Ben Suçsuzum Komiser Amca(!)

20 2 0
                                    

- Bir yanlışlık oldu hakikaten ben suçsuzum diyorum size bakın ben o saati yerde buldum insanlık nağmına al-

- Yeter!

-Ama beni hiç anlamıyorsunuz bakın ben çok efendi hanım hanımcık kesinlikle ve kesinlikle zeki ve iyi bir insanım hem bana annemler para yolluyorlar o saati alıp napıyım benim param var bakın inanmıyo-

- Kızım sen susmaz mısın hiç kim getirdi seni benim başıma amir ben değilim diyorum sorguda anlatırsın ne anlatacaksan

- Ne sorgusu komiser amca ben giremem sorguya falan babam duyarsa beni evlatlıktan reddeder vallahi annemin kalbi var dayanmaz ağabeyimi desen ne sen sor ne ben söyleyeyim.

- Bak kızım suçsuz san eğer çıkar ortaya, sen doğruları anlat içeride yeter

- ne ne ne içeride mi beni içeri mi atacaklar olmaz ben öğrenciyim ben hapse giremem sicilim temiz kalmalı benim ya komiser amca bırakın beni gideyim zaten karnımda aç benim insan sorar aç mısın tok musun kan şekerim düşer de bayılıver-

- Ahmet ! Alın şu kızı benim başımdan

- Aşk olsun komiser amcacım şu kız demek anladım ben seni anladım

buraya geldiğimden beri açlığın verdiği agresiflik ve bünyeye fazla gelen başımın belaya girdiği hissiyle bir komiser amcaya trip atmadığım kalmıştı onu da yaptım rahatladım ama hala açım ve bu sefer kendimi nasıl savunmam gerektiğini bilmemenin kahroluşunu yaşıyorum bir iyilik yapayım saate sahip çıkayım dedim lanet olsun dokunmasaydın ölürdün dimi cansu hanım bu sefer içsel olarak bile kendimi savunamıyorum evime gidip yatağıma yatmak ve uyumak istiyorum . Şuan çatlak necmiyi bile kaldırabilirim ama burayı kaldırabilecek bünye kalmadı bende ...

Ahmet olduğunu düşündüğüm hafif tontiş yanaklı çenesinde küçük bir gamzesi olan yeni polis olduğu belli olan genç biri gelip beni kolumdan sürüklemeye başladı aslında çocuk gayet normal yolu gösteriyordu da ben açlıktan dolayı sürüklenir bir tavırla gidiyordum napayım gerçekten şuan AÇIM ve beynime kan gitmiyor dolaylı yoldan kalbimle beynim arasında bir iç savaş çıktı

Beynim , kalbime kan pompalasana lan insafsız havasız kaldım derken kalbimden gelen Allah muhtaç etmesin melodisiyle kalbimden tarafa geçtim muhtaç mı oldun hava basmayı biliyordun noldu ha muhtaç mısın? diyerek kalbimle birlikte beynime ittifak kurduk .

Ve beyin koşarak uzaklaştı . Evet iyice delirme aşamasındaydım gerçekten karakolda yürürken bu gerçekle yüzleştim ama sonra duyduğum bağırışla kalp ve beyin kavgasını bırakıp sese odaklandım.

Ahmetciğimde benim gibi tırsmış olacak ki adım atmayı bıraktı. Karakolu iki tarafa bölünmüş büyük bir oda olarak düşünün çok büyük bir oda ; tam olarak uzun bir koridordan geçiyorduk durduğumuz yer ise bağırışların geldiği yönün aksi taraftaydı. Önümüzdeki arkası dönük geniş omuzlu hafif kıvırcık uzun saçlı bir adam onun önünde tahmini liseye giden bir çocuğa bağırıyordu. Çocuğu şöyle bir süzdüm .Masmavi gözleri vardı hafif kalkık burnu ve liseye giden bir ergene göre (geçen sene liseyi bitiren ben diyorum bunu) fazlaca karizmatik duruyordu ne yalan söyliyim . hafif mahcup tavırları ile karşısındaki adamın bağırışlarını dinliyor yüz mimiklerinden anladığım kadarıyla da arada sinirleniyor ama karşısındakine bir şey söyleyemiyordu. Ben bile adamı merak etmiştim çocuk naptı bilmiyorum ama bana bile bu kadar bağırılsa karşımdakini yolmaya başlardım sen kimsin bana bağrıyorsun hangi ha-

İşte düşüncelerimi bölen şey tam o sırada oldu hani filmlerde olur ya ağır çekim ne klişe dersin ilk görüşte birinden etkilenmek ilk görüşte dikkatini çekebilecek birisi yoktur aslında ya kalbinin oyunudur ya da beyninin canı sıkılmıştır . O an kalbimden tarafa olduğum için pişman oldum.

Bu aynı şeye benziyordu elinde son paranla aldığın bir dondurma var hava çok sıcak ve sen onu daha tadamadan külahın üstünden kayıp yere düşüyor . O an hissettiğim tek şey kalbimi tutamadan kayıp düşmesi oldu o dondurma gibi erimeye başladı bende onu izlemeye ...

Bu karşımdaki adam çikolataya benziyordu. Bu adam resmen annemle ettiğim kavgalarda bana ettiği bedduaydı. ben esmerlerden hoşlanmazdım ki .Aptal bile olsa ilk tercih sarışın diyen bilinçaltım susmuş yenildik der gibi köşeye gizlenmişti sanki. Bir daha belkide hiç göremeyeceğim birisi olan bu çikolata adam burada bağırıp çağırırken kimse durdurmuyordu. bana burası karakol derdini sorguda anlat diyenler bile susmuş adamı dinliyordu . Benim iki dakika konuşmamı çekemeyen amca bile susmuş adamın bağırışlarını dinliyordu yahu kimdi bu adam düşünmekten sıkılmıştım bende aklıma gelen ilk şeyi yaptım.

- Ahmetciğim bu adam kim niye kimse karışmıyor ?

- Ahmetciğim ne be biz ne ara bu kadar samimi olduk ?

diyen panda kadar şirin Ahmetciğim şu an kol kola girip balkonda dedikodu yapan teyzelere benzememizi es geçerek sormuştu sanırım bu soruyu

- Bak sarı kafa biz senle artık kardeş sayılırız sonuçta sen benim kötü günümde yanımdasın bak bana destek bile oluyorsun ne iyi arkadaşsın sen be

göz dolduran oyunculuğumla ve hafif sulanmış gözlerimle sarı kafaya bakıyordum. O da sonunda benim ne kadar minnoş kalpli bir insan olduğumu anlamış olmalı ki bana aynen şöyle dedi;

- Sen de amma oyuncusun be kızım

- Ne oyuncusu be sarı kafa sen sorduğum soruyu cevaplasana kim şu çikola- yani bağıran adam

- O adamla karşısındaki bağırdığı çocuk Tunç Alkan ' ın çocukları

pekala istediğim cevap bu değildi .

- Tunç Alkan kim ?

- Onu da mı tanımıyorsun be kızım

- nereden tanıyayım ben be onu , oradan bakınca nüfus müdürlüğüne benzer bir halim mi var sarı kafa?

- Tunç Alkan 'ın dedesi Türkiye ' yi dünyaya tanıtan oldukça büyük işler yapmış bir yatırımcı . Adamın ölümünden yıllar geçmesine rağmen Alkan ailesi sosyetede her sene ölüm yıl dönümü için bir anma töreni hazırlarlar . Adam vefat ederken servetinin çoğunu büyük torunu Tunç Alkan 'a bırakınca o da dedesinin yolundan gitti . Adam baya yükseldi inşaat sektöründe adını yurt dışında çok duyuran bir firma zaten...

Ahmet dediklerinden anladığım tek şey oldukça güçlü ve nüfuzlu bir aile oldukları sosyete denen örgüte (bana göre sınıf ayrımına sebep olan bir örgüt) üye oldukları da bir gerçek ...

Bana göre kötü olan bu gerçek belki de iyidir ne de olsa bu adamla bir daha karşılaşma yüzdemiz çok düşük ve ben kendimi sadece etkilenmeyle bu adamdan kurtarmış olarak büyük bir zafer kazanabilirim. tabi öncelikle buradan kurtulmam gerekiyor. bu gidişle hapse girmezsem ...

Ahmetin susmasıyla kendime gelmiştim . bu adam bana açlığımı bile unutturmuştu yahu şuan karakol oldukça sessizdi karşımdaki adam bağırmayı bırakmıştı ve herkesin susuyor olması pek iyi değildi ben sessiz ortamları sevmezdim ki üstelik bu ortam gerginse ve karşımda bu adam varsa hiç hiç hiç sevmezdim . Tam ahmete dönüp kantin var mı burada diyeceğim sırada bir bağırış daha koptu;

-NEREDE O SAATİMİ ÇALAN HIRSIZ !

İşte tam şuanda o büyük karakolun içinde herkesin dikkati çikolata adamdan kırmızı görmüş boğa gibi soluyan adama kaymıştı. Ahmetin korku dolu bakışları bana kayınca anladım ki adamın aradığı hırsız bendim ve bu adam birazdan beni parçalayacaktı.

ŞEHRİN IŞIKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin