İkinci bölüm

260 13 4
                                    

Arkadaşlar Serhat karakterine bu bölümde biraz daha anlayabilirsiniz. Daha çok kelimelerini şakaya vuran dediklerinde ciddi olmayan, sağı solu çok ters olan bir insan. Neysecik size iyi okumalar :)

2.Bölüm

Sözlerim anında tüm ofisi ölümcül bir sessizliğe büründürdü.

Çalışmaya başlamaya hazır olan grup olduğu yerde donup kaldı ve herkes bana inanamayarak baktı.

Tamam bu adam bu birimde en yüksek rütbeli kişi olabilirdi ama her dediğini yapacak değilim ya? Evet tüm ekip hazır olabilirdi,plan ve görevler açık şekilde anlatılmıştı bu da olabilir ama bir itin peşinden koşacak havada değilim!

"Komiser Serhat..." Yağız önümde durduğunda şeytanca fısıldadı başını eğdi ve bağırdı, "Serhat, sen deli misin? Görünüşe göre yaşadıkların beyninde de kalıcı bir hasar bırakmış. Herkesin suçluyu yakalamak için elinden geleni yaptığını görmüyor musun?! Senin yokluğunda ekibinin ne kadar gerilediğini anlamıyor musun? Rahatlık sana fazla gelmiş anlaşılan. Derhal işinin başına geç"

Derin bir nefes aldı.

"Anlıyorsun değil mi?Sırf kötü hissettiğin için izin mi istiyorsun? Rahatsız olduğun yer neresi? Senin o küçük ağrılarına ayıracak zamanımız yok. Bebek gibi kaçıcak mısın?"

Sert bir şekilde omuzuma koyduğu elini sıkarken bu anı bir kez daha yaşamış gibi hissettim sanki bir dejavu yaşıyordum.

"Bebek he?" Dedim histerik bir şekilde. "Peki madem önemsiz ağrılarım için izin alamıyorsam bunu yapmamda bir kusur görmezsin komiserim(!)."

Elini çekeceği sırada ters turarak onu etkisiz hale getirdiğimde beklenmediği bir amda bir bardak dolusu kahve aldım ve doğrudan Yağız'ın kafasından aşağı boşalttım!

Kimmiş bakalım bebek,yavrum!

Bardak yere düşerken parçalandı.

"Serhat!Sen, kafayı mı yedin?!" Yağız öfkeyle alevlendi. O öldürücü bakışlarıyla bana doğru yumruğunu kaldırdığında, bacağına sertçe tekme atarak yumruğu boşa çıkarmış oldum, omzumla doğrudan bedenine çarptığımda o yığılmayan beden bir anda geriye doğru uçtu.

Sırtı beyaz tahtaya sert bir şekilde çarptı ve kağıtların karışmasına neden oldu.

"S*ktir git, aptal bebek!" Yağızın gözlerinin içine bakarak orta parmak çektim ve çılgınca küfrettim, "Yağızcım, sana zaten bugün uzun bir süre tahammül ettim! Sen kim olduğunu zannediyorsun? Kahve istediğini söylememiş miydin? Yetmedi mi? Daha fazla ister misin canım benim(?)"

Bendeki bu ani patlama rahatlamamı sağlasa da etrafımdaki tüm araştırmacıları hayrete düşürmüş gibiydi.Daha önce kavga eden iki insan görmediniz mi gençler? Genelde yumuşak huylu falan mıydım, nasıl bu kadar şaşkın hale gelebiliyorsunuz?

Yine de eskiden etrafımdaki en güçlü adamdım; Ölüm arbedesine hazırlanırken ileriyi ve geçmişi düşünerek korkacak pek az şeyim vardı.Bir anda farkı bir bedene geçmem eski kişiliğimi sıfırlayacak değildi ya.

Mavi kafalı şu polis memuru hafifçe kolumu dürterek kulağıma doğru fısıldadı. "Efendim daha öncede Komiser Yağız ile bir çok defa tartışıyordunuz ancak bu sefer çok fazla ileri gitmediniz mi?Birbirinizden nefret etsenizde siz yakın arkadaş değil miydiniz?"

Yakın arkadaş mı?

O ve ben hani şu best kanki olanlardan mı?

Hadi canım inanmam..

Kimsin sen? [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin