Gözümü acıtan ışıkla uyandım. Karşımda bir adam duruyordu ve elindeki ışığı gözüme tutuyordu. Uyandığımı anlayınca ışığı bıraktı. Etrafa dikkatlice baktığımda birsürü çiçek ve kolumda bir serum vardı. Hastane odasındaydım hatta staj yaptığım hastaneydi burası. Doktoruda hatırlamıştım. Doktor bana iyi olup olmadığımı soruyordu ama ben hala neden burda olduğumu anlamamıştım.
Doğrulmaya çalıştım sol kolumda büyük bir acı hissettim. Koluma baktığımda omzumdan dirseğime kadar sargı vardı. Hala anlamıyordum ne işim vardı burda ve neden yaralıyım.
Kendimi zorladım ama yinede hiçbir şey hatırlamıyordum.
Odanın kapısı hızla açıldı annem, babam ve okuldan bir kaç arkadaşım odaya girdiler. Annem yatağa oturup elimi tuttu, çok ağlamışa benziyordu ve bana korkarak bakıyordu. Sessizliği ben bozdum" Anne benim burada ne işin var?"dedim güçsüz bir sesle konuşmadı. Babama baktım oda kafasını başka yere çevirdi. Bir umut doktora baktım " patlamadan sonra buraya getirildin, bizi çok korkuttun" deyince neye uğradığımı şaşırdım.
Dorukla konuşmamız, vurulması, kapanan gözleri, son kez hissettiğim nabız.
Hatırlayınca gözlerimi kocaman açtıp " doruk nerde!"diye bağırdım. Bana bakıyorlardı ama birşey söylemediler.
Annemin tuttuğu elimi çekip sıkıca doktorun kolunu tuttum"nerede?"birkez daha tekrarladım. İnşallah düşündüğüm şeyleri söylemez diye içimden dualar ediyordum.
Doktor" kızım maalesef geldiğinde çok" derken "söyleme!"diye haykırıp ağlamaya başladım, canım çok yanıyordu. Yatakta doğrultup daha çok bağırmaya başladım, kolumun acısını çoktan unutmuştum, odaya birsürü hemşire girdi sesim bütün hastaneden duyulmuştu. Her gün güler yüzle bu hastaneye gelen kız şimdi bağıra bağıra ağlıyordu. Bir kaçı gelip beni geri yatırmaya çalıştılar, bir taneside annemleri dışarı çıkartıyordu annemin çıkarken ağladığını gördüm bu canımı daha çok yakmıştı. Kolumun artık parçalanacağını hissettiğim an gözüm kararmaya başladı. Sakinleştirici vurmuşlardı.
Ölmüştü, nefes almasının bile bana huzur verdiği sonsuz aşkım benden ne kadar uzağa gitmişti?
Kendimi karanlığın derin sularına bırakırken ölmek istedim.
Bir daha bu karanlıktan hiç çıkmamak tam onun yanında yatmak...Yavaş yavaş uyanıyordum, güneş tam doğmamıştı ve ben hala ölmemiştim. Ağlayamıyordum bile canım çok yanıyordu ama ben tepki veremiyordum. Yatağımda oturdum ve bekledim ama kimse yoktu ne gelen vardı, ne giden.
Umudumu kesip ben kalkacakken odaya bir hemşire girdi. Defneydi sık sık sohbet ederdik, onun saçlarını kıskandığımı söylerdim o da gözlerimi. Yanıma gelip serumuma baktı, bittiği için çıkardı." Defne annemler nerde" dedim "yemek yemeye indiler" dedi.
Doruğu hatırlayınca ona şişmiş gözlerimle baktım "doruk nerde?"dediğimde gözleri doldu." İki gün önce cenazesi oldu" dediğinde tutamadığım hıçkırıklarımı serbest bıraktım.
"Beni niye kurtardınız" diye bağırdım."sizin yüzünüzden ayırdınız bizi " diye kalkmaya çalışırken odaya doktor geldi bana acıyarak bakıyordu ve bu acımı öfkeye çeviriyordu"acımayın bana!" Dedim, bu sefer odaya iki polis geldi onların ne işi vardı burda. Yarım saatlik çabam sonucunda birazda olsa sakinleşmiştim.
Polislerden biri söze başladı" rüya hanım ifade vermeniz gerekiyor"
"İstemiyorum" dedim hızlıca.Onu bir daha göremeyeceğimi hatırlamak istemiyordum.
"Rüya hanım"
"İstemiyorum dedim ya!"
Herkes susup bana baktı.
"Ne hatırlamak istiyorum ne yaşamak istiyorum. Çıkarın beni burdan!"