Hayatımın acı gerçeklerinden biri de gecenin köründe beni uykumdan uyandıran bu baş ağrısının bir çözümü olmamasıydı.
Yaklaşık iki saattir kıvranıp duruyorum ve doktorumun verdiği ilaçlardan biri bile bu ağrıyı dindiremedi. Evin içinde biraz tur atmanın faydası olur diye düşünürken bu şiddetli ağrıyla ayağa kalkınca dengemi sağlayamadığımı farkettim. Bedenimi yeniden yatağa yerleştirdiğimde , çok severek aldığım avizemin rengi giderek soluklaşıyordu. Belki de bana öyle geliyordu. Bu durum artık garip olmaya başlamıştı. Kendimi çok yormamaya özen göstererek, başucumda duran telefonuma uzandım. Doktorumun tavsiyelerine ihtiyacım vardı. Tuş kilidine iki üç defa ısrarla bastım fakat telefonun ekranı bir türlü açılmıyordu.
Bir kaç uğraştan sonra bu sefer gece lambamı açmayı akıl edebildim. Yine başucuma uzanıp el yordamıyla lambanın düğmesini buldum. Fakat defalarca basmama rağmen odamı aydınlatan bır ışık hüzmesi yoktu.
Gözlerimi sıkıca kapatıp tekrar açtığımda, gördüklerimin gri karanlık lekelerden ibaret olduğunu anlayınca taşlar yerine oturdu. Ne telefonda ne de lambada problem vardı. Asıl problem görüşümdeydi. Pekâlâ, panik yapmadan önce, şiddetli baş ağrılarımda görüntümün bulanıklaştığını zaten biliyordum. Fakat sadece görüntü bulanıklaşırdı. Şimdi ise görebildiğim hiçbir şey yoktu.
Endişelenmek istemiyordum. Bu durumun da diğerleri gibi geçici olduğuna kendimi inandırmak istiyordum. Ama başımın ağrısı hafiflemiyor daha da katlanılmaz hale geliyordu. İlk defa bir ev arkadaşı istemediğim için kendime çok kızdım. Yanımda, sevgili çok bilmiş doktoruma ulaşabilecek birilerinin olması ne de güzel olurdu. Artık ağrıdan gözlerimin durumunu pek umursamıyordum.
Bağırıp yardım çağırmayı düşündüm fakat sesimi duyurabileceğimden pek de emin değildim. Doktorum durumun psikolojik olduğunu sakin olursam bu gibi ağrıları ilaç kullanmadan atlatabileceğimi hep söylerdi. Ama uyumadan önce içtiğim ilanları düşünürsek böyle bir durumun yaşanması da hiç olası değildi.
Ağrı şiddetini sürdürürken artık kendimi tamamen kaybetmiş hissediyordum. Vücudumun her hücresi başımla birlikte sızlıyordu ve gözlerim buna tezat olarak yeniden ışığı algılamaya başlamıştı. Sonunda odayı dolduran ışığı net bir şekilde görebildim derken ağrıya teslim olan göz kapaklarım, puslanan bilincim gibi kendini bilinmezliğe bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EHVENİŞER
Fiction généraleUyandığında kim olduğunu dahi bilmiyordu. Kimsesi yoktu ve geçmişi arıyordu...