2. BÖLÜM

62 4 0
                                    

Gözlerimi yeniden açtığımda bulunduğum yeri hiç yadırgamadım. Her zamanki hastahane odamdaydım. Niye burada olduğum hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama hastahanelere alışıktım o yüzden panik yapmadım. Çok bilmiş doktorumun yeni hikayelerini dinlemek için beklemeye başladım.

Dışarıda Özlem'in sesini duyabiliyordum. Burada yatılı kalmam gerektiğinde bana refakatçi olan hemşirelerden biriydi. Az konusur az soru sorardı. Bu yüzden de doktorumu ikna edip Özlem'in sürekli refakatçim olmasını istedim. O da beni kabul etti. Bu sıkıcı bembeyaz , ilaç kokulu odada gece benimleydi. Sesiz sakin bir kızdı. Öbür meslektaşları gibi, neden başka refakatçim olmadığını , ailemi veya arkadaşlarımı sorup durmuyordu. Gözgöze geldiğimizde yaptığı tek şey gülümsemek oluyordu. Bu gülüşler yapmacık dudak ifadeleri değildi , şefkatli ve içtendi.

Hızlıca odanın kapısını açıp yine aynı gülümsemeyle karşımda dikildi.

-Sonunda kendine gelebildin! Doktoru çağırıyorum öyleyse. dedi sessizce.

Başımla onayladım. Yine o gülümsemeyle odadan çıkıverdi. Bakalım sevgili doktorum bu defa da ilaç yükümü arttıracak mıydı? Çok geçmedem kapı açıldı ve her zamankinin aksine daha ciddi duran Ertan Bey içeri girdi.

-İlk defa bilincin kapandı. Bunu beklemiyorduk.
Ona cevap vermek yerine doğrulmaya çalışyordum. Uzunca bir süre elindeki kağıtlarla ilgilendi. Esmer tenine zıt bembeyaz saçları fazlaca uzamıştı. Kaşlarını iyice çatmış kağıtlara telaşla notlar alıyordu. Bu davranışları başkası için endişe verici bir durum olabilirdi fakat ben ürkmedim bile. O çok bilmiş doktorumdu benim. Kim bilir hangi ufak detay için bana bir dizi nasihat verecekti.

Geçen haftalarda yine baş ağrılarılarım yüzünden soluğu yanında aldığımda, artık yalnız yaşamamam konusunda bana uzun bir nutuk çekmişti. Eh , bu son durum haklılığını biraz da olsa kanıtlamış oldu. Fakat yine de bu benim yanıma birini isteyeceğim anlamına gelmiyor. Sonuçta bir şekilde bana ulaşabildiler değil mi?

Sonunda elindeki kağıtlardan kafasını kaldırıp benimle gözgöze gelebildi. Küçük kahverengi gözleri yaşına rağmen sert ve enerjik bakıyordu. Fakat bu bakışların altında bu sefer bir gariplik vardı. Yavaşça açık olan kapıyı kapattı ve sedyemin yanındaki koltuğa kendini bıraktı.

-Ne zaman önerilerime kulak asmayı düşünüyorsun?

Güzel bir azar yiyeceğimi anlamıştım.

-İlaçlarımı hiç aksatmıyorum. Diyebildim bitkin bir sesle.

-İma ettiğim şeyin ilaçlar olmadığını sen de gayet iyi biliyorsun. Bilincin kapandı! Söylediğim gibi bunun olmasını beklemiyorduk. Olmaması lazımdı. Sana kaç defa yalnız yaşamaman gerektiğini söyleyeceğim. Seni o evden nasıl çıkardık haberin var mı? En azından şu hastalığına bir isim koyana kadar yanında kalacak birini bul!

Onu tepkisizce dinliyordum. Tanıştığımız ilk günden beri yanımdaydı. Şu dünyada , içine dahil olmayıp da hayat hikayemi bilen tek insandı. Bunu öğrendiğinden beri de doktor değil baba oluvermişti bana.

-Senden sadece bir hafta rica ediyorum. Sadece bir hafta yanında birini tut. Yarın yurtdışına bir kongreye gideceğim. Daha sonra sana kafamdaki şüpheleri anlatacağım. Artık bazı belirtiler yerlerine oturuyor.Ama bu süreçte yanında birinin olmasını istiyorum.

Bir hafta katlanılabilir bir süreçti. Kabul edecektim fakat kimin bana 'bir hafta' eşlik edeceğini bilmiyordum.

-Öyle olsun. Demekle yetindim ve Ertan Bey'in gergin bir yüzle odadan çıkışını izledim. Uyumak için kendimi zorladım. Uyumak düşünmeyi engellemk için yapılacak en güzel şeydi çünkü...

EHVENİŞERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin