İyi okumalar.
"Beni mi takip ediyordunuz? Neden?" diye bir soru yönelttim.
Cevap veren Isaac'ti "Sadece, bugün biraz tuhaf davranmıştın ve bizde seni dışarda görünce takip edelim dedik." diye açıkladı."Neyse iyi oldu. Size anlatmam gereken bazı şeyler var. Öncelikle sakın beni bölmeyin... Şimdi, ben Allison san kuaföre gittiğimi söylediğim gün aslında kuaföre gitmedim. Yani Deaton'a gittim. Ve o benim türüm hakkın bir şeyler araştıracağını söyledi. Derste de nedeni bilmediğim bir şekilde şunu çizdim. " diyip çantamdan çizim defterimi çıkarttım. Ardından sayfalarca çizdiğim şeyi gösterdim.
Stiles gözlerini kısıp defteri msanın üstünden kendine doğru çevirdi ve biraz daha baktı. Sonra sayfayı çevirdi. Diğer sayfayı, diğer sayfayı ve diğer sayfayı da psikopat gibi aynı resimden 4-5 tane çizmiştim. Sonra bir süre daha baktı ve şunları söyledi "La Iglesia" dedi. Orayı bilirdim. Meksika'daki tuhaf büyülerin yapıldığı kiliseden bahsediyordu. Ama çizdiğim ağaçla alakasını anlamamıştım. Bu konuyu sonra düşünecektim. O sıra da akimse bir şey anlamamıştı. Stiles'a "Ne alaka?" diye sordum. Bana şaşkınca bakıp "Orayı biliyor musun?" diye sordu. Ona inanamaz bir şekilde bakıp "Orayı bilmeyen mi var?" diye sordum. O sırada Allison, Malia, Isaac ve Scott "Biz bilmiyoruz!" diye bize hayretle baktılar. Sonra Stiles'a baktım ve o kritik soruyu sordum" Oraya hep gitmek istemişimdir. Sen gördün mü? "
Bana bakıp" Evet. Gördüm. " dedi. Sonra ona" Demek vampirsin. " dedim. Bana şok bir biçimde baktı. Gözkırpıp defterimi aldım. Sonra odama çıktım.
Bu gece uyumadan o defterimde ki ağaç çizimlerime devam ettim. Sabah olduğunda aynanın karşısına geçtim. Ve uyumadığıma pişman oldum. Bu ne ya? Hemen gözaltıma kapatıcı sürdüm. İki gündür uyumuyordum ve çok yorgundum. Dudağıma renklendirecek bir parlatıcı sürdüm. Ardından gözüme de rimel sürdüm ve kıyafetlerimi üstüme geçirdim.
Lacivert, V yaka, bileğimin biraz üstüne gelen ince kazağımı giydim. Altına ise ekose bir etek. Üstüne her zaman takıp hiç çıkarmadığım kolyemi çıkardım. Tişörtü içime aldım ve çorap giydim. Sonra saçımı düzleştirdim ve tel tokayla önlerini arkada buluşturdum. Lacivert küçük çantamı alıp içine telefonumu ve cep şarjımı koydum. Sonra ise elime oda kartını aldım ve kapıyı açtım.
Tam çıkacakken Stiles kapının önündeydi. O bana adımladıkça ben geri adımladım. Sonra içeri girdiğimizde kapıyı kapattı ve oda kartını elimden alıp. Kapıyı kiltledi ve od akartını cebine koydu. Bana "Nerden biliyorsun?" dedi. Vampir olduğundan bahsettiğini anlamıştım. Anlamamış ayağına da yatacak değildim. Ona "Tamam. Sakin ol. Gel otur. Anlatacağım, her şeyi." dedim onu biraz olsun sakin kılabilmek için. Hızlıca gidip iki kişilik koltuğuma otutdu. Öne eğildi ve dirseklerini dizlerine yasladı. Sonra elini anlat der gibi salladı. Ben de gidip oturdum. Sonra ona döndüm ve çantamı dizlerime koydum. " Hani pizza yediğimiz gün varya o gün ilk Deaton'a gitmiştim. Ona birkaç soru yönelttim. Vampirlerle alakalı sorular. Ve bir kaç yol seni gösterdi. Ancak %100 emin değildim. Çünkü gözlerimin önünde bir pizzayı gömüşüne şahit oldum. Sonra La Iglesia 'yı gördüğünü söyleyince vampir olduğuna emin oldum. Çünkü sadece vampirler orayı görür ve orayı onlar izin vermediği sürece hiçbir canlı Doğaüstü ya da insan farketmeden asla göremez. Ancak siz bir vampir tanımıyorsunuz. Ve tüm oklar seni gösteriyordu. Ancak o ağaçları gerçekten çizmiştim. Sen çıkarım yap diye değil. "
Bir süre daha konuştuktan sonra oda kartını alıp dışarı çıktık. Sonra Stiles'a " Saat kaç? "diye sordum. Saatine bakıp " 07.13" dedi. Kafamı salladım ve " Hala kahvaltı edebiliriz." dedim. Bana dönüp " Onlar yedi. Ama ben yemedim. Ve hala zaman var. Onlar da büyük ihtimal bahçededir. Hadi yiyelim. Biz sonra onların yanına gideriz." dedi. Bense "Aynen" demekle yetindim.
Yemekhaneye geldiğimizde direk kahvaltımızı doldurduk ve her zamanki yerimize oturduk. " Ee, sen nasıl yemek falan yiyorsun ki? Sonuçta ben sizi kanla falan beslendiğinizi biliyorum."dedim.
Bana bakıp" Ben tam vampir değilim. O yüzden yiyebiliyorum. Ama asla tatmin olmuyorsun. Yani doymuyorum ama açta kalmıyorum. Sürekli yemem gerekiyor. "diye açıkladı. 'Hımm' layarak karşılık verdim. Sonra ona dönerek yine saati sordum." 7.28 Aman tanrım! Lydia kalk çabuk gecikiyoruz. " dedi aceleyle hemen kalktım ve koşarak sınıflarımıza gittik. İkimizin de sınıfı karşı karşıyaydı. Zaten ikimizde hocayla birlikte girmiştik. Onun dersi tarih benim dersim coğrafyaydı.
Ders bitiminde sınıftan çıktığımda o da çıktı. Sonra beraberce bizimkilerin herzaman oturduğu çardağa gittik.
Çardakta Allison ve Scott hariç herkes vardı. Yani sadece Isaac ve Malia vardı. Yanlarına gittik ve ilk Stiles sordu " Scott ve Allison nerede?" ona katılmamı belirtmek için "Aynen" dedim. Sonra bize "Bilmem" dediler aynı anda. Dudaklarımı birbirine bastırıp oturdum. Suyumu kafama dikmiş içerken Stiles 'ta kekinin tamamını ağzına tıkmıştı ve bitirmeye Çalışıyordu. İşte tam o kutsal anda Allison ve Scott el ele geldi. Allison' ı tanırdım. Hiçbir erkekşe haşır neşir olmazdı. Yani sevgili olduklarını anlamıştım. Benle Stiles aynı anda benim sıyum onun keki boğazımız da kaldığı için öksürmeye başladık. Herkes bize kahkaha atıyordu. Onlar biliyordu. Ancak benle Stiles bilmiyorduk. Galiba sabah sevgili olmuşlardı.
İkimizinde öksürükleri kesilinnce atıldım. " Bu ne zaman oldu. Bir haber verirsin yani bir bir şey falan dersin. İnme indi öyle sizi aniden öyle görünce." Stiles bana katıldığını belli etöek için kafasını salladı. İkimiz içinde şok bir durumdu bu.
Onlar nasıl sevgili olduklarını anlatırken birden kafama iğrenç bir ağrı girdi ve en son yere yığıldığımı hatırlıyorum.
Evet burda bitirmek en büyük hobim. Neyse bu sefer soru sormayacağım. Ama sizin sorularınız varsa cevaplarım.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Azıcık internetiniz gitse ne olur yani?
Hoşçakalın;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğaüstü(Stydia)
FanficBu.. Tutku mu? Aşk mı? Yoksa ikiside mi? Bu.. Tesadüf mü? Kader mi? Yoksa ikiside mi? Bu.. Banshee mi? Siren mi? Yoksa ikiside mi? Bu.. Yenidoğan bir vampir mi? Safkan vampir mi? Yoksa ikiside mi?