16. Bölüm (Karar)

1.9K 79 27
                                    

"Ne var,niye çağırdın beni?"

"Boran açık konuşacağım seni hiç sevmiyorum."

Boran gözlerini devirerek "herhalde gecenin bir vakti içindeki ben sevgisini anlatmak için çağırmadın."

"Tabi ki hayır. O zaman direk konuya giriyorum. Çünkü senin pek düşünme yetin olmadığı için ne yapacağını düşünmek için uzun bir zamana ihtiyacın olacak."

"Kısa kes."

"Miray.."

Boran'ın bakışları bir anda ölümcül bakışlara döner. Karşısındaki adamın sevdiği kadının adını ağzına dahi almasına sinirlendiği fark etti o an.

"Ne olmuş Miray'a?"

"Bölme de dinle. Miray yarın gidiyor. Amerika'ya gidiyor. Dönüp dönmeyeceği dahi belli değil."

Boran duyduğu sözlerle bedenindeki tüm kanın çekildiği hissine kapıldı. Beyni uyuştu hiçbir şey düşünemedi. Yavaş yavaş gerçekle yüzleşmeye başladı. Evet Miray'a kızgındı,kırgındı ama onu bir daha göremeyecek olma düşüncesi endişelendirdi adamı. En çokta kokusunu unutmaktan korktu. Hiç istemiyordu ona nefes aldıran o kokuyu unutmayı hiç istemiyordu hem de. Ama ona bu haberi veren bu herife bunu belli etmeye de hiç niyeti yoktu. Onun sevgilisi değil miydi ? Niye gelip kendisine bunu söylediğine anlam veremedi o an. Daha sonra tüm soğuk kanlılığıyla cevap verdi.

"Bu beni ilgilendirmez. Nereye isterse oraya gidebilir. Hem sen sevgilisi değil misin? Sevgilinin eski sevgilisine neden söylüyorsun bunu?"

Ege Boran'a inanmıyormuşcasına hayretle baktı.

"Ah Boran sen gerçekten söylendiği kadar aptalmışsın. Miray benim sevgilim falan değil yani senin tabirinle ben onun "yatıp kalktığı adam" değilim. O seni seviyor hem de çok seviyor. Onu aldatmana,aylardır kıza davranışlarına rağmen seni sevdi,güvendi. Oysa sen.. sen n'aptın Boran hı? Miray'ın seni asla aldatmayacağını düşünemedin. Onun sana bakışlarını fark etmedin. Gözünü kin bürümüştü değil mi? Hiç acımadan defalarca kırdın,yok ettin onu. Sen ona güvenmedin. Üstelik güvenilmeyecek kişi ortadayken."

"B..be...ben ama fotoğraf..?"

"Boran beni deli etme! Sana fotoğrafları gösteren kişi kimdi?"

"Ece." Boran o an aydınlandı ve taşlar yerine oturmaya başladı. "Bu kadarı da fazla artık!"

Daha sonra Ege her şeyi tüm çıplaklığıyla anlattı. Boran zaten kendinen nefret ederken artık ölmek istedi. Ece ile yüzleşme vaktinin geldiğinin farkındadır. Ama ya Miray bunca şeyden sonra nasıl bakıcağı düşünür yüzüne ya da yarından sonra bakabileceği bir yüzü bulup bulamayacağı..

"Hala gidip gitmemesinin seni ilgilendirmediğini mi düşünüyorsun?"

"Ben durduramam ki onu. İstesem de durduramam. Hangi yüzle gitme diyeceğim ona. Bana midesi bulanırmış gibi bakışlarını kaldırabilir miyim? Hak etmediği şeyler yaşattım ona. Hem bana dedi ki sen mutsuz olmayı hak ediyorsun. O doğru söylüyor. Ben o gidince ölene dek mutsuz bir adam olarak yaşayacağım."

"Yine de Miray'ı son kez görmek zorundasın. Kendin için değil onun için. Çünkü seni çok özleyecek."

Boran derin bie nefes aldıktan sonra düşünür yapabilir mi sahiden onca şeyden sonra karşısına çıkıp gözlerine bakabilir mi?

"Yarın uçağı kaçta?"

Ege hafif bir gülümsemeden sonra "yarın saat onda."



Boran eve geldiğinde Ece'nin evde olmamasına sevinir. Ondan bu kafayla hesap soramayacağının farkındadır çünkü eğer şimdi hesap sorarsa Ece kesinlikle elinde kalır.

Başını yastığa koyduktan sonra asıl düşünmeşi gereken şeyi düşünür. Miray. Sahi neler yapmıştı,neler söylemişti. Kendisi yüzünden karşısında nasıl ağlamıştı kız. Yüreği acıdı o an Boran'ın. Bi anlığına atmadığını düşündü. Ya peki Miray'a kızıp az kalsın Ece'yle sevişecek olması. Gözlerini kapattı bu kadar aşağılık bir adamın Miray'la olmaması gerektiği biliyordu. Miray ona fazlaydı. Ama keşke vazgeçmekte bu kadar kolay olsaydı. Olmazdı yapamazdı. Bencillikse bencillik Miray onun yanında olmalıydı. Ona sarılmalı, kokusunu içine çekmeli, ona gülümsemeli ve onunla sevişmeliydi. Yarın mutlaka o havalimanına gidecekti.


Ertesi gün saat 20:00

Miray valizlerini taksicinin yardımıyla araçtan indirdikten sonra giriş kapısına doğru yürümeye başladı. Buraya kadardı işte. Ömür boyu süreceğini düşündüğü mutluluğu 2 yıldı. Boran ona çok şey öğretmişti. Sevmeyi güzel sevmeyi sonra sevilmeyi öğrendiği düşünmüştü ama artık yanıldığını düşünüyordu. Her şeye rağmen Boran onun birçok şeyde ilkiydi özeldi. Üstelik bir de hala seviyordu. İşte en çokta bu yüzden gidiyordu. Kızıyordu çünkü kendisine. Ona onca şeyi yaşatan o adamı hala sevdiği için kızgındı. Kendini cezalandırıyordu aslında genç kadın onu bir daha görmemekti cezası.Sevmenin bedeli onu bir daha asla görmemekti.
En azından böyle düşünüyordu Miray.
Ta ki arkadan ona seslenen kişiyi görene kadar. Hayal görüyor olmalıydı. Onun burda olmasına imkan yoktu.

"Miray!"

Boran kıza doğru koşar aldım geldi. Soğuk havadan pembeleşmiş yanaklarına kocaman ellerini koydu genç adam. Gözlerini kapattı ve huzuru bulduğunu hissetti. Gözlerini açmadan fısıldadı.

"Yakaladım seni."

Miray olayın şoku nedeniyle asla tepki veremedi bir kaç saniye. Yavaş yavaş durumun farkına varınca bir anda ittirdi adamın ellerini üzerinden. Gözlerinden ateş çıkarken konuştu.

"Neden geldin? Beni uğurlamak mı istedin yoksa?"

Boran bir adım daha attı kıza doğru. Bu sefer tensel bir temasta bulunmadı ama gözleri kızın yüreğine dokunmuş yakmıştı bile.

"Mi..Miray ben.. ben her şey için çok özür dilerim. Böyle söyleyince hiçbir anlamı yok biliyorum. Sana yalvarırım bütün bu olanları telafi etmeme izin ver."

Miray alaycı bir gülmeden sonra söze girdi.

"Gerçekten bunu kabul edeceğimi düşünmedin değil mi? Allah aşkına Boran hadi git karını evde bekletme daha fazla."

Gözlerini döndürmüş Miray girişe doğru gidiyordu ki kolundan tutulup o müptelası olduğu sert göğse çarpıldı.

Boran kızı kendine bastırıyor saçlarını okşayıp kokusunu içine çekeren konuştu daha doğrusu yalvardı.

"Miray,Miray'ım, benim güzelim biliyorum ne desen ne yapsan haklısın. Ama yapamam gönderemem seni. Gidersen ikimiz de acı çekeceğiz. Ben hak ediyorum ama sen.."

Miray bir süre kendini kurtarmaya çalışıp başarılı olamayacağını anladıktan sonra Boran'ı dinlemeye başladı. Saçlarında ki ellerle mayıştı. Boran'ı dinlerken o da konuştu gözünden akan yaşlarla.

"Böyle de acı çekiyorum."

Boran'ın kalbi sızladı. Sevdiği kadını böyle üzmek. Sanki Miray'ın acısının altında eziliyordu.

"Sana söz veriyorum. Her şeyi düzelteceğim. Ben senin hep gülmeni sağlayacağım sevgilim ama ne olur gitme."

"Nasıl güvenirim sana? Bana söylediklerin.."

Boran kızın saçlarını öperken kesti sözünü.

"Şşt unut onları. Hepsi benim aptallığım. Miray sen benim şansımsın. Bu içinde boğulduğum dünyadan elimden tutup beni çıkaransın. Biliyor musun seninle tanıştığımdan beri cenneti bile merak etmiyorum. Şimdi bana cevap ver hala gitmek istiyorsan seni engellemeyeceğim ama sana yalvarırım kal."

Miray kendini Boran'ın kollarından çekti bir kaç saniye düşündükten sonra ona merak ve beklentiyle bakan gözlere çevirdi başını.

"Boran.."

Selam arkadaşlar 🤗
Bölüm umarım hoşunuza gider.
Miray'ın kararını tahminlere bekliyorum. 🌸
İyi okumalar

Diğer KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin