Birinci bölüm

413 28 3
                                    

Karakterler hakkında küçük bir kaç bilgi verip hikayeye başlıyacağım. Başrolümüzün biraz ağzı bozuk eskiden sokakta büyüdüğü için yeni yaşamına hala adapte olamadığından eskiden kalma bazı huyları var. Yavaş yavaş karakterimizi tanıyacaksınız.

Yabancı isimler seçecektim kurguyu biraz amerikan tarzı kafamda oluşturdum ama isimleri son anda türk yapma kararı aldım umarım karmaşa yaratmadan güzelce karakterleri oluşturabilirim :d

Bu kitabı bir mangadan ve filmden esinlenerek yazmaya başladım. Umarım düzgün bir şekilde kurgularım.

Keyifli okumalar umarım bu kurgumu beğenirsiniz :)

1.Bölüm

"Lanet olası siktiğimin dövmeleri nerede?"

Ne ara giydiğimi bilmediğim, tarzım olmayan iğrenç kazağın kollarını yukarı doğru sıvadım. Bembeyaz ve kusursuz bir tablo gibi görünen kollarımın pürüssüzlüğü beynime kan gitmemesine neden olmuştu.

Daha önce bedenimin bu kadar mükkemmel olduğunu hisettmemiştim ancak şuan düşüneceğim konu bu değildi. Dudaklarım geçirdiğim şokla daha da aralanırken kazağın uç kısımlarını kaldırarak göbeğimdeki dövmelerinde kollarımdaki gibi yok olduğunu fark ettim.

Bedenimdeki dövmeler bir günde kaybolmuştu, onca acıya onca zamana maal olan o dövmeler sanki yok olup bir suçlu gibi firar etmişti.

Tüm dövmelerim silinse bile karnımın sol kısmında duran en sevdiğim silah dövmesinin yok olması.. İşte bu onun küçük dilimi yutmama neden oluyordu.

Dövmelerim ünlü bir sanatçı tarafından tonlarca para döküldükten sonra bedenime yapılmıştı. Beyaz vücuduma renk getiren mürekkepler bir anda yokluğa karışmıştı.

Ama.. şimdi neredeydiler?

[Temsili bir resim gibi düşünün arada böyle resimler ekliyiceğim haberiniz olsun :) ]

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

[Temsili bir resim gibi düşünün arada böyle resimler ekliyiceğim haberiniz olsun :) ]


Başını kaldırdım ve dört duvar arasında kalmış etrafımda garip resimleri olan bir odada otururken bulmuştum kendimi.

Kapının ardından duyduğum susmaksızın gelen arama sesleri, bildirilen olay yeri suçları, bitmek bilmeyen koşuşturmalar... O anda kafasıma dank etmişti. Yakalanmış olmazdım değil mi? Hayır, hayır..

Her seferinde polislerden kaçmayı başaran kurnaz bir suçluydum ben. Oturduğum sandalyeyi hızla kapıya doğru fırlatırken ettiğim küfürler dışarının atmosferini kısa süreliğine susturmuştu.

"Hangi lavuk beni buraya kapattı. Çıkarın lan beni!"

Kapı açıldığında kahverengi ceketli bir adam belirdi. Arkadasında ifadelerinde endişe ve merak birikmiş üç üniformalı adam kapıdan dikkatlice beni seyrediyorlardı.

Kimsin sen? [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin