2. Bölüm
VENEDİK
Gemideki yolcular Venedik'in görkemli kulelerini görünce sevinçle bağırmaya başladılar. Ses yüzünden uykusundan kalkan Kevin , eline kılıcını alıp güverteye çıktı. Güneş batmaya başlamasına rağmen gözü ışığa alışamadı ve elini gözlerinin üstünde siper yaparak , muhteşemliği ile karşısında duran Venedik'e baktı. Limanda gemi sırası çoktu ve girişleri uzun sürecek gibiydi. Kaptan , korsanlardan kurtulmanın vermiş olduğu mutluluk sebebiyle liman muhafızlarına rüşvet verip , gemisini hemen limana sokup çapa attırmayı başarmıştı. Kevin ve Phillip gemiden ayrılmadan önce , kaptan onlara tekrar yaptıkları cesurca hareketleri ve savunmaları için şükranlarını sundu ve Kevin'a denizci dinarı verdi. Bu dinar bir dahaki herhangi bir gemiye ücretsiz ve beş kişiyi yanında bindirebilecek bir paraydı. Kevin memnunlukla başını eğdi ve gözleri Gallerli okçuları aradı. Phillip'in çoktan onların yanına gidip muhabbet ettiğini gördü. Ağır adımlarla yanlarına gitti. Gallerli lider Kevin'a elini uzatı ;
- "Hayatımızı size borçluyuz ve her zaman kapımız açık olacaktır. Söyleyin yeter." dedi Gareth saygıyla.
Phillip araya girdi ;
- "Aslında güzel bir handa kadeh kaldırmak iyi olurdu" dedi. Esnerken kollarını açıp Kevin'ın sırtına vurmuştu.
- "Phillip haklı. Bunu kutlamalıyız ve bildiğim kadarıyla , dostum buradaki en iyi hanı biliyordur."
- "Sizle kadeh kaldırmak benim ve arkadaşlarım için onurdur." dedi Gareth.Ve altı yoldaş , geniş tahta iskeleden şehrin içlerine doğru yürümeye başladılar.
Frank önden ilerliyor , Aedin ve Drudwas kendi aralarında konuşuyor , Gareth, Kevin ve Phillip arkadan beraber ilerliyorlardı. Venedik adil bir yer değildi. Şehrin güney kısmı adeta halkı sömürüyordu. Oradaki insanlar , köşklerde , yüksek duvarların arkasında güvenle yaşarken , kuzey kısmı çarpık , iki katı geçmeyen , gecekondu tarzı evlerde zorlukla yaşıyorlardı. Bu iki taraf arasındaki farkı herkes anlayabilirdi.Grup şehrin merkezine doğru ara sokaklarda ilerlerken , Kevin şehrin ne kadar pis ve sağlıksız olduğunu farketti. Etrafta şaşırtıcı biçimde insanların dışkıları ve çöpleri vardı. Heryerden sıçanlar çıkıyor ve sanki halk , bu iğrenç hayvanlarla yaşamaya alışmış gibi hiçbir tavır sergilemiyordu. Kevin , ara sokaktan çıkıp genişçe bir meydana vardıklarında diğerlerine göre daha temiz olan havayı bolca içine çekti. Meydanla çingeneler , Venedikli ve Cenevizli tüccarlar dükkanlarını kurmuştu. Meydan büyük olmasına rağmen insanlar çoktu ve zorla ilerlemeye devam ettiler. Tezgahlarda çeşitli yerlerden gelen meyveler , yağlar , kadifeler ve çok kıymetli baharatlar vardı. İnsanlar bir tür pazarlık şekli olan el ele tutuşup hızlı bir şekilde sallayarak uygun fiyat ayarlamaya çalışıp iki tarafında memnun bir şekilde anlaşmasını sağlıyordu. Bu ilginç ve bir o kadar da komik olan hareket , Asya'dan göç edip gelen Türklerden gelmişti. Bizans hala onları sınırlarından uzaklaştırmaya çalışmasına rağmen birçok kültürlerini almışlardı. Kevin buradan ayrıldıktan sonra , dünyanın en güzel şehri olan Kostantinopolis'e gitmeye karar verdi.
Meydandaki pazardan sıyrılıp tekrar ara sokaklara girdiklerinde etrafta Yahudi kuyumcu dükkanlarını gördüler. Birkaç sokak daha geçip Phillip'in kastettiği meyhanenin önüne geldiler. Girişteki ağır ahşap kapıyı açıp içeri girdiler. İçerisi boğucu şekilde havasızdı. İnsanlar büyük kupalarda içkilerini bağırıp tokuştururken , meyhanenin ortasındaki yüksek ve geniş alanda dans eden kadınlara bağırıyorlardı. Phillip çoktan bir yer bulmuştu ve hala etrafı izlemeye devam eden Kevin ve Gallerlilere el sallayarak yanına çağırdı. Kimseye çarpmamaya ve üzerlerine içki dökülmemesine dikkat ederek Phillip'in oturduğu büyük yuvarlak masanın yanındaki uzun iskemleye oturdular. Phillip elini kaldırıp masayı gösterince hemen kadın bir garson masayı donatmaya başladı.
Böyle vahşi yerlerde bir kadının çalışmasının ne kadar tehlikeli olacağını düşündü Kevin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fedai
Historical Fictionİlk kitabım olduğu için hatalarım olabilir, onları mazur görün. 12. Yüzyılı içeren aksiyon ve macera dolu kitabımı umarım beğenirsiniz. Hatalarımı ve fikirlerinizi lütfen bildirin. Keyifli okumalar. Takipte kalın...