Sabah o alarımın sinir bozucu sesiyle uyanmıştım ama dert etmiyordum. Yine harika bir gün olacağına emindim. Hayatım da ismim gibi rüyadı. İnsanın etrafında sevdikleri olunca başka şeyleri dert etmiyordu ben onlardan biriydim. annem ve babamın sevgi sözcükleriyle uğurlanıp staj yapacağım hastaneye gidecektim. Hemşirelik okuyan bir 11. Sınıf öğrencisiyim. Canımdan çok değer verdiğim arkadaşım, uğruna her şeyi göze alabileceğim bir sevgilim ve muhteşem bir ailem vardı fazlasını istemezdim.
Kahvaltımı bitirip annemin öğütlerin den sonra dışarı çıktım. Ekim ayındaydık ve hava biraz soğumuştu. Ellerimi nefesimle ısıtıp cebime koydum ve beyaz atlı prensimi beklemeye başladım."Rüya!" Bu ses en güzel onun ağzından çıkıyordu. Birbiri için yaratılmış iki aşıktık. Yıllardır beraber olsak bile ilk günkü gibi yanında heycanlanıyordum.
Gülümseyerek arabaya bindim ve ona sıkıca sarıldım, mükemmel kokusunu içime çekip ondan ayrılmak istemezcesine biraz daha kollarımı sıktım.
"Bende seni çok özledim ama biraz daha böyle kalırsak geç kalacaksın" diyip alnımdan öptü, hiç bozuntuya vermeden arkama yaslandım ve yolu seyretmeye başladım.
Hastanenin önüne geldiğimizde bir kez daha sarıldım ve arabadan indim camdan seslenince ona döndüm "bu gün çıkışta birşeyler yapalım hem Erkan'la cerenide çağırırız" Dedi. Yanına gidip yanağına küçük bir öpücük kondurdum ve "tamam" dedim.
Geç kalmamak için hızlı hızlı hastaneye yürüdüm, akşam hastanede stajım bittikten sonra lacivert üniformamı değiştirdim ve dışarda beklemeye başladım bir kaç dakika sonra cerende yanıma gelmişti. Beklerken biraz dedikodu yapmıştık ve zaman hızlı geçmişti dediğim gibi bu gün de sevdiklerimle beraberdim ve mutluydum. Yüzümden gülümsememi eksik etmiyordum.
Doruk ve Erkan da gelmişti sonunda biraz daha bekleseydik donucaktık.
Arabaya bindiğinizde ceren " donuyorduk" dedi. Erkan arkasını döndü ve " kıyamam minik sevgilime " diyip öpücük attı. Cerenle bakışıp kıkırdadık, yaklaşık yarım saat sonra Erkan'ın babasının kafesinin önünde durduk. Burayı seviyordum dorukla burda tanışmıştım.İçeri girip her zamanki oturduğumuz masaya oturduk, kahvelerimizi içip sohbet ediyorduk ki dışardan silah sesleri gelmeye başladı herkes kaçışırken Erkan babasının yanına koşmaya başladı cerende peşinden gitti.
Camlardan biri kırılıp içeri molotof kokteyli atıldı ben çığlık atarken doruk kolumdan tutup beni dışarı sürüklemeye başladı. Doruk kolumu aniden bırakınca ona döndüm göğsünden kan akıyordu ne yapacağımı bilmezken ikinci kurşun göğsüne isabet etti.
Ne hissedeceğini bilmiyordum. Doruk yere yığıldığında hemen müdahale etmeye başladım ama olmuyordu kanaması çoktu en iyi şeyin onu dışarı çıkarmak olduğunu düşündüm.
Kollarından tutup çekmek istediğimde elimi tutup beni kendine çekti çok yorgun gözüküyordu ve bembeyazdı " rüya çık burdan" dediğinde gözlerimde tutamadığım yaşlar boşaldı"seni nasıl bırakırım"dedim. Tebessüm etmeye çalıştı ama başaramadı.canı çok yanıyordu" seni kaybedemem! sensiz yaşayamam" dedim ve ellerini sımsıkı tuttum.
Zar zor konuşmaya başladığında etrafta gaz sızıntısı olduğunu fark ettim onu hemen çıkarmalıydım.
"Rüya burdan çık ve seni benim kadar sevecek birini bul" yutkundu ve devam etti "belki ilerde doruk diye bir oğlun olur" dediğinde gözünden bir damla yaş aktı."Asla" diye haykırdım.
Doruk elini yanağıma getirdi" kapat gözlerini" dedi. Ne demek istediğini anlamasamda dediğini yaptım bir kaç saniye sonra parmağın ucundaki nabız durduğunda hemen gözümü açtım gözleri kapanmıştı hemen kollarından tutup dışarı sürüklemeye başladım.
Dış kapıyı görünce hissettiğim umudu hiç bir yerde hissetmemiştim. Derken kendimi yerde buldum kalkmak istedim ama sol omzunun üzerinde birşey vardı ama oraya dönemiyordum sağıma baktığımda doruk benden biraz uzaktaydı ve etraf yanmaya başlamıştı.
Daha fazla direnemeyerek kendimi karanlığın kollarına bıraktım.
Kaybetmiştim.
Rüya gibi olan hayatımda şimdi bir kabus görüyordum hatta yaşıyordum.