1.BÖLÜM

21 5 0
                                    

Multimedya;
Adele-Hello

~~Merhaba yeni bölümle karşınızdayım umarım beğenirsiniz şimdiden yazım yanlışları için özür dilerim veee iyi okumalar.~~

Sabah beni uyandıran ses kapı sesiydi hemde çok gürültülüydü. Kapıyı
açtığımda amcam tam karşımdaydı gördüm. Şaşkınca yüzüne baktım. Beni kenara ittip ve içeri girdi. Ben ne olduğunu anlamadan odasına girdi. I
Iki dakika sonra çıktı ve kapıyı gürültülü bir şekilde kapatıp gitti.

Bunu umursamadan banyoya girdim ve günlük rutinlerimi bitirip banyodan çıktım. Ve evet bugün okul vardı. Malesef okulu sevmeyen tiplerdenim. Okul kıyafetimi giyip aşağı indim. Bir kaç birşey atıstırdıktan sonra çantamı alıp evden çıktım.

Otobüse binip okula gittim. Okul kapısından içeri girdim. Soyle bir etrafa göz gezdirdim. Herkes kendi halindeydi. Okulumun ismi Demir Anadolu Lisesi bu özel bir okuldu.
Okulda hiç arkadaşım yok. Malesef bundan bir yıl önce en sevdiğim arkadaşımı kaybettim. Ismi Aslı benim en iyi arkadaşımdı. Onu çok ama çok özledim, hayatımdaki ikinci kayıptı. Yine ve yine hayat acımasızlığını üzerimde kullandı. Kafamdaki düşüncelere son verip okul kapısından içeri girdim.

Sınıfa doğru yöneldim. Ve içeri girdim. Şöyle bir etrafa bakindiktan sonra sırama doğru yürüdüm. Yanimda kimse oturmuyordu. Kimseyle arkadas değildim. Sessiz tiplerdendim.
Çantamı sıranın üstüne koyup kitaplarımı çıkarıp öğretmenin gelmesini bekledim. Ve ders matematik. Başımı sıranın üstüne koydum. Sonra öğretmen içeri girdi. Herzamanki gibi ders işledik. Zil çalınca kantine indim. Kantinden tost alıp arka bahçeye gittim. Kulaklığımı takıp, resim çizmeye başladim.Sanırım tek yapabildiğim şey bu. Sonra hızlı gelen basketbol topu kafama çarptı. Acıyla inledim. Karşımda basketbol topunu atan çocuk dikiliyordu. Hey o gün sahilde bana çarpan çocuk değilmiydi. Daha ayrıntılı bir şekilde yüzüne baktım. Evet oydu.
"Hey özür dilerim basin acidimi."
"Evet acidi." Dedim ve yuzumu daha dikatlice inceledi.
Ve "Hey sen o kiz değilmisin,geçenlerde çarpıştığım kız."
"Evet o benim." Gülümseyerek "Merhaba benim adım Emre."
Elini bana uzatarak."Benim adımda Duru." Elini ensesine koyup "Tanıştığıma memnun oldum Duru."
"Sen kaçıncı sınıfsın."
"11. sınıfım." diyerek cevapladım yeniden gülümseyerek.
"Bende 11. sınıfım."
"Ozaman görüşürüz Duru simdi çocuklar beni çağrıyo."

Ne kadar değişik bir tip. Hiç benim gibi değil. Aksine daha güler yüzlü bir kişiliğe sahip biriydi. Umarım iyi bir arkadaşım olur. Işte sonra Emre ile felan konuştum. Aslında iyi birine benziyordu. Iyi bir arkadaş olmuştuk. Okul çıkışına kadar beni esprileriyle güldürmeye çalışıyordu. Ve neden bu kadar soğuk biri olduğumu söylüyordu. Henüz ona ailemden bahsetmedim. Bugün hep onunla gülmeye çalıştım.

Sonra zaten ben hemen çalıştığım kafeye gittim. Evet çalışıyorum. Zorundaydım. Zaten amcamın belirli bir geliri yoktu. Arada sırada başı estikçe çalışıyordu. Oda bira parası için. Benimde kendi ve evin ihtiyaçlarını karşılamam lazımdı bu nedenle çalışmalıyım. Kafe okulun yanındaydı ve lüks bir kafeydi.

Kafede son servisi yaptıktan sonra etrafı biraz topladım. Ve patronun yanına gittim. Paramı aldıktan sonra dolmuşa atladım.

30 dakikalık otobüs yolculuğundan sonra eve geçtim. Karşılaştığım manzara ile ağzım açık kalmıştı. Heryer kırık bira şişeleri ile doluydu. Kesinlikle bunu amcasi yapmıştı ve evde değildi. Kim bilir nerdedir. Kesin yine o sürtüklerin birinde kalıyordur. Onun için endişeleniyorum. Kafamdaki düşünceleri bir kenara itip.

Çantamı odama koyduktan sonra elime bir çöp poşeti alıp yerdeki bira şişelerini toplamaya başladım. Tam bir başka cam parçasını alıcakken elime hızlı bir şekilde cam parçası çarptı ve uzun bir çizik oluştu. Ve kanlar akmaya başladı. Hemde oluk oluk cam parçasının açtığı yara biraz derindi.

Mutfağa gidip bir sargı bezini alıp sardım. Şuan elim pek umrumda değildi. Sanırım acıya dayanıklığım. Hayatın bana sunduğu acılar sağ olsun. Yerdeki son cam parçalarını topladıktan sonra çöp poşetini kapının önüne koyup banyoya gittim. Gerçekten berbat haldeydim. Elimdeki sargıyı açıp tentürdiyotlu pamukla temizledikten sonra yeni bir sargı bezi ile sardım. Odama doğru yol aldım.

Pijamalarımı giydikten sonra mutfağa doğru ilerledim. Isıtıcıyı açıp bekledim. Su ısındıktan sonra kahvemi fincana koyup. Elimdeki fincanla odama doğru ilerledim. Elimdeki en sevdiğim fincanımdı çünkü annemin bana aldığı fincandı. Ah ailemi çok özlüyorum. Resmen ölümümü bekliyordum. Kendime karşı koyamayıp ağlamaya başladım. Kafamdaki düşüncelere son verip kitaplarımın olduğu bölüme baktim.

Yine annemin bana hediye aldığı kitabi elime alip yatağıma doğru gittim. Ve kitabı şöyle bir kokladım. Çünkü kitap papatya kokuyordu.
Yine gözüm doldu annemin bana papatya değişini hatırladım. Sonra bir sayfaya denk geldiğimde arasında ailecek çekindiğimiz bir fotoğraf vardı. Bunu nezaman çekildiğimizi hatırladım. Bunu ben 10 yaşındayken çekilmiştik. Kardeşim henüz iki yaşındaydı. Şöyle bir fotoğrafa baktim annemin bacaklarinin üstündeki kardeşim. Ikiside çok guzeldi.

Annem gülümsüyordu. Kardeşimde yeni çıkmış alt dişlerini göstererk ekrana baktığını gördüm. Elinde tutuğu en sevdiği oyuncağı vardı. Şimdi o oyuncakla ben yatıyordum. Yine gülümseyerek ve ağlayarak babamla bana baktım. Babam beni kucağına almıştı ben ve babam gülümseyerek bakmıştık. Bu çok guzel bir aile tablosuydu. Niye bu guzel aile tablosunu kirlettiler ne istediler bizden.

Bir müddet daha ağladıktan sonra fotoğrafa son kez bakıp öptükten sonra yerine koydum. Soğumuş kahveme baktim artık içilecek gibi değildi. Kahveyi mutfağa koyduktan sonra yarım saat daha kitap okudum. Ağırlaşan gözlerime daha fazla dayanamayıp. Kardeşimin en sevdiği oyuncağa sarılarak uykuya daldım.

~~ Vote vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın sevgilerle~~

SİYAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin