo'nun Bobby'ye sarılı olan kollarını itti.

"Özlemiştim, evet.  Şimdi yemeğimizi yiyelim hadi."  Soğukça söyledi. Bununla beraber ortam tekrardan garipleşti. Jennie onları bu durumdan kurtaracak bir mucize bekledi. Yemekhanenin girişine baktığında bu dileği gerçekleşmişti.

"Hey!" Hemen ayağa kalkıp elindeki tepsilerle yer arayan iki kıza el salladı.

Jisoo da merakla onun baktığı tarafa döndüğünde iki tane kız gördü. Birisi siyah öteki turuncu saçlıydı. Bir yerden anımsıyordu ikisini de. Fakat bir türlü hatırlayamadı. Zira onun asıl aklına takılan, Jennie'nin yeni arkadaşlara sahip olduğu fikriydi. Bilmediği bir sebepten dolayı bundan hoşlanmamıştı.

Kızlar gelip masaya oturduğunda onlara zoraki bir gülümseme verdi. "Benim dışımda birlikte yemek yiyecek kadar yakın  başka arkadaşların olduğunu bilmiyordum." dedi.   "Ben Jisoo. Jennie'nin en yakın arkadaşıyım." En kelimesine baskı yaparak söylemişti.

Fakat diğer iki kız bunu pek de takmamıştı. Gülümseyerek kendilerini tanıttılar.

"Ben Lisa."

"Ben de Rosé."

Bir süre sessizce yemek yediler. Ardından Jennie bu sessizliği bozdu. "Vay canına Rosé, bir mukbang şovu yapmaya ne dersin? Yemeyi cidden seviyor gibisin." Gülerek konuştu.

Tam Lisa ve Rosé de buna gülecekti ki, Jisoo araya girdi. "Ben de yemek yemeyi seviyorum."  Sesi sinirli çıkmıştı. Bu sebeple diğer üç kız bir anlığına afalladılar.

"Kimi no na wa tekrardan sinemalara geliyormuş." dedi Lisa, konuyu değiştirmek istercesine.  "İzledin mi Jennie? Ya da animelerle aran nasıl?"

Jennie.

Jisoo onun bu soruyu sadece Jennie'yi muhatap alarak sormasından hoşlanmamıştı. Daha da beteri şimdi üçü derin bir sohbetin içindeydi. Jisoo'nun ilgilenmediği her türlü konunun bahsi açılıyordu. Ne çok ortak noktası vardı diğer üç kızın. Jisoo kendisini çok yalnız hissetti.

Yalnızlık hissi büyüdü, tabağındaki yemeği bile yiyemedi sıkıntıdan. En sonunda çatalı seslice masaya bıraktı ve hışımla ayağa kalktı. Şimdi tekrardan tüm gözler onun üzerindeydi. "Ben gideyim. Sana yeni arkadaşlarınla iyi eğlenceler."

We Loved | BlackpinkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin